Bir gece ansızın çocukları alıp götürdüler

DİYARBAKIR
“BAŞBAKAN İsrail’e biz de Başbakan’a sesleniyoruz: Çocuklarımıza dokunma!”

Haberin Devamı

Diyarbakır E tipi Cezaevi’nin önündeki çadırdaki pankartlardan birinin önünde bu çağrıyı okuyorum.
Çadırda endişeli kadınlar ve adamlar var. Kardeşler, ablalar, ağabeyler.
Herkes bir yere baktığında, ben hep diğer tarafa da bakmak isterim. Türkiye’nin İslam ve Arap Dünyası’na açılımlarının tartışıldığı bu günlerde, kendi dertleri içine gömülmüş insanlar arasına gitmek, insani olduğu kadar mesleki bir zorunluluk benim için.
Çadırdakiler, geçtiğimiz cuma sabaha karşı ansızın Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden alınarak Muş, Batman, Adıyaman gibi farklı illere dağıtılan çocukların aileleri.
14-18 yaş arası 31 çocuk. Ailelerin ellerinde sadece bana gösterdikleri o liste var. Kimin nereye gittiğini gösteren o liste.
Bildikleri tek şey, çocukların dağıtılmalarına Adalet Bakanlığı emir vermiş.
Başka da hiçbir bilgi yok ellerinde. Kimse gelip ailelere bilgi vermemiş. Devletin vatandaşına görevi değil mi bu?
Haberi duydukları andan itibaren çocuklarının alınıp götürüldüğü cezaevi önünde çadır kurup beklemeye başlamışlar.
Belki biri çıkar da onlara açıklama yapar diye.

Haberin Devamı

HEMEN atlayıp gidemiyorlar. Para meselesi. Diyarbakır’dan Adıyaman’a gidiş dönüş kaç para? Kolay mı hemen gidip çocuklar hakkında bilgi alabilmek?
Bir anne, “Evladım buradayken her hafta gelirdim. Açık görüş saat birde idi, Ben saat on ikide burada olurdum. Şimdi ben oralara nasıl giderim? Maddi durumumuz yok. Kocam yok benim. Onu nasıl görürüm bundan sonra” diyor, ağlamaktan gözlerinin feri kaçmış.  Başbakan’ın Gazze’deki çocuklara duyduğu merhameti kendi çocuklarına göstermediğini söylüyorlar.
Dört yıl önce 28 Mart’ta beş çocuğun ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra Başbakan’ın “Kadın da olsa, çocuk da olsa güvenlik kuvvetlerimiz gerekeni yapacaktır” açıklaması akıllardan hiç çıkmamış. Şimdi Gazze’deki çocuklar için duyulan haklı endişenin bir parçasından bile mahrum kaldıklarını her fırsatta tekrarlıyorlar. 
18 yaşın altındaki çok sayıda gencin yıllar tutan hapis cezaları almalarının nedeni 2006 yılında yapılan bir yasal değişiklik.
Veliler, “Yarım saatte Meclis’in onayını alan değişikliğin hatalı olduğu kabul edildi. Düzelteceğiz diyorlar ama iki buçuk yıldır düzelecek denildiği halde düzelmedi” diyorlar.
Hukukçulara soruyorum neden gösteride yakalanan bir çocuk yirmi yıla varan hapis cezaları alıyor? Çünkü bir tek olay nedeniyle birkaç maddeden cezaya çarptırılabiliyor.
Bu gösteriler, PKK’nın çağrısı ile yapıldığı gerekçesiyle illegal örgütün çağrısına uymaktan bir ceza veriliyor çocuğa, polise mukavemet, ardından yasadışı gösteriye katılmaktan her biri için ortalama beşer yıl, elinde pankart varsa ya da slogan attığı ileri sürüldüyse beş yıl da propagandadan cezaya çarptırılıyorlar. Yıllar üst üste çocukların omuzlarına yığılıyor.
Bu durumu düzeltecek yasa tasarısı Meclis’te. Çok mu zor, kendi ellerimizle içinden çıkılmaz bir hale getirdiğimiz durumdan çıkılması? 
    
HİÇBİR çocuk girdiği cezaevinden ıslah olup çıkmaz. Çocuklar, duvarlar arasına mahkum edilerek sokaklardan kurtarılmaz.
Felaketin çocuklar ve ailelerde açtığı yaraları görmek için, Diyarbakır’daki çadıra buyurun bir zahmet. 
Bu bölgede her hatada katmerlenen ümitsizlik tortularının nasıl bir kalp kırıklığına yol açtığını, hüsranları, savrulmaları beslediğini anlamadan Türkiye’yi dünyalara açsanız da uçuramazsınız.

Yazarın Tüm Yazıları