Türkiye'de astronomi biliminin halini sorguladığımız yazı dizisinin 3. ve son bölümüyle konu hakkında söylenmedik söz bırakmayacağız. İlk iki bölümü okumak isteyenler için linkler bu yazının sonunda mevcut. Yazımız boyunca İstanbul Kültür Üniversitesi Fizik bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Dursun Koçer (DK) görüşleriyle bize eşlik edecek. Öncelikle anket hakkında kısa bazı sayısal bilgiler verelim ve daha sonra anketin sonuçlarını analiz etmeye başlayalım. Ankete katılan astronomi bölüm öğrencileri ve mezunlarının sayısı 275. Katılımcıların %81’i mezun iken %19’u hala öğrenci. Mezunların yaklaşık %9’luk kısmı ise doktoralı akademisyenlerden oluşuyor.
Alınan astronomi eğitiminden kısmen memnun olanlar ile memnun olmayanların toplam oranı %75 civarında. Bu da büyük bir oranın aldığı eğitimden pek de memnun olmadığını gösteriyor.
ST: Sizce bunun altında yatan nedenler ne olabilir? Astronomi öğretim yöntemlerimizde bir sorun veya eksiklik olduğunu düşünüyor musunuz?
DK: Bölümlerimizde verilen astronomi eğitimi; hem dersler ve içerikleri hem de akademik kadro yönünde bir eksiklik içermemektedir. Bölüm dersleri; astronomi eğitiminin gereksinimleri doğrultusunda ciddi sayıda Fizik ve Matematik dersleri ile donatılmıştır. Oldukça da ağır bir eğitim uygulanmaktadır. Eğitim için memnuniyetsizlik ya da kısmen memnuniyetsizliğin kaynağında en önemli neden, bu öğrencilerin büyük çoğunluğunun bölüme isteyerek gelmemiş olması ve düşük puanlı olmasıdır. Bunların içinden ileriki sınıflarda devam edebilenler bölümün derslerinin içine girdikçe söz konusu izlenimleri değişmektedir. Devam edemeyenler ise zaten bölümden ayrılmaktadır.
Fiziksel ve iş olanakları açısından bölümünü yeterli görenlerin sayısı ise gerçekten çok düşük.
ST: Ankete katılanların %63'ü bölümün gözlem araç ve gereçleri bakımından yetersiz olduğunu düşünüyor. Bu sorunu aşmak için sizce üniversiteler ve/veya devlet neler yapmalıdır?
DK: Bölümlerin gözlem araç ve gereçlerini yetersiz buluyor görüşü, lisans eğitimi için pek gerçekçi değildir. Artık her bölümde çok sayıda ve nitelikte gözlem araçları vardır ve uygulamalar yaptırılmaktadır. Doğal olarak her bölümün bu konuda farklı bir uygulama yöntemi de olacaktır.
Katılımcıların yaklaşık 3'te 1'i çok değişik iş kollarında hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bunlar içerisinde küçük bir kısım özel eğitim kurumlarında ve bilim merkezlerinde astronom olarak çalışabiliyor. Bankacılık ve yazılım sektöründe çalışanlar da var. Özel sektörde matematik öğretmenliği yapanlar olduğu gibi belediyede park bahçe elemanı olarak çalışan da var! İMKB’de broker olan da var, grafik tasarımcı olan da. Peki, bu arkadaşlar bu bölüme başladıklarında hayalleri bu meslekler miydi? Sanmıyorum. Peki, astronomi ile direkt alakası olmayan konularda çalışmak zorunda kalan bu arkadaşlar o işlere astronomi diplomasına sahip oldukları için mi alındılar? Elbette hayır. Bir birey olarak hayatınızı idame ettirmek zorundasınız. Ve bu zorunluluk sizi hiç hayal etmediğiniz mesleklere itebilir. Burada önemli bir noktayı vurgulamak istiyorum: Ülkemizde astronomi bölümü sadece bilim insanı yetiştirir. Eğer bir bilim insanı olmak ve astronomide akademik kariyer yapmak isterseniz bu bölümü tercih etmelisiniz. Ancak şöyle bir sorun ortaya çıkabilir: Akademik kadro sorunu. İleride ne olur bilinmez ancak durum şu an bundan ibaret. Diğer yandan artık yurt dışında akademik kariyer yapmak geçmişe göre daha kolay. Yani yaptığı işi seven başarılı insanlar her zaman hedefine ulaşabilir. Her zaman dediğim gibi ya sevdiğin işi yap ya da yaptığın işi sev. Başarının sırrı bu.
ST: Mezunların %38'i YL veya Doktora yaparken, %34'lük kısmı işsiz. Sizce bu işsizlik oranı diğer bölümlere kıyasla yüksek mi? Astronomlar için başka ne gibi iş sahaları açılabilir?
