Benim param, çocuğumun parasıdır

Geçenlerde gazetelerde bir haber vardı. Seyretmekten, dinlemekten büyük zevk aldığımız tecrübeli ve dediğine inandığımız oyunculardan biri olan Sean Connery ile ilgili bir haberdi bu.

78 yaşındaki oyuncu, 85 milyon poundluk mirasından oğlunu mahrum etti. Ona bir kuruş bile koklatmayacağını resmi olarak açıkladı. Oyuncu, böyle bir karar almasını ahlaki değerlere bağladı. Çünkü kendisi de çok yoksul olduğunu belirten Connery, kendisi gibi oyuncu olan oğlunun da zorluklar çekerek hayatın gerçekleriyle yüzleşmesini istediği için bu kararı vermiş.

Kesinlikle beğenmedim bu kararı ve onaylamadım. Bunu kendisine de ilettim. Yok, bu şaka tabi!

Çocuklarımızı adam olmak üzere yetiştirmeye çalışıyoruz takdir edersiniz ki. Niyetimiz, her birinin adam gibi olması. İyi kalpli, dürüst; çalışkan, vatansever, insansever. Kimse çocuğunun terörist ya da seri katil olabileceğini hayal dahi edemez. Ne var ki onları da bizim gibi anneler doğuruyor.

Neyse, bu tip aşırılıkları bir yana bırakırsak (ki gerçekten istisnai durumlar bunlar. O yüzden de kenarda kalsınlar gerçekten) biz çocuklarımızı iyi yetiştirmek için çalışıyoruz. İşten işe koşturuyoruz. Ben oğlumun istediği bir oyuncağı alamayacaksam niye eşek gibi çalışayım ki! Yani, kendine onuncu çantasını almak için çalışan insanlar da var ve bu onların tercihi. Ama benim önceliğim çocuğum. Dolayısı ile benim param, onun parasıdır. A, o ileride benim paramı istemez, o ayrı! Ama ben, onun geleceğini düşünmek zorundayım.

Gelelim bu karara.

Ben karşı durdum açıkçası. Eşim de katılmadı ona. Çocuk büyütmek zor iş tabii ama bu tip engellemelerin ne kadar işe yarayacağı konusunda biraz şüpheliyim.

Bir kere oğlan oyuncu olmuş. Demek ki, koca adam. Eğer bu yaşına kadar ona bazı değerleri vermediyseniz, bundan sonra ekmeğini keserek bunu yapabileceğinize inanmıyorum. Hem zaten bir nesil kazanır, öbür nesil yer! Sonraki nesil ise para kalmadığı için yine çalışmak zorunda kalır!!!

Eskiden öyleydi tabi. Ama artık para mevhumu o kadar değişti ki, bazı paralar nesilleri idare edebilir. Ee bu durumda da niye çocukları kasasınız ki! Eğer çocuk düzgün biriyse, parayı daha da arttırır zaten. Ya da en azından iyi kullanılmasını sağlar. Yardım, dernek işlerini becerir.

Adam olmak demek çok para kazanmak demek değil. Var olan parayı düzgün kullanmak bile bir meziyet bence. Ama adam olmak için çok paraya ihtiyaç yok. Öncelikle çocuklarımıza sevgi ve güveni öğretmeliyiz. Bunu ilk 6 sene içinde onlara verebiliriz. Biz çalışmalıyız ki çalışan anne babaları örnek alsınlar. Biz düzgün olmalıyız, çünkü onların önündeki örnekler biziz.

Tabii "hamur" da önemli. Ama ona bir şey yapamayız. Biz yapabileceklerimiz üzerinde yoğunlaşmalıyız. Çocuklarımız için üşenmemeli, tembellik etmemeliyiz. Onlar istiyorsa kalkıp top oynamalıyız. Mutfağa girip, istedikleri yemeği pişirmeliyiz. Evet her istediklerini değil ama çok istediklerini almalıyız. Cep telefonu gibi taleplerden bahsetmiyorum. Çocukça şeyler, kastettiğim.

İKİ KİTAP

Size iki kitap önereyim. Birincisi Kaknüs Yayınlarından çıkan, Montessori Vakfı Başkanı Tim Seldin’in yazdığı Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir adlı kitap. Bu kitap çocukların eğitiminde en kritik zaman dilimi olan 0-6 yaş döneminde Montessori felsefesini evinizde ve günlük yaşamınızda nasıl hayata geçireceğinizi açık ve net bir dille anlatıyor. Mesela, bebek ve çocuk dostu bir ev dekorasyonu nasıl oluşturulur; görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularını geliştirecek faaliyetler nelerdir; 2-3 yaşından itibaren çocuklarınızı tuvalet alışkanlığı, kıyafet giyip çıkarma ve yemek yeme gibi öz bakımlarını kendi başlarına yapmaya nasıl teşvik edersiniz; çocuğa küçük yaştan itibaren büyüklere saygılı, küçüklere şefkatli ve yardımsever bir biçimde davranmayı nasıl öğretirsiniz; gibi soruların cevapları yer alıyor.

