Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de bir yandan TÜİK verilerine göre 3 milyon 175 bin kişi işsizken, diğer yandan nitelikli personel ve ara eleman bulunamaması üretimi tehdit eder hale geldi. Sanayiciler makine operatörü ve kaynakçı, müteahhitler sıvacı ve boyacı, turizmciler garson, terziler ve marangozlar yetiştirmek üzere çırak bulamıyor. Yeni neslin ücret ve çalışma saatleri nedeniyle yanaşmadığı bu meslekler, üretimi de olumsuz etkilemeye başladı. Şirketler ise mevcut talep şartlarının yanında bir de ‘nitelikli eleman bulamadıkları için’ düşük kapasiteyle çalıştıklarını söylüyorlar.
Ancak bu sorun sadece Türkiye’ye özgü değil. Göç, demografik değişimler, eğitim ve Covid-19 pandemisi sonrası işgücü piyasasındaki değişiklikler gibi faktörler, dünya genelinde de yetenek ve yetkinlik açığına yol açtı. İşgücünü derinden etkileyen bu durum ‘çalışansızlık sendromu’ olarak adlandırılıyor.
AB’DE ŞİRKETLERİN YÜZDE 75’İNİ ZORLUYOR
Yaşanan bu sorun, Avrupa genelindeki işverenler için her geçen gün daha da ciddi bir sorun haline geldiği belirtiliyor. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, geçen yıl AB’deki Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) yüzde 54’ü, en ciddi sorunlarından birinin ‘doğru becerilere sahip çalışanları bulamama’ olduğunu bildirdi.
Dünya çapında 80 ülkede geçici veya daimi personel istihdamı ve insan kaynakları çözümleri sunan ManpowerGroup’un yaptığı bir araştırma da çalışansızlık sendromu ya da başka bir tabirle ‘yetenek kıtlığı’ yaşayan şirketlerin durumunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, 21 Avrupa ülkesindeki 4 işverenden 3’ü, yani yüzde 75’i ihtiyaç duydukları becerilere sahip çalışan bulmada zorluk yaşadı. Bu oran Finlandiya’da yüzde 59 iken Almanya ve Yunanistan’da yüzde 82’ye çıktı. Ancak 2023’te yüzde 75 olan ortalama oran, beş yıl önce yani 2018’de ise yüzde 42 idi.
Araştırma sonuçlarını Euronews Business’ a değerlendiren ManpowerGroup’un Küresel İçgörüler Başkan Yardımcısı Mara Stefan, “Yıllık Yetenek Kıtlığı anketimizdeki rakamlar, nitelikli işçilere olan ihtiyacın giderek daha da akut hale geldiğini, önemli ölçüde arttığını gösteriyor” dedi. Avrupa’nın yaşlanan bir nüfusu olmasının bu sonuçlarda etkili olduğuna vurgu yapan Stefan, doğum oranlarındaki küresel düşüşün yaşanan beceri ve yetenek açığı yarattığına işaret etti.
ABD’de ve Çin’deki nitelikli işgücünün azlığına yönelik raporlar daha karamsar. İkinci Dünya Savaşı sonrası 1946’dan 1964’e kadar doğan insanlardan oluşan; yani X Kuşağı’ndan önceki nesli ifade eden Baby Boomer neslinin işgücünden çekilmesiyle, genç nesillerin doldurmakta zorlanacağı bir deneyim ve beceri boşluğu bıraktıkları ifade ediliyor.
8.5 TRİLYON DOLARA MÂL OLABİLİR
Küresel danışmanlık hizmetleri veren bir Amerikan firması olan Korn Ferry’nin bir araştırmasına göre, 2020’nin üçüncü çeyreğinde 28.6 milyon ABD’li Baby Boomer emekli olmaya zorlandı; yıl sonuna kadar da yüzde 40’ı iş gücünden tamamen ayrıldı. ABD’de işgücü katılım oranı Şubat 2020 seviyesinde olsaydı, iş gücünde 2 milyon kişinin daha olacağı belirtiliyor. Rapora göre, 2030’a kadar ABD’de istihdamda yaklaşık 6 milyon kişilik boşluk olacak. Bu sayının Çin’de yaklaşık 12 milyon, Japonya’da ise 18 milyon olacağı belirtiliyor. Sadece teknoloji sektöründe, ABD daha fazla yüksek teknoloji çalışanı bulmazsa yılda 162 milyar dolar değerinde gelir kaybedebilir. Ancak daha geniş ölçekte, yani tüm sektörlerde yaşanacak gelir kaybına bakılarak yapılan hesaplamalara göre, 2030’a kadar 85 milyondan fazla iş ‘vasıflı işgücü eksikliği’ nedeniyle boş kalabileceği kaydedildi. Korn Ferry’e göre bu da, potansiyel olarak 8.5 trilyon dolarlık gelir kaybıyla sonuçlanabilir.