TÜİK verilerine göre, kadınların istihdama katılım oranı yüzde 27.6’da kalıyor. AB ve OECD ülkelerinde ortalama kadın istihdam oranları yüzde 57.2 civarında seyrediyor. Kadın istihdamının önündeki en büyük engel toplumun kadına biçtiği roller.
Haberin Devamı
Türkiye’de çalışma yaş aralığında olan 29 milyon 500 bin kadın var, ancak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, sadece 8.1 milyon kadın çalışıyor. Üstelik çalışan kadınların yarıya yakını kayıtdışı, sosyal haklardan ve emeklilikten yoksun çalışıyor.
Kadının işgücüne katılımında Türkiye OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor. TÜİK 2015 verilerine göre, erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 65.2 iken kadın katılımı yüzde 27.6’da kalıyor. Bu rakam 2014’te yüzde 26, 2012’de yüzde 25, 2011’de yüzde 24 idi. Bir artış olsa da, AB ve OECD ülkelerinde ortalama kadın istihdam oranları yüzde 57.2 civarında seyrettiği düşünülürse daha gidecek çok yolumuz var.
- TÜİK verilerine göre üst düzey kadın yönetici oranı 2014 yılı itibariyle yüzde 9.4. - Kadın hakim oranı yüzde 36.9, - Kadın profesör oranı yüzde 28.7. - 81 ilin valisi içinde sadece 2 kadın vali var. - Kadınlar mecliste, 82 kadın milletvekili ile yüzde 15 oranında kalıyor. - Kadın bakan oranı yüzde 4. - CEO’ların ise sadece yüzde 2’si kadın.
Kadın istihdamının önündeki en büyük engeller ataerkil bakış açısı. Kadının aile içindeki birincil görevi çocuk ve yaşlı bakımı, ev işlerinin yerine getirilmesi olarak görülüyor. Çocukları yetiştirme tarzımız da bunu destekliyor. Daha küçük yaşta kız çocuklarına alınan oyuncaklar, evcilik oyunları, çizgi filmler, hep kadına toplumun biçtiği rolleri tekrarlıyor. Hâlâ çizgi filmlerde anneler ‘evde çocuk bakan, temizlik, yemek yapan’, babalar ise ‘işe giden’ kişiler olarak konumlanıyor.
Tabii Türkiye’de özellikle kadınlara verilen maaşların düşüklüğü de kadını ‘aldığım parayı bakıcıya vereceksem, oturup evde çocuğuma bakayım’ düşüncesine itiyor, ki bu da kadın istihdamını baltalıyor.
Diğer taraftan erkeklerin de konunun takipçisi olması gerekiyor. Türkiye’de halen işsiz kalırım korkusuyla hamile olduğunu yöneticisine söylemeye çekinen kadınlar var hem de her düzeyde. 17 Şubat’ta İK Zirvesi’nde bir oturumda dinlediğim Danone Nutricia Anne Bebek Beslenmesi Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Gamze Çuhadaroğlu’nun kendi hiyakesi buna güzel bir örnekti. Çuhadaroğlu, o dönem çalıştığı yöneticisine ikinci çocuğuna hamile olduğunu söyleyince aldığı cevap “ama biz seni bir daha çocuk yapmazsın diye düşünmüştük, o zaman seninle ilgili planlarımızı yeniden gözden geçireceğiz“ şeklinde olmuş. Bu tepkiden de anlaşılacağı üzere Türkiye’de iş hayatında kadın olmak zor iş. Kültürü değiştirmeden, erkekleri de bu konunun takipçisi yapmadan, kadınlara iş dünyasında eşit fırsatlar sunmadan ve tabii devlet desteği olmadan kadın istihdamını arttırmak mümkün değil.
Erkek de çocuk bakımından sorumlu KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, “Kadına karşı önyargılarla, erkek merkezli yaklaşımla mücadele etmek önem taşıyor. Tabii bu çalışmaların yanı sıra çocuk, yaşlı ve hasta bakımı için gerekli altyapıların da olması gerekiyor. Kadınların eğitime, istihdama ve girişimciliğe erişimde eşit fırsatlara sahip olması çok önemli” diyor.
Diğer yandan doğum yapan kadınlara verilen yarı zamanla çalışma hakkını ise olumlu bulan da var, bu şartlar altında işveren kadınları işe almaz diyen de. KEİG Platformu’ndan İdil Soyseçkin ise olaya farklı bir açıdan bakıyor: “Kadın istihdamının arttırılmasında yarı zamanlı çalışma kadınların hem istihdama katılımı hem de haneye ait sorumlulukların yerine getirilmesi çerçevesinde, son yıllarda adeta bir mucize gibi sunuluyor. Oysa yarı zamanlı çalışmanın yarım ücret ve Türkiye şartlarında emekliliğin neredeyse imkansızlaşması anlamına geldiği es geçiliyor. Ayrıca geleneksel cinsiyet roller de bu politikalar temelinde bir kez daha meşrulaştırılıyor. KEİG Platformu olarak bakım sorumluluğunun yalnızca kadınların değil erkeklerin de meselesi olduğuna vurgu yapıyoruz” diyor.
Sanem Oktar da “Doğum izni ve kreş gibi uygulamalarda, erkeğin de çocuk bakımından sorumlu olduğunu gözeterek İK politikası geliştirdiğinizde daha fazla kadını üst kademelere de taşıyabiliyorsunuz” diyor.
SİYASETTE DE KADININ ADI YOK Türkiye’de parlamentoda kadın temsil oranı yüzde 14.4. Pozitif ayrımcılık uygulayan Ruanda’da bu oran yüzde 56.3 olurken, Hollanda’da yüzde 40, ABD’de ise yüzde 16.8.
Kadının işgücüne katılımını kısa vadede yüzde 40’a, uzun vadede yüzde 60’a çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, “Kadınların hakim olduğu şirketlere verilen KOBİ desteklerinde hibe oranının arttırılması, en az yüzde 33 kadın istihdam eden şirketler kurumlar vergisinde indirim yapılması, kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, kadınlara yönelik mesleki eğitim kurslarının işgücü ihtiyacı ve bireylerin becerilerinin merkeze alarak düzenlenmesi, kamuda ve BİST’e kayıtlı şirketlerde yönetim ve danışma kurullarında ki kadın oranının kota uygulaması ile yüzde 33’e çıkarılması çalışmalarımız içinde yer alıyor” diyor.