HANGİ sektör olursa olsun, son dönemde hem çalışanların hem de yöneticilerin üzerindeki baskı arttı. Çalışanların yüksek enflasyon ortamında maaşları ve yan haklarıyla ilgili talepleri artarken; müdürler ise çalışanların bu talepleri ile şirketin talepleri arasında sıkışmış durumda. Yöneticilerin bu sıkışmışlıkla baş ederkenki ruh hali ise çalışanlarına doğrudan yansıyor. Konuyla ilgili dünya genelinde yapılan bazı araştırmalar, müdürlerin çalışanların üzerindeki etkisinin, çalışanın eşiyle aynı seviyede olduğunu ortaya koyuyor. Bu araştırmalara göre çalışanın ruh halini, doktoru ya da psikoloğu bile müdürü kadar etkileyemiyor. İşte tam da bu noktada, çalışanların sosyal ve iş hayatlarında kendilerini daha iyi hissetmelerine odaklanan ‘çalışan esenliği’ kavramı devreye giriyor. Peki, Türkiye’de ‘çalışan esenliği’ ne alemde?
100’den fazla ülkede 250 bini aşkın çalışana ulaşan yeni nesil çalışan esenliği platformu Wellbees’in CEO’su Melis Abacıoğlu ile müdürlerin yaşadığı mutsuzluğu, bunun çalışanlar üzerindeki etkisini ve Abacıoğlu’nun neler yapılması gerektiğiyle ilgili tavsiyelerini konuştuk.
‘ÜÇ SENEDİR İYİ DEĞİLLER’
Abacıoğlu, Covid-19 pandemisi sonrası başlayan küresel makro ekonomik etkilerin de etkisiyle şirketlerin önce ciddi kârlılık ve büyüme baskısına gittiklerini, sonrasında patlayan yüksek enflasyon dalgasının yarattığı etkilerle de özellikle ara kademe yöneticilerin ‘tabiri caizse tost olduğunu’ söylüyor. “Ekiplerin modu müdürlerden daha yüksek. Müdürler son 3 senedir kendilerini kesinlikle iyi hissetmiyorlar” diyen Abacıoğlu, bu durumu şöyle özetledi:
“Müdürlerin ‘ben niye buradayım, niye bu işi yapıyorum, değer mi’ kaygıları artmaya başladı. Çalışanlar da kendilerine iyi davranan, esnek çalışma ortamı sunan müdürler istemeye başladılar. Şirketler müdürlere ‘daha hızlı ol, daha hızlı adapte ol, daha düşük bütçeyle daha iyi sonuçlar elde et’ derken; ekipleri de ‘beni daha çok koru ve kolla, esenliğimi sağla’ diyor. Bu yüzden de müdürler iyi hissetmiyorlar.”
MELİS ABACIOĞLU
ÜZERLERİNDEKİ BASKI ARTTI
Müdürlerin mutsuz olmalarındaki en büyük nedenin ‘üst kademe ile çalışanlar arasında kendilerini sıkışmış hissetmeleri’ olduğunu söyleyen Abacıoğlu, “Özellikle pandemiden sonra iş hayatında yaşanan köklü değişiklikler müdürlerin üzerindeki baskıyı daha fazla artırdı. Çünkü üst kademe, müdürlerin kendi ekiplerini bu değişim sürecine adapte etmelerini istiyor. Sektöre ve yapılan işe göre değişmekle birlikte dünya genelindeki ekonomik konjonktür de müdür ve diğer orta düzey yöneticilerin üzerindeki ciro baskısını artırıyor. Daha düşük bütçelerle daha iyi sonuçlar talep ediliyor” dedi.
Çalışanların ise müdürlerinden kendilerini daha iyi anlamasını, daha fazla esenlik sağlamasını istediğini dile getiren Abacıoğlu, “Dolayısıyla hem üst hem de alt kademenin arasında sıkışan müdürler kendilerini mutsuz ve çaresiz hissediyor. Wellbees olarak yaptığımız araştırmada özellikle yılın son çeyreği ve ilk çeyreğinde bu mutsuzluğun daha da arttığını gördük. Bu da yıl sonu hedefleri, performans değerlendirmeleri ve yeni yıldaki ücret artışları gibi konuların müdürler üzerindeki stresi artırdığına işaret ediyor” diye konuştu.
ÇALIŞANLARIN YÜZDE 69’U ETKİLENİYOR
Peki çalışanlar ne durumda? Abacıoğlu, müdürlerin çalışanlar üzerindeki etkilerini ise şu sözlerle anlattı:
“10 ülkede 3 bin 400 kişinin katılımıyla yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların yüzde 69’u yöneticileri ile eşlerinin kendileri üzerinde aynı etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Her iki kişiden biri de müdürlerinin doktorlarıyla aynı etkiye sahip olduğunu söylüyor. Wellbees olarak kendi verilerimizi analiz ettik ve benzer bir sonuç elde ettik. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Eğer bir şirket çalışanlarını mutlu etmek istiyorsa müdürlerin mutluluğuna önem vermeli. Çünkü müdür mutluysa çalışan da mutlu.”
MUTSUZ Z KUŞAĞI YATIRIMLARI ARTIRDI
Melis Abacıoğlu’nun verdiği bilgilere göre, 250 ve üzeri çalışanı olan şirketlerin yüzde 83’ü, bir şekilde çalışan esenliği ile ilgili çalışmalar yapıyor. Bunun en büyük nedenlerinden birinin ‘Z kuşağının kendisini iyi hissetmemesi’ olduğunu belirten Abacıoğlu, “Z jenerasyonu, kendisinden önceki kuşak gibi psikolojik destek almaktan kaçınmıyor ya da bu durumdan utanmıyor. Açıkça ‘ben iyi değilim, bana esenlik sun’ diyor. Şirketler de gerekli yatırımları yapmak durumunda kalıyor” dedi.