İkinci kitap ise İnkılap’tan çıkan Çetin Özbey’in yazdığı, Çocuk Eğitiminde Yapılan Hatalar. Hamilelikte başlayan hatalar zincirini okulunca biraz siniriniz bozulmuyor değil ama herkes hata yapabiliyor nihayetinde. Önemli olan bunları mümkün olduğunca aza indirmek. Veya hata zannetmediklerimizin hata olduğunu anlayıp düzeltmek.

Hadi bakalım, bu yaz biraz daha okuyalım.

Sünnet, küçük erkeklerin korkusuz rüyası olmalı

Yaz ayları sünnetlerin arttığı bir dönem. Küçük erkeklerin bu korkulu rüyasını sorunsuz hale getirmek için hem fiziksel hem de psikolojik bir takım detaylara dikkat etmek gerekiyor. İşte Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü uzmanı Operatör Dr. Egemen Eroğlu’nun verdiği bilgiler ışığında sünnet olayı./images/100/0x0/55ea8858f018fbb8f88626b3

HANGİ YAŞLARDA YAPILMALI?

Çocukların ruhsal ve cinsel yönden sağlıklı gelişimleri için en uygun sünnet zamanı yeni doğan dönemi. Bu dönem dışında sünnetin yapılabilmesi için uygun yaş aralığı ise 1,5-3 yaşları ya da 6 yaş sonrası. Çünkü sünnet yanlışları çocuğun ileriki hayatında cinsel yaşamı ve kişiliğinin gelişiminde travma etkisi yaratabilir. 3-6 yaş arasındaki erkek çocukların psikolojik gelişim sürecinde ve babayla yarış döneminde olduğu için bu dönemde yapılan sünnet, çocuğun geleceği için risk taşıyabiliyor.

ÖN MUAYENE ŞART

Operasyondan önce mutlaka ön muayeneye gitmek gerekiyor. Doktor bu aşamada hem çocuğun sünnet olmasını engelleyecek bir problem olup olmadığını kontrol ediliyor, hem de çocuğa sünnet günü ve sonrasında neler yaşayacağını aşama aşama anlatıyor. Daha sonra anestezi muayenesi için ameliyathaneye gönderiyor. Anestezist ile tanışması, gideceği yeri görmesi sağlanıyor.

Sünnetlerin genel anestezi altında yapılması gerekiyor. Sünnet günü, çocuk hastaneye yarım saat önce ve aç olarak geliyor. Onu rahatlatacak bir ilaç veriliyor, böylece çocuk sünnet stresinden uzaklaşıyor. Bu ilacın kısa hafıza kaybı özelliği sayesinde sünnetten sonra da korkularını hatırlamıyor.

Sünnetten önce penis sinirleri uyuşturulduğundan, işlem sırası ve sonrasında 12-14 saat ağrısı olmuyor. Sünnet sonrasında üç gün süreyle penisin iç çamaşır ya da alt bezine yapışmasını önlemek için verilen kremi sürmek yeterli. Hiçbir hareket kısıtlaması yok.

LAZERLE YAPILAN SÜNNET

Lazerle sünnet pratikte yaygın değil. Halk arasında "lazer" diye bilinen ise elektrik ile çalışan bir alet ve tıptaki lazerden farklı. "Koter" diye adlandırılan bu cihaz daha çok kanamanın kontrol edilmesi amacıyla ameliyatlarda kullanılıyor. Sünnet sırasında da aynı işlevi görüyor. İşin ehli olmayan kişilerce, özellikle gomco clamp denilen tekniğin uygulanması nekroz, yanık gibi çok ciddi komplikasyonlara neden olabilir.

TOPLU SÜNNETLER RİSKLİ

Sünnet basit bir işlem gibi görünse de uzman ellerde cerrahi işlem kurallarına göre yapılması büyük önem taşıyor. Sünneti yapacak kişinin uzman olması, penisin anatomi ve fizyolojisini iyi bilmesi gerekiyor. Özen gösterilmemesi önemli komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu komplikasyonların başında kanama, enfeksiyon, idrar yolları ve penise kalıcı hasarların verilmesi ve hatalı sünnetler geliyor. Sterilizasyonun tam uygulanmaması, aynı aletlerin kullanılması, cerrahi teknik konusunda yeterli bilgiye sahip olunmaması ve özellikle toplu sünnetler bu komplikasyonların görülme oranını artırıyor.





Yazarın Tüm Yazıları