Avrupa’dan ince mesaj

AVRUPA Parlamentosu, dün Gazze ile ilgili olarak İsrail Hükümeti’ne yönelik ağır bir karar aldı.

Parlamento, Gazze’ye insani yardım filosuna karşı girişilen saldırı konusunda “uluslararası ve tarafsız” bir soruşturma komisyonu kurulmasını isterken, Gazze’ye ablukanın da hemen kaldırılması çağrısı yapıyor.
Kararda, Hamas’a da çağrı var. Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarına son verilmesi ve esir İsrail askeri Gilad Şalit’in de serbest bırakılması isteniyor.
İsrail’in güvenlik endişelerini gidermek üzere Avrupa Birliği’nin sınır gözlemciler misyonunu canlandırması da önerilen kararda Türkiye’ye de mesaj var.
“Türkiye, diplomatik ve siyasi çabalarını Filistin halkına yardım etmeye ve Ortadoğu barışına katkıda bulunmaya yoğunlaştırmalıdır” deniyor.
Meselenin böyle bağlanması iyi doğrusu. Çünkü karar tartışılırken Türkiye’ye yönelik çok ağır suçlamalar gündeme geldi. Kimi parlamenter çok sert biçimde Türkiye karşıtı açıklamalar yaptı. Türkiye’ye karşı komisyon kurulmasından söz edenler bile oldu.
Bunlara rağmen, Türkiye ile ilgili bölümde ölçülü dil kullanılması önemli.
Ama bu mesajın bir başka anlamı daha var. Çatışmacı dili bir kenara bırakın, Filistin halkına yardım için diplomatik çabalara ağırlık verin anlamına geliyor.

BRÜKSEL bu günlerde Türkiye konusunda çelişkili duygular içinde.
“Türkiye’nin Avrupa vizyonunu kaybetmemesi” için bir şeyler yapılması gerektiğini söyleyenler de var, “Türkiye ait olduğu yere dönmek istiyor biz ne yapabiliriz” diyenler de.
Aynı karışık sesler ABD’den de geliyor. Beklendiği gibi neo-con’lar Türkiye’nin NATO üyeliğine son verilmesi noktasına kadar işi götürürken, Türkiye’nin kaybedilmemesi gereken bir müttefik olduğunu görenlerin itirazlarıyla karşılaşıyorlar.
Başından beri aynı şeyi söylüyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dış politikayı sokakta yapmak gibi bir alışkanlığı olmasaydı bugün durum farklı olacaktı.
Türkiye ile ilgili eksen tartışmaları ile akıllar karışmayacaktı.

İSRAİL Hükümeti Gazze’ye ambargoyu gevşetme kararı aldı. Tabii ki bu adım yeterli değil. Bu gevşeme bu kadarla kalmayacak. İsrail, uluslararası baskı karşısında Gazze’ye ablukayı kaldırmak zorunda kalacak ancak, bu süreçte Hamas’a da sorumluluk düştüğü hiç unutulmamalı.
Bu sorumluluğu hatırlatacak etkili güçlerden biri de şüphesiz Türkiye. Önümüzdeki dönemde süreçte Türkiye’nin diplomatik çabalarına da ihtiyaç var.
Ama bu İsrail ile kavga ederek, parmak sallayarak mümkün değil.
Hele de Başbakan Erdoğan’ın sadece İsrail’i değil, “arkasındakilerden yüz buluyor” diye “model ortağımız”(!) ABD’yi de hedefe oturtan üslubuyla hiç mümkün değil.
Eleştiriler, karşıdaki kamuoylarında tepki uyandıracak boyutlara varıp, diplomasiye yer bırakmayacak biçimde gündeme oturduğunda, hesap soracakken, hesap verecek duruma düşme tehlikesini de unutmamak lazım.

AVRUPA Parlamentosu kararı aslında Türkiye’nin istekleri ile de uyumlu.
Önümüzdeki günlerde, Ortadoğu barışı için yeniden çabalar artacak, dikkatler bölgede yoğunlaşacak. Türkiye’nin uluslar arası toplum ile birlikte hareket etmesi ve diplomatik süreçte üzerine düşeni yapması eksen tartışmalarına son vermek için de iyi bir fırsat.
Yazarın Tüm Yazıları