Bir dokun, bin ah işit!

“HASTANELER Ticarethane Oldu” başlıklı yazıma gelen mektuplar çığ gibi... Bazıları kısa, bazıları uzun bir roman sanki...

Mesajların çoğu, doktorlardan geliyor. Sağlık sistemindeki çarpıklıkları, yozlaşan zihniyeti kabul ediyor, doktorların, bir yandan hastane sahiplerinin kâr baskısı, bir yandan mesleki sorumlulukları arasında sıkıştıklarını, Sağlık Bakanlığı’nın “Performans Sistemi”nin her şeyi berbat ettiğini söylüyorlar.
Bu mektuplardan (kısaltarak) bazı örnekler vermek istiyorum.
* * *
Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından Dr. Aytun Çıray şöyle yazıyor:
“Hastaneler Ticarethane Oldu” başlıklı yazınızda, sadece bugün değil, ileride Türkiye’nin ağır bedeller ödeyeceği bir konuyu en iyi şekilde dile getirmişsiniz.
Ben, konuyu hem Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, hem bir doktor, hem de bir yazar olarak dile getirmeye çalışıyorum. Ancak, medyanın diğer unsurları ‘Üç maymun’u oynadıklarından ve iktidar özgür basına itibar etmediğinden değişen bir şey olmuyor.
Sağlık Bakanlığı “Performans Sistemi”ni getirdiğinde Numune Hastanesi’nde ameliyat sayıları yüzde 300 arttı. Bu cinayet demektir. Ahlaki açıdan, terör kadar önemli bir sorundur. Kaleminize, elinize sağlık.”
* * *
“Yazınızda bahsettiğiniz hususlara katılıyorum. Sağlık meselesi maalesef ticari hale gelmiş durumdadır ve insanların sevdikleri için her şeyi göze alacakları bilindiğinden bu durum sonuna kadar sömürülmektedir.”
(Serdar Fadıllıoğlu)
* * *
“İnsanın her tarafta hastane görmesi gerçekten güzel bir şey. Allah muhtaç etmesin ama eksik de etmesin. Ancak bahsettiğiniz çarpıklıklar için aynen size katılıyorum.
Bir yakınımın kulaklarından şikâyeti vardı. Doktor geldi, kulaklara şöyle bir bakıverdi. Tansiyona baktı, gözlere baktı, kalbi ve akciğerleri dinledi, sonra masasına geçip bir sürü şey yazdı. ‘Bunlar nedir doktor bey?’ diye sordum. Kan ve idrar tahlili, akciğer filmi vs. ‘Bunları yaptırıp gelin’ diye cevap verdi. ‘Doktor bey, biz kulak için geldik’ dedim ama o ‘İlla bu tahlilleri yaptıracaksınız’ diye diretti. Meğer oranın tek doktoruymuş, üstelik kulak-boğaz-burun doktoru değilmiş!”
(Hüseyin Işık)
* * *
“Sadece hastaneler mi ticarethane oldu? Özel üniversiteler de ticarethane haline geldi. 4 yıllık bölümü 4 yılda bitirebilen hiç kimse yok. En az 6-7 senede mezun olabiliyorsun. Kaç yılda mezun olabileceğine onlar karar veriyorlar. Sen veli olarak sağmal inek gibisin. Bir kere o yola girdin mi, vazgeçme şansın yok.
Sağabildikleri kadar sağıyorlar. Lütfen yazın. Belki biraz utanırlar!”
(Ahmet Yılmaz)
* * *
“Ben de doktor olduğum için yazınızı büyük bir dikkatle okudum. Anlattığınız olaylar gibi binlercesi özel hastanelerde her gün cereyan ediyor.
Hastaneler, hastanın derdine derman olmaktan öte, bir ticarethane haline dönüşmüştür. Yeter ki hasta elden kaçırılmasın tarzındaki yerleşik düşünce daha çok cana mal olacaktır. Fakat bunların çoğu da yandaş oldukları için dokunulmazlardır!”
(Dr. Ahmet Bozaykut)
* * *
“Bu tezgâhın parçası olmayı reddettikleri için işini kaybeden doktor tanıdıklarımız var. O sebeple yazıklarınızı harfiyen biliyorum. Memlekette ahlak erozyonu var!” (Ahmet Karahan)
NOT: Mektuplara yarın devam edeceğim. R.T.
Yazarın Tüm Yazıları