DK: Ülkemizde ki Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümlerinde YL ve Doktora yapanların sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değildir. Çünkü uzun yıllardan bu yana Türk astronomları ve astronomi bölümleri sayıca az olmalarına karşın, ulusal ve özellikle de uluslararası işbirlikleri ile araştırma yapmışlar ve yayın ve proje yapan bir genç bilim insanı potansiyeline sahip olmuşlardır. Bu süreç hızlanarak devam etmektedir. Akademisyen olma imkanlarının ülkemizde sınırlı olması nedeniyle astronomi bölümü mezunu YL ve Doktora yapmış çok sayıda genç işsiz kalmaktadır. Buna ek olarak kariyer yapmak istemeyenler ya da yapamayanlarda ki yüksek oran, diğer bölüm mezunlarından çok değildir. Astronomlar için en gerçekçi iş imkanı, öncelikle matematik, fizik ve astronomi öğretmenliğidir. Bu da ne yazık ki artık çok zordur.
Ankete katılanların çok büyük bir çoğunluğu (210 kişi) ‘Neden bu bölümü seçtiniz?’ sorusuna yanıt verdi. Astronomi bölümünü tercih etmelerinin çok çeşitli nedenleri var. Örneğin, bilim çağında yaşadığımız ve gelecek vaat eden bir bölüm olduğunu düşünenler ve uzayı, matematiği, fiziği ve havacılığı sevenler bu bölümü tercih etmişler. Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun tercih nedeni ise uzaya olan merak ve bir astronom olma hayali. Diğer belirleyici nedenler arasında şehir, bölümün düşük taban puanı, tercih esnasındaki kodlama hatası, ülkemize bu bilim dalında katkı sağlayabilmek, öğretmen olabilme hayali (hayal diyorum keza astronomi bölüm mezunlarına hala formasyon hakkı verilmiş değil) gibi nedenler yer alıyor.
Ankete katılanların hatırı sayılır bir kısmının astronomiyi hayal ettiği bir bilim dalı olarak değerlendirmesi uzay çağına ciddi anlamda girdiğimiz şu günlerde gerçekten çok önemli. Ancak ankete katılanların büyük bir çoğunluğunun hüsrana uğramış olması üzerinde düşünmemiz gereken acı bir tablodur. Anket göstermiştir ki ülkemizde astronomi bilimi ciddi sorunlar yaşamakta gerekli özen gösterilmemektedir. Diğer doğa bilimlerinin de ülkemizde benzer sorunlar yaşadığını söylemek sanırım yanlış olmaz.
Anketin yorumlar kısmında ilginç bazı eleştiriler de mevcut. Ankete katılanların bir kısmı akademisyenlerin bilim adamlığından uzak, yeniliklere kapalı, sahip olduğu koltuğu düşünen ve danışmanı olduğu öğrencisine karşı ilgisiz kişiler olduğu yönünde eleştiriler yapmış. Hangi bilim dalı olursa olsun her akademisyen bu eleştiri hakkında bir otokritik yapmak zorundadır. Buna benzer birçok hikaye birçok bilim dalı için mevcut. Yapılan eleştiriler içerisinde astronomi bölümlerinin daha dinamik bir akademik kadroya sahip olması gerektiğini düşünenler de var, devlete ‘madem bu bölümü açtınız neden iş imkanı vermiyorsunuz? Neden yeterince ödenek aktarmıyorsunuz?’ diye soranlar da. Teorik derslerin çokluğundan ancak uygulamanın azlığından yakınanlar olduğu gibi, MEB’in astronomların öğretmen olabilmesi için gerekli olan formasyona izin vermesini dileyenler de var. Hatta öğrencisine bir şekilde alınan araştırma bursundan bile nasiplenmeye çalışanlar olduğunu söyleyenler de var. Zaten ülkemizde sözüm ona proje yazıp destek alanların o desteklerle ne yaptığı profesyonel olarak takip edilmiyor.
Daha acı bir konudan bahsedelim. TÜBİTAK temel bilimlerde (matematik, fizik, kimya, biyoloji) üniversite tercihi yapan ilk 25.000 kişiye burs vermektedir. Ama temel bilimlerinin atası astronomi TÜBİTAK tarafından temel bilim olarak görülmemiş olacak ki ilk tercihleri bu bölüm olanlara burs yok. Sormak istiyorum: NEDEN? İnsanlık olarak uzay çağında hiç olmadığı kadar hızlı ilerlediğimiz ve uzay ajansı kurmaktan sıklıkla bahsettiğimiz şu günlerde neden üniversitede astronomi tercihi yapanlara destek vermiyorsunuz?
3 bölümden oluşan bu yazı dizimizin sonuna gelmiş olduk. Dilerim bu yazı dizisi ile ülkemizin uzay bilimlerindeki geleceğine bir nebze olsun katkı sağlanabildi. Artık sorunlarımızın çoğunu tespit etmiş bulunuyoruz. Sıradaki işimiz onları çözmek olmalı.
Bilim, mantık ve sevgi yol göstericiniz olsun,
@astronomTurk
www.selcuktopal.net
Serinin ilk 2 yazısı: