Ofiste sinir bozan laflar

1dk okuma

Çoğumuz çalışma arkadaşımızı kendimiz seçmiyoruz. Oysa günde 8 saat, haftada en az 5 gün birlikteyiz. Tabii birlikte bu kadar zaman geçirince, kimi laflar, kimi davranışlar insana yavaş yavaş batmaya başlıyor. İşte ofiste en çok sinir bozan laflar. Çoğumuz çalışma arkadaşımızı kendimiz seçmiyoruz. Oysa günde 8 saat, haftada en az 5 gün birlikteyiz. Tabii birlikte bu kadar zaman geçirince, kimi laflar, kimi davranışlar insana yavaş yavaş batmaya başlıyor. İşte ofiste en çok sinir bozan laflar.

Haberin Devamı

Ben bile yapamıyorum bazen…
Kimileri, genellikle moralinizi düzeltmek için iyi niyetle böyle ‘aptal’ bir cümle kurarlar. Farkında değillerdir ki bu cümle aslında ‘ben ki senden daha akıllıyım, daha bilgiliyim, daha becerikliyim, ben bile yapamıyorsam, sen nasıl yapacaksın, hiç üzülme’ anlamına geliyor. Sağ olun ya, güvenim geri geldi!

Ya bu yine bozuldu ya…
Böyledir işte, bütün teknik aksaklıklar hep onu bulur, bilgisayarı her sabah açılmaz, yazıcı çalışmaz… Ama kendisi de bir türlü öğrenmek istemez, dikkatini vermez… Teknik servis çalışanlarına da illallah dedirtir.

Biz hep bunu böyle yaptık
Al işte sana bir numaralı ‘tutucu’ cümle. Şirketin her yerinde, her kademesinde bu lafı duyabilirsiniz. Tabii ki güven veren alışkanlıklarını değiştirmek, yeni şeyler öğrenmek herkes için zordur. Ama herkes ‘biz hep bunu böyle yaptık’ deseydi, hâlâ kitaplar elle yazılıyor, mektuplar güvercinle görderiliyordu.

Hiç vaktim yok
Ne sabah vakti vardır, ne öğlen, ne akşam… Hiçbir şeye, kimseye ayıracak zamanı yoktur onun. Bazen insanın dilinin ucuna kadar gelir de söyleyemez: “Kardeşim sen ne iş yapıyorsun Allah aşkına? Nedir bu bir türlü bitmeyen iş?”

Biliyordum zaten!
Bu çalışanın inanılmaz bir önsezisi vardır. Ona bakarsanız olacakları herkesten önce bilir, tahmin eder. Ama bir küçük kusuru vardır ki, bu önsezisini hep… iş olup bittikten, çömlek kırıldıktan sonra etrafıyla paylaşır.

Kusura bakma, çok trafik vardı
Sabah işe geç gelir, randevusunu kaçırır, yemeğe vaktinde gelemez. Asla söz verdiği saatte orada olmaz. Çalışma arkadaşları, iş yaptığı insanlar onu beklemekten helak olurlar. Ve artık kimse onun ‘trafik vardı, kaza olmuş, asansör bozuktu, tam çıkıyordum patron aradı’larına inanmaz.

Bunun için para almıyorum
Bunlar da ‘asgarî’ çalışmadan yanadırlar. Asla ekstra bir iş yaptıramazsınız. Ne isteseniz, en küçük bir yardım bile talep etseniz ‘o benim işim değil’ gibi, ‘bana bunun için para vermiyorlar’ gibi, ‘kimin vazifesiyse o yapsın’ gibi bir ters cevap alırsınız.

Kendim yapmayı tercih ederim
Kimseye güvenmez. Size hiç güvenmez. Küçümser bir ifadeyle ‘onu ben yaparım’ der, ‘kendim yapmayı tercih ederim’ yani ‘şimdi sen beceremezsin, yüzüne gözüne bulaştırırsın’ kabilinden. Çok iyi bir eleman bile olsa, kırıcı ve küstah bir tavır.

Ben, ben, ben, ben…
Konu mutlaka döner dolaşır ona gelir. Neden bahsederseniz bahsedin, ne iş yaparsanız yapın, o kadar benmerkezcidir, sadece kendisiyle ilgilidir ki, kulağı hiçbir şey duymaz, ne derseniz deyin sizi dinlemez ve ‘ben…’ diye başlayan bir cümle kurar. Neredeyse iletişim kurmak imkansızdır böyle bir çalışanla.

Yarın sabah ilgileneceğim
Her işi sonraya bırakır. Kırk kere sormanız, sıkıştırmanız gerekir. Bir iki kere kaçamak cevap verir, sonra kaçmaya, telefonunu açmamaya başlar; biraz daha üstüne giderseniz önce şakaya vurmayı dener, son çare terslenir. Ama bütün ekibin de işini geciktirir. Bunlara vaktinde teşekkür etmek daha hayırlıdır.

Benim bu işte hiç kabahatim yok
İşler iyi giderken ekip olmak kolaydır ama biraz ters gitmeye başladı mı, herkesin gerçek yüzü işte böyle zamanda ortaya çıkar. Mutlaka işten sıyrılmaya, ‘ben bir yanlış yapmadım’ diye arkadaşlarını satmaya, ‘iyi de bu bilmem kimin sorunu’ diye topu atmaya hazır biri çıkar.

Üşüdüysen üstüne bir şey giy
Ofiste, nedense de daha çok kadın çalışanlar arasında yaşanan bir sorundur: Biri terliyorsa, diğeri üşür. Biri camı açmak isterse, öbürü kapatmak ister. Aslında ısı sadece bir bahanedir. İki kişi veya iki klan arasındaki gerginliğin bahanesidir.

Bu iş böyle mi yapılır?
Senin alanın değil, senin işin değil, sana ne? Evet kardeşim sana ne? Sana mı kaldı bana işimi öğretmek. Sana mı kaldı, bir hata olduğunda yahut bir iş istediğimiz gibi gitmediğinde ‘cık cık cık’ diye tepeme dikilmek. Üstelik en sinirli olduğum anda, ‘olmadı, bu iş böyle yapılmaz ki…’ Katil olur insan.

Akşam olsa da eve gitsek
Sabah mesaiyle birlikte, saatine bakmaya başlar. Sürekli akşam olsa da eve gitsek yatsak modundadır. Kendisi isteksiz, cansız çalışmakla kalmaz bütün ekibin de enerjisini topraklı priz gibi alır götürür. Siz onu dinamize etmeye çalışırken, birden kendinizi depresyonda buluverirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası: