Güncelleme Tarihi:
Hiç vakit kaybetmeden 2017 yılının en önemli uzay gelişmelerini özetlemeye başlayalım.
Başka Dünyalar
Sadece astronominin değil neredeyse herkesin kafasında oluşan en önemli sorulardan biri de şu: Evren’de yalnız mıyız? 2017’de bir ilk gerçekleşti ve sadece en fazla sayıda öte-gezegene sahip olan değil aynı zamanda yaşam barındırma potansiyeline sahip en fazla sayıda öte-gezegen barındıran bir yıldız sistemi keşfedildi. Trappist I isimli bu sistem evrende yaşamın umduğumuzdan çok daha fazla olabileceği düşüncesini destekler nitelikte. Trappist I sistemi hakkında bu yıl içerisinde kaleme aldığım yazıya şuradan ulaşabilirsiniz: Trappist I. En az 1 trilyon öte-gezegene ev sahipliği yaptığını düşündüğümüz galaksimiz içerisinde bugüne kadar henüz yaklaşık 4500 adet öte-gezegen belirlenmiş durumda. Yani denizdeki onca kuma rağmen henüz sadece bir avuç kum bulabildik. Görünür bölgedeki çapı 100.000 ışık yılı (yaklaşık olarak 100.000 x 9.500.000.000.000 km!) olan galaksimizde keşfedilmeyi bekleyen daha çok öte-gezegen var. Öte-gezegen belirleme yöntemlerini merak ediyorsanız hazırlamış olduğum bu kısa video yararlı olacaktır: http://bit.ly/2ypvXrA
Yapay zeka kullanarak öte-gezegen keşfi!
Geçen günlerde açıklanan bir keşif ise 'Güneş Sistemi'nin ikizi bulundu' şeklinde duyuruldu. Ancak olan şey zaten birçok gezegeni belirlenmiş bir yıldız sisteminde 8. gezegenin belirlenmiş olmasıydı. Bu keşfin bir diğer önemli noktası ise veri analizinde yapay zekanın kullanılmasıydı. Google AI tarafından analiz edilen milyarlarca veri noktası yıldız sisteminde 8. gezegenin varlığını kanıtladı. 8 gezegenli bir yıldız sistemi olduğu için Güneş Sistemi'nin ikizi bulundu yorumlarına neden olsa da Kepler-90 isimli bu yıldız sistemindeki gezegenlerin hepsi yıldızına Dünya'nın Güneş'e olduğundan daha yakın bir konumda yer alıyor. Yani burada 'ikiz' yorumlarına neden olan Güneş Sistemi gibi 8 gezegen barındıran başka bir sistemin olması. Aksi halde benzer başka bir yan yok. Yani ikiz ama tek yumurta ikizi değil.
Türk astronomlar ilk kez bir öte-gezegen keşfetti!
2017 yılı Türk astronomisinde bir ilke imza atılan yıl oldu. İlk kez bir öte-gezegen keşfettik. Bu başarıya imza atan teleskoplar Tübitak Ulusal Gözlemevi (TUG), Ankara Üniversitesi Kreiken Gözlemevi ve Japonların Okayama Astrofizik Gözlemevi’ne ait teleskoplar oldu. Öte-gezegenin adının ne olacağı ise hala merak konusu ancak standart katalog adı verildi bile: HD 208897b. Bizden 210 ışık yılı ötede bulunan (yaklaşık 2 katrilyon km!) Jüpiter boyutlarındaki bu dev gezegen yıldızına Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı kadar bir uzaklıkta yer alıyor. Yani yaklaşık 150 milyon km.
40 ışık yılı ötede Süper-Dünya keşfedildi!
Dünya dışı yaşam arayışında bir diğer önemli gelişme ise bizden yaklaşık 40 ışık yılı ötede, Dünya'nın çapının 1.4 katı büyüklükte ama kütlece ondan 7 kat daha büyük bir öte-gezegenin keşfiydi. LHS-1140b isimli bu öte-gezegen bize -kozmik ölçekte- çok yakın olduğu için Dünya dışı yaşam arayışında bir laboratuvar olarak kullanılabilir.
Öte-gezegen nedir? Öte-gezegen Güneş sisteminin dışında galaksimizdeki başka yıldızlar etrafında dolanan ve gezegen olmanın 3 şartını sağlayan gök cisimlerine denir. Yani gezegen tanımı sadece bizim sistemimize özeldir. Diğer yıldızlar etrafında dolanan gezegenler öte-gezegen adını alır.
Güneş Sistemi’nde 9. hatta 10. gezegen olabilir mi?
Güneş Sistemi’nde kaç gezegen var? Bu soru eğer 2006 yılından önce sorulmuş olsaydı vereceğiniz yanıt 9 olurdu. Ancak 2006 yılında alınan bir kararla Plüton gezegen olmaktan çıkarılıp cüce gezegen kategorisine alındı. Peki nedir gezegen olmanın şartları?
Uluslararası Astronomi Birliği’nin 2006 yılında yaptığı tanıma göre bir cismin gezegen olabilmesi için 3 şartı sağlaması gerekiyor.
1) Küresel olmalı,
2) Güneş etrafında bir yörüngesi olmalı,
3) Kendi yörüngesi üzerinde en büyük kütleli cisim olmalı ki yörüngesini temizleyebilsin.
İşte bu son madde 2006 yılında Plüton’un cüce gezegen sınıfına alınmasına neden oldu. Çünkü Plüton yörüngesindeki en büyük kütleli cisim değil. Yörünge hareketi esnasında irili ufaklı milyarlarca asteroidin olduğu Kuiper Kuşağı’na giriyor. İlk 2 şartı sağlayıp 3. şartı sağlayamayan cisimler cüce gezegen olarak adlandırılıyor.
Güneş Sistemi’nin tüm elemanlarını her geçen gün daha iyi inceleme fırsatı buluyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Güneş Sistemi’nde 9. gezegenin olduğu yönünde bir çalışma yayınlanmıştı. Binlerce yıllık yörünge dönemine sahip bu olası gezegen Güneş’e çok uzak olduğu için sistemdeki etkisi çok küçük. 9. gezegen nedeniyle Güneş Sistemi’nin 1 milyar yılda ancak birkaç derece salınım gösterdiği düşünülüyor. Bu gezegen 10 Dünya kütlesinde olabilir. Bu yıl Eylül ayında yayınlanan bir makalede 9. gezegenin gerçek yörüngesini belirlemek için bir adım daha atıldığı belirtildi.
Birkaç ay önce açıklanan başka bir çalışmaya göre Arizona Üniversitesi’nden iki bilim insanı Güneş Sistemi’nin dışında yer alan ve sistemi bir simit gibi saran Kuiper Kuşağı’nın yörünge düzlemini bir cismin büktüğünü öngören bulgulara ulaştı. Hesaplamalar Güneş’ten yaklaşık 60 Astronomi Birimi (AB) uzaklıktaki Mars büyüklüğünde bir kütlenin bükülmeyi gerçekleştirebileceğini öngörüyor. Yani 10. Gezegen olmaya aday cisim Güneş’ten yaklaşık 9 milyar km uzaklıkta (1 AB = 150.000.000 km) yer alıyor olabilir.
Plüton sevdalısı gök bilimciler onu tekrar bir gezegen yapmaya çalışadursun gezegen olma şartlarının tümünü sağlayan gezegen adayları her geçen gün artıyor. Kim bilir belki yakın bir gelecekte ders kitaplarında Güneş Sistemi’nin 10 gezegene sahip olduğu yazar.
Kara Deliğin Fotoğrafını Çekmek
Event Horizon Telescope (Olay Ufku Teleskobu) adı verilen teleskop dizilerinden oluşan sistem (buna interferometri denir) neredeyse Dünya büyüklüğünde dev bir teleskop gibi davranarak galaksimizin ve 50 milyon ışık yılı ötedeki dev eliptik galaksi M87’nin merkezindeki süper kütleli kara deliği hedef aldı. Yaşam için zehirli olan karbon monoksit (CO) gazı, hidrojen molekülünden sonra, evrende en bol bulunan moleküldür. İşte bu molekülün gözlemleri sayesinde kara deliğin etrafında bulunan ve ona çok yakın bir yörüngede dolanan gazın fotoğrafı çekildi. Bu ilginç çalışmanın detayları yakında açıklanacak. Elde edilen veriler halen analiz ediliyor. Analizler bittiğinde ilk kez bir kara deliğin yakın komşuluğunu hiç olmadığı kadar net görebileceğiz. Bu gözlemler aynı zamanda Einstein’ın Genel Görelilik teorisinin de bir testi olacak. Keza Olay Ufku Teleskobu kara deliğin şiddetli çekim etkisi nedeniyle bükülen ışığın bir silüetini görebilecek kapasiteye sahip. Çoklu anten sistemi kullanarak daha detaylı görüntü alabilme tekniği olan interferometri tekniğini merak ediyorsanız bu video yararlı olacaktır: İnterferometri
Emektar Cassini Satürn’e Düşürüldü!
15 Eylül 2017 tarihli yazımızda duyurduğumuz Cassini'nin Satürn gezegenine ölüm dalışı da bu senenin önemli uzay olaylarından biriydi. Cassini uzay misyonunun önemi ve yapılan keşifleri merak ediyorsanız bir önceki yazımı okuyabilirsiniz. Cassini Uzay Misyonu
2017 Tam Güneş Tutulması
Ülkemizden görülemeyen ancak her tam Güneş tutulmasında olduğu gibi herkes tarafından büyük ilgi gören bir tam tutulma daha 21 Ağustos 2017 tarihinde Amerika'da gerçekleşti. Türkiye’den görülebilecek sıradaki tam Güneş tutulması ise 2060 yılında. Sağlıklı beslenin, düzenli spor yapın ve stresten uzak durun. Uzun yaşayın ki bu eşsiz gök olayına şahit olun.
Evren’de hiçbir şeyin son kullanma tarihi sonsuz değildir. Bundan yaklaşık 600 milyon yıl sonra artık tam Güneş tutulması olmayacak. Çünkü bizden sürekli uzaklaşan Ay milyonlarca yıl sonra o kadar uzağa gidecek ki tutulma esnasında Güneş’i tam olarak örtemeyecek. Bu da demek oluyor ki o tarihlerde yaşayan insanlar (elbette hala bu gezegende insan kalırsa) bol bol halkalı tutulma görecekler. Uzun lafın kısası, hazır tam tutulma oluyorken kaçırmayın ve görmeye çalışın. Bu yıl içerisinde meydana gelen tam Güneş tutulması ve parçalı Ay tutulmasına ilişkin canlı yayında vermiş olduğum bilgilere bu videolardan ulaşabilirsiniz: Güneş ve Ay tutulmaları Güneş tutulması
Ay Sandığımızdan Daha 'Sulu' Olabilir!
Geçtiğimiz yıllarda Ay'ın yüzeyinde su izlerine rastlanmıştı. Ay'ın sandığımızdan daha fazla suya sahip olduğunu gösteren başka bir çalışma yapıldı. Bundan milyarlarca yıl önce dev bir cismin Dünya'ya çarpması sonucu kopan parçalardan oluşan tek doğal uydumuz Ay'ın yüzeyinin altında dev su yatakları olabilir. Derin uzay yolculuğunda astronotların ilk durak yeri olacak Ay eğer yüzeyinin altında su barındırıyorsa bu astronotların su ihtiyacı için kullanılabilir.
İlk Yıldızlararası Ziyaretçimiz!
Başlığın ve modern kültürün bize sürekli empoze ettiği gibi bu ziyareti iri gözlü uzun kollu bir dünya dışı canlı değil bir asteroit yaptı. A/2017 U1 isimli bu asteroidin yörünge parametrelerine bakıldığında Güneş Sistemi dışında başka bir yerden geldiği anlaşıldı. Dünya'ya hiçbir tehdit oluşturmayan (gezegenimizin 15 milyon km ötesinden geçti) bu asteroit bir daha gelmemek üzere sistemizi terk etmeye devam ediyor. Dev bir sörf tahtasına benzeyen ve Oumuamua ismi verilen bu asteroidin bir diğer özelliği ise bu türden bir cisim için beklenenden daha yüksek bir hıza sahip olması: Saniyede 25.5 km!
Nötron yıldız birleşmesi ve uzay-zaman dalgalanması
2017 yılının istisnasız en önemli uzay keşfi bu oldu. Bugüne kadar belirlenen uzay-zaman dalgalanmasına bir yenisi daha eklendi. Daha önce belirlenen 4 uzay-zaman dalgalanması olayının kaynağı iki kara deliğin birleşmesiydi. Ancak bu kez iki nötron yıldızının birleşmesi ilk kez gözlendi. 16.10.2017 tarihinde açıklanan bu keşif bugüne kadar gözlenen en uzun süren (1 dk üzerinde!) uzay-zaman dalgalanması oldu. 2015 yılında uzay-zaman dalgalanmasını keşfeden ekip ise güzel bir sürprizle bu yıl içinde Nobel aldı. İlk uzay-zaman dalgalanması ve son belirlenen nötron yıldız birleşmesine bağlı uzay-zaman dalgalanması keşfini anlatan infografikleri aşağıda bulabilirsiniz. Bu inforgrafikleri orijinal boyutlarında şu adresten indirebilirsiniz: Uzay-zaman Dalgalanması İnfoGrafik
2017'nin Uzay Safsataları
Her yıl olduğu gibi 2017 yılında da uzay efsaneleri medyadaki yerini aldı. Kozmik ölçeğe göre Dünya bir gün yok olacak. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Ancak söz konusu asparagas haber olduğunda Dünya çok kısa bir sürede yok olabiliyor. Bu yılın Eylül ayında gizemli (ve bir türlü belirlenemeyen!) Nibiru isimli gezegen Dünya'yı yok edecek dendi (bunu sahte bilimci bir nümerolog iddia etti). Ancak hepimiz hala buradayız ve hala vergilerimizi ödemeye devam ediyoruz. Bir diğer yok oluş senaryosu ise uzaydan gelecek ölümcül bir virüs taşıyan bir asteroit ile alakalıydı. 23 Aralık'ta Dünya'ya düşmesi beklenen bu asteroidin taşıdığı virüs nedeniyle insanlık ciddi bir tehlike altına girecekti! (Dip not: İnsanlık zaten, insanlar tarafından, ciddi bir tehdit altında!). Bu yazı 23 Aralık'tan sonra kaleme alındı ancak hafif soğuk algınlığı ve böyle asparagas haberleri sosyal medyada yayan virüsler dışında beni rahatsız eden bir virüs yok.
Uzay gelişmeleriyle dolu dolu geçen bir yılın daha sonuna geldik. Öyle görünüyor ki 2018 yılı özellikle derin uzay çalışmaları, Ay ve Mars misyonları ile alakalı birçok yeni gelişmeye şahit olacak. Kara deliğin ilk ayrıntılı görüntüsü ve yeni uzay-zaman dalgalanması keşifleri ise gelecek yıl beklediğimiz gelişmeler arasında yer alıyor. Uzayda görevine başlayacak bazı teleskoplar sayesinde daha çok sayıda öte-gezegen ve diğer keşiflerin yapılması da beklediğimiz diğer gelişmelerden.
Hepinize sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yıl diliyorum. Dünya için ise sonsuz miktarda BARIŞ!
Bilim, mantık ve sevgi yol göstericiniz olsun.