Narsist yöneticiler yalakaları sever

2dk okuma

İş hayatında her zaman yalakalara yer vardır. Bu kişiler bir yerlere gelebilmek veya işlerini koruyabilmek için yalakalığı bir yol olarak görürler. Patronlar da narsist kişilik özelliklerinden dolayı, kendilerini sürekli pohpohlayan bu kişilere itibar eder ve onları sürekli yanlarında isterler. Ne yazık ki yalakalık çoğu zaman, bir üst pozisyona gelmek veya bir çıkar elde etmek için işe yarıyor.

Haberin Devamı

Yalaka, yağcı, dalkavuk, evet efendimci... adına her ne derseniz deyin, iş hayatında bu kişilerden bolca vardır. Sizin de etrafınızda mutlaka yöneticinizin önünde el pençe divan duran, her dediğini koşulsuz şartsız yerine getiren, ona şirin gözükmek için her türlü numarayı yapan, -misal çayını masasına getiren, ‘aman efendim ne güzel düşündünüz, bu ne dahiyane bir fikir’ diyen, her türlü angarya işini büyük bir görevmiş gibi gönüllü olarak yerine getiren, kötü şakalarına kahkahalarla gülen, ekstra işler yapan- birileri vardır elbet. Bu kişiler çalışanların belki de en sinir oldukları iş arkadaşı profilidir.

Rekabet ortamının artması ile etraftaki yalakaların da sayıları artıyor hiç şüphesiz. Yalakalağın birinci sebebi mevki ya da çıkar elde etmeye çalışmak. Bunu bilgi ve beceriyle yapamayacağı için yöneticiye yakın durarak yükselmeyi deniyorlar. Bahaneleri de ‘kim olsa aynı şeyi yapar’ dır.

Ee tabii yöneticiler de kendilerini pohpohlayan bu kişilere itibar etmekten çekinmiyorlar. Onları hep yanında istiyorlar. Yani yalakalık ne yazık ki işe yarıyor. Ne ailede, ne şirkette, ne de kamuoyunda yalakalık yaparak yükselenlere hiçbir tepkinin olmaması da yalakaların ekmeğine yağ sürüyor.

Klinik psikolog ve ‘İşinde kendini iyi hissetmek, niye olmasın?’ adlı kitabın yazarı Yvonne Poncet-Bonissol, “Kimi yöneticiler yalakalığa çanak tutarlar” diyor. “Bunlar iktidarı severler, epey özseverdirler. Psikolojik olarak kaygılı insanlardır. Ve maiyetlerinden bu kaygılarını azaltmasını beklerler. Bu yüzden etraflarında dalkavukları toplarlar” diyor.

Yalakalık işe yarıyor
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erol Özmen, “Her yalakalık yapanın amacına ulaştığını söyleyemeyiz fakat ülkemizde yalakalığın işe yaradığını tereddüt etmeden söyleyebiliriz. Karşısındaki kişinin yalakalık yaptığını bilse bile yöneticilerin birçoğu bu durumdan rahatsızlık duymaz hatta memnun olur. Bu da yöneticilerin onlara itibar etme olasılığını çok arttırır. Yöneticilerin yalaka insanların etkisinde kalmalarının en önemli nedeni narsistik gereksinimleridir. Başka bir deyişle yalakalar yöneticilerin narsistik gereksinimlerini doyururlar” diyor.

Prof. Dr. Özmen, gözlemlerine dayaranarak yalakaların sayısında bir artış olduğunu söylüyor ve bunun en önemli nedenini, ülkemizde yükselmelerde liyakat dışında başka etmenlerin giderek daha etkili olmasına bağlıyor.

Üsküdar Üniversitesi Etiler Polikliniği’nden psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel de yalakaların büyük ölçüde amaçlarına ulaştıkları, bir üst makama geldikleri konusunda hemfikir. Evrensel, “Yönetici içinde her ne kadar samimiyetsizliğin olduğunu bilse de bu insanların çevresinde bulunmasını ister. Bunu iki sebepten tercih eder. Birincisi kişiliği okşanır. Övgü almak ve karşısında el pençe divan durulması her yöneticinin hoşuna gider. İkinci sebebi ise bu kişiler yöneticiye yaranmak için aşırı uğraş verirler ve yöneticiyi memnun edecek şekilde çok çalışırlar. Verilen her işin kayıtsız şartsız yapılmasını görmek, yapılacağını bilmek ise yöneticiyi rahatlatır” diyor.

Yönetici prim vermemeli
Eğer çevrenizde yalakaların olmasını istemiyorsanız onların bu davranışlarına prim vermemek gerekir. Diğer yandan yöneticiler de işyerinde yalakalığın ödüllendirilmediği bir kültür oluşturmalılar, tabii bu kültürün oluşması ise ancak tüm çalışanların etkin olması ile mümkün.

Nasıl başa çıkılır?
1. Onları kendi silahları ile vurun. Belki yalakalık sizin stiliniz değil ama patronun dikkatini çekmek için de pek çok yol var. Başarılı işlere imza atarak, yeni fikirler sürerek dikkatleri üzerinize çekin. Yababileceklerinizi gösterin.
2. Kendinize yandaşlar bulun. Yalakalara gıcık olan tek kişi siz değilsiniz. Diğer iş arkadaşlarınızla yapılan yalakalıkları konuşmak sizi rahatlatır, hem belki ortak fikir üretip onlarla nasıl başa çıkacağınızın yolunu bulursunuz.
3. Onu görmezden gelin. Bu onunla başa çıkmanın en iyi yoludur. Önemsiz maillerini cevaplamayın, onunla iletişimden kaçın.
4. Yalakanın işe yaramaz fikirlerine dikkat çekin, özellikle toplantılarda.
5. Patronunuzla konuşun. Eğer yalaka, bir terfi aldıysa ve terfi alması gereken kişinin kendiniz olduğunu düşünüyorsanız bu konuyu patronunuzla konuşun. Saygılı olduğunuz da ve durumu gözden geçirdiğinizde muhtemelen verimli bir görüşme olacaktır.
(Kaynak: www.hrworld.com)

‘Her övgü yalakalık değil’
Sağlıklı bir iş yaşamının en önemli göstergelerinden birisi de çalışanların yöneticiyi yeri geldiğinde eleştirmeleri kadar yeri geldiğinde de övmeleridir. Bu nedenle her övgünün yalakalık olarak nitelenmemesi gerekir. Bir övgünün ne zaman yalakalık ya da öven kişinin ne zaman yalaka olarak niteleneceğini net olarak belirlemek kolay olmasa da bazı ipuçları söylenebilir:
- hiç eleştirmeden sürekli övmek,
- aslında farklı düşünüyor olsa bile yalnız yaranmak için övmek,
- olmayan bazı özelliklerini varmış gibi ya da var olan bazı özelliklerini abartarak övmek,
- bir çıkarı olduğu için övmek ve
- yıkıcı tepkisinden korktuğu için övmek, yalakalık olarak nitelenebilecek övmelerdir.

Yerinde yapılan bir övgünün üçüncü bir kişi tarafından yalakalık olarak nitelenme olasılığı da bulunmaktadır. Çok istediği halde çeşitli nedenlerle otoriteye yakın olamayanların bir kısmı otorite ile yakın ilişki içinde olanları kolayca yalaka olarak niteleyebiliyor. Nitekim günlük yaşamda kendisinin kuramadığı bir yakınlığı başkası kurduğunda kıskançlık nedeniyle o kişiyi yalaka olarak niteleyenlerin bulunduğu görülmektedir.

Belki de küçük çocuğun babasına ulaşma çabasıdır
Bazı araştırmalar yalakalığın doğuştan geldiğini söylüyor ama görüştüğümüz uzmanlar psikolojik yapılanmanın daha belirleyici bir faktör olduğu kanısındalar. Bunlardan biri olan psikolog Mehtap Hisar, 3-5 yaş arasındaki dönemin baba ve çocuk ilişkisi açısından kritiktik olduğuna dikkat çekiyor: “Bu dönemde bir çocuğun, babasının gücünü arkasında hissetmesi, ihtiyaç anında desteğini alabileceğini bilmesi ve böylece kendini güvende hissetmesi olarak ifade edebileceğimiz ikincil aynalanma süreci sağlıklı bir şekilde tamamlanmazsa yani çocuk babasının gücünü ve desteğini yeterince hissedemezse bu durum kişilik yapılanmasında bazı olumsuz izler bırakacaktır. Bu eksiklik, çocuğun ileriki yaşlarında bile kendisine hep bir baba arayışı içerisinde olması, hep bir başkasına sığınma ve bir başkasının himayesinde olma ihtiyacı duymasına neden olabilir.

Baba türevi yöneticileri yüceltirler
Bu kişiler genellikle başkalarını övme eğilimindedirler. İş hayatlarında özellikle baba türevi diyebileceğimiz yönetici, müdür ya da kıdemli iş arkadaşlarını yüceltir, isteklerini yerine getirme ve takdirlerini alma/onaylanma çabası içerisinde olabilirler. Arka plandaki motivasyon, adeta bir çocuğun babasının gücünden güç bulması gibi, yöneticisinin gücünden aynalanarak içerideki psikolojik eksikliğin giderilmesi olabilir. Dolayısıyla “yalakalık” diye tabir edilen bir davranış örüntüsü aslında ilk bakışta görüldüğü gibi basit bir çıkar elde etme, başkalarının hakkını yeme pahasına öne geçme ya da yükselme çabası olmayabilir. Arka planda kişinin içindeki küçük çocuk hâlâ bugünkü ilişkileri üzerinden içselleştirdiği babasına ulaşma çabası içerisinde olabilir. Dolayısıyla gözlemlediğimiz bir davranışı farklı birçok açıdan değerlendirmek ve kaynağına farklı dinamikleri göz önünde tutarak karar vermek daha doğru olacaktır.”

Nasıl patronun gözüne girerim?
Yalakalık demeyelim de patronun gözüne girmenin bir sürü yolu var. Bazen sadece işinizde iyi olarak patronun yanında yerinizi alamayabilirsiniz, fakat politik davranarak kendinizi ona sevdirebilirisiniz. Bu da onları pohpohlamakla mümkündür. Patronun kravatına, ayakkabılarına, saçına, başına övgüler yağdırmak, onun kahvesini getirmek pek işe yaramaz bu zamanda. Ayrıca ne kadar yalaka olduğunuz patronunuz ve iş arkadaşlarınız tarafından hemen anlaşılır ki bu da hiç iyi olmaz. İşte işin uzmanlarından patronun gözüne girmek için tavsiyeler.
- Sık sık tavsiye alıyormuş gibi yapın. Mesela zorlu bir müşteri ile nasıl başa çıktığını sorun. Başarılarını referans göstererek iltifat etmiş olursunuz, hem de bu sizi öğrenmeye hevesli gösterir.
- Onlarla aynı fikirde olun ama önce karşı tarafta yer alın. Müdürünüz ona yalakalık yaptığınızı düşünmesin. Evet efendimciler patronun söylediği her şeye evet derler, oysaki önce onlarla tartışmak daha sonra onlarla aynı fikire gelmek, aynı zamanda patronun ikna gücünü de gösterir.
- Eğer patronunuzun yanına onun da aynı fikirde olacağı bir konu ile giderseniz ve bu konuyu sanki onun fikriymiş gibi sunarsanız sizin yalaka olduğunuzu düşünmeyecektir.
- Ortak değerleri paylaşmak önemli. Mesela patronunuz hayvanlar için bir bağış yaptıysa siz de yapın. Eğer futbol seviyorsa siz de sevin.
- Her şey sanki onun fikriymiş gibi davranın, mesela “Sizin yönlendirmeniz sayesinde bu sonuca ulaştık” vs gibi.
- Gereksiz iltifatlardan kaçının. Yöneticinizin dış görüşüne iltifatlar yağdırmayın, onun yerine ‘geçen gün verdiğiniz fikir muhteşemdi. Bence bu fikri şöyle hayata geçirebiliriz” deyin.
- Patrona ne istiyorsa onu verin. Eğer patron yaptığınız işi aynı şekilde detaylandırmanızı istiyorsa, aynen yapın. Şikayet ederek vakit harcamayın.
- Bir fikir sunmadan önce izin isteyin, mesela, “Bu konu hakkında farklı fikirlere açık mısınız?”
- Patronu mevkisine saygı duyun. Onun patron olduğunu hatırlayın ve örneğin, “benim fikrim şöyle ama karar sizin” deyin.
(Kaynak: www.forbes.com)

Haberle ilgili daha fazlası: