İş ortamı strese her zaman elverişlidir. Eşitsizliğin, rol belirsizliğinin, mobbingin, zaman baskısının olduğu, değerlendirme kriterlerinin belirsiz olduğu, iş yükünün fazla olduğu işyerleri strese en açık işyerleri. İş hayatında yaşanan stres hem çalışanlar, hem yöneticiler açısından önemli. İş stresi, düşük motivasyona ve performansa, işte tatminsizliğe, çatışmalara, konsantrasyon bozukluğuna ve iletişim zayıflıklarına neden oluyor. Sonuçta çalışanların sağlığı ve ona bağlı olarak işyeri zarar görürüyor.
Stres, çalışanların işe devamsızlık etmelerine ve işten ayrılmalarına neden olabiliyor. Çalışanlardan birinde görülen stres diğer çalışanı da olumsuz etkiliyor, böylece verimlilik azalıyor. Bengi Semerci Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Bengi Semerci, “Stresin azaltılması hem çalışanın işe katkısını arttırır, hem de çalışanların iş doyumunu yükseltir. İş yaşamında strese yol açabilecek faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili olabileceği gibi, işletmenin yapısından, fiziksel çevre şartlarından ya da bireylerin kendi özelliklerinden kaynaklanabilir. Özellikle işletmenin doğasında olan bazı özelliklerden oluşan stres kaynakları, çalışanlar için sürekli sorun yaratır. Kaynaklar fark edilmeyince etkili bir şekilde stresi kontrol altına almak mümkün olmaz. Bunun sonucunda da kronik stres kaynakları haline dönüşürler. Başkalarının taktirini, sevgisini kazanacak kadar başarılı olunamadığı düşüncesi en önemli kaynak. En çok bu tür düşünce yapısı olanlar etkileniyor. İşyeri stresi; işin yapılış şekli, işletmenin yapısı, fiziksel çevre şartları ve bireylerin kendi özelliklerinden kaynaklanabilir” diyor.
Prof. Dr. Bengi Semerci, iş stresinin nedenlerini şöyle sıralıyor:
- Rollerdeki belirsizlik
- Rol çatışması
- Kişilerarası çatışma
- Katılım
- Ücret eşitsizlikleri
- Merkeziyetçilik
- Yetersiz geribildirim
- Ayrımcılık
- Taciz
- Terfi konusundaki fırsat azlığı
- Adaletsiz performans değerlendirmeleri
- Aşırı sıcak ya da soğukta çalışma
- Mahremiyetin yokluğu
- Yoğun iş yükü
- Zaman yetersizliği
- Vardiyalı çalışma
- İş güvenliği
- Kalabalık çalışma ortamları
- Havasız ve kötü aydınlatılmış ofisler
- Bilgisayar yorgunluğu
- Kimyasal maddelerin, radyasyonun ya da manyetik alanın fazla olduğu çalışma yerleri
- Dengesiz beslenme
- Uyarıcı değeri fazla maddeleri çok tüketme (çay, kahve, vb.)
- Uzun süreli uykusuzluk
- İstikrarsız çalışma, sık bölüm değiştirme
- Yetersiz bilgi donanımı
- Uyuşmayan ya da belirlenmemiş hedefler
- Bazı insanlar büyük yaşam stresleri ile kolaylıkla başa çıkarken, diğer insanlar en ufak çaptaki sorunlarla bile baş etmede zorlanabilirler. Bu farklı tepkileri oluşturan, stres yaratabilecek türde olayları algılama ve onlara tepki göstermedeki bireysel ayrılıklardır.
Yöneticinin rolü- Yönetici denildiği zaman akla gelen şey “yöneten otorite”dir. Oysa lider, yönetmekten ziyede, kendinin de içinde olduğu ekibi sürükleyen kişidir. Lider hem stres kaynağı, hem de stresi yöneten kişi olabilir. O zaman “iyi lider” ayrımı başlar. İlk bilinmesi gereken kendi stres yaşayan ve stres yaratan liderin stresi yönetemeyeceğidir.
- Kendinden emin, iletişime açık, yanındakilerinin özelliklerini bilen, hedefleri konusunda bilgili ve kendi amaçlarını belirlemiş bir lider ise stresi yönetmede başarılı olacaktır.
- Ardınızda, çevrenizde akıllı, coşkulu, bilgili ve atak kişiler yoksa liderliğiniz tartışılabilir. Ama en kötüsü bu kişiler varken, yerini kaptırabileceğinden çekinen, gölgelenmekten korkan yöneticidir. Bu duygu yöneticiyi ve yönetmeye çalıştıklarını strese sürükleyecektir.
- Liderle birlikte, kurumların insan kaynakları, personel yönetimi gibi departmanlara büyük iş düşüyor.
Bengi Semerci Enstitüsü’nün yaptığı eğitim çalışmalarından edindiği tecrübeye göre Türkiye’de, bireysel stres yönetimi eğitimleri ile sorun çözülümeye çalışılıyor. Prof. Dr. Bengi Semerci, “Oysa İK’lar bu konuda farklı düzenlemeler yapabilir. Örneğin bölüm içi bazı zamanlar bir profesyonel ile yapılacak grup terapiler yurt dışında uygulanan yöntemlerdir. Ayrıca işyerleri bireysel koruma yanında stres yaratan koşulları değerlendimeli ve kurumsal çözümler getirmeli. Bunu yapınca geriye sadece bireysel sorunlar kalır. Onlarla başetme yolu da açıktır” diyor.
İş stresi bazen iyidirİş stresinin faydalı olduğu durumlar da var. Baltaş Grubu kurucu ortağı Prof. Dr. Zuhal Baltaş, “Herkes işinin stresli olduğundan şikayet ediyor, fakat insanlar hayattaki varlık sebepleriyle işleri arasında köprü kurarlarsa iş stresi geliştirici olur. Stres kurum kültürüne ve çalışanın yetkinliklerine bağlıdır. Kurum kültürü ve kişisel kültürün uyumsuzluğu olumsuz stresi artırır. Aşırı kontrole dayalı, sayısal hedef baskısının sürekli olarak çalışanların önüne koyulduğu, fazla mesainin bir çalışma modeli olarak yerleştirildiği kurumlarda stres zor yaşantılar doğurur. Çalışanın yetkinlikleri ile işin özellikleri ve sektörün beklentileri karşılanamıyorsa kaygı ve işe yabancılık birer stres faktörü olarak ortaya çıkar. Teknolojiye uyum sağlayanlar için hayat kolaylaşır ve teknoloji bir stres faktörü değil, işin her yerden, etkin ve hızlı yapılmasını sağlayan, destekleyici bir faktör olur” diyor.
Kronik hastalıklara yol açabilirKişinin başa çıkamadığı stresin, biriken ve yoğunlaşan etkisi davranış düzeyinde bazı belirtilerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Daha önceden kolaylıkla verilebilen kararları vermede güçlük, değersiz, yetersiz, güvensiz ve terkedilmiş hissetme, alışılmış davranışlardaki önemli değişim, yersiz öfke, düşmanlık ve kızgınlık, sigara ve içki tüketiminde artış, hata ve başarısızlıklara takılıp kalma, gerçek problemler karşısında kayıtsızlık, sağlığa aşırı ilgi, uyku bozukluğu, ölüm/intihar fikrinin sıklıkla tekrarlanması bu belirtilerden bazıları. Baltaş, “Günlük stresler tedavi edilebilir bir hastalık olarak görülmemektedir, ancak strese verilen tepkiler uzun zaman içinde kronik hastalıkların (baş ağrısı, hiper tansiyon, kalp hastalıkları), kronik anksiyete ve depresyonun (fobi, ruhsal hastalıklar), düşünce ve hafıza kusurlarının (obsesif düşünceler, uyku bozuklukları) hazırlayıcısı olabilir” diyor.
Kurumlara öneriler
Stresle mücadelede kurumlara da rol düşüyor. Prof. Dr. Bengi Semerci, kurumların alması gereken tedbirleri şöyle sıralıyor;
- Çalışanların rollerinin yeniden tanımlanması,
- Sosyal destek sağlama,
- Aşırı iş yükünü ortadan kaldırma,
- Çalışma koşullarını yeniden gözden geçirme,
- Çalışanların kararlara katılımını arttırma,
- Çalışanların güven duygularını geliştirme.
SİLİKON VADİSİ’NDE MEDİTASYON DALGASI
Stresin en yoğun olduğu sektörlerden biri de teknoloji. Hızla yapılması gereken işlerden dolayı Silikon Vadisi’ndeki stresin boyutunun çok yüksek olduğu söyleniyor. Hatta strese bağlı hastalıkların şirkete yıllık maliyetinin 60 milyon dolar olduğu hesaplanınca Google gibi birçok şirketin meditasyonun nimetlerini keşfettiği söyleniyor. Silikon Vadisi’nde teknoloji bağımlılığından kurtulmak için kamplar kuruluyor. Bu kamplara akıllı telefonlar, tabletler getirmek ve iş konuşmak yasak. Dijital detoks adı verilen bu kamplarda diğer insanlarla iletişim kurmak ve yeniden farklı bir denge bulmak için meditasyon, tai-chi, okçuluk gibi sporlar yapılıyor. Fiyatı 300-900 Avro arasında değişen kamplar peynir ekmek gibi gidiyor. Farklı işlerden yaratanlar da var. Calming Tech. Lab. Kurucusu Neema Moraveji, kemerinde bir klip olan bir alet geliştirmiş, wi-fi ile cep telefonuna bağlı olan alet ne kadar yürüdüğünüzü ve nefesinizi ölçüyor, böylece stres seviyenizi saptıyor. Bu alet cebinize örneğin ‘45 dakikadır stres altındasın’ diye cevap gönderiyor.
BİREYSEL ÖNERİLER
Prof. Dr. Zuhal Baltaş, stresle başa çıkmada 6 önemli tutumu şöyle sıralıyor; ‘mücadele ve değişiklikten zevk alma’, ‘esneklik ve hoşgörü’, ‘koşullara uyum sağlama’, ‘kişinin katıldığı sosyal faaliyetlerden ve yaptığı işten memnun olması’, ‘eşi ve sosyal çevresiyle uyum içinde olması’ ve ‘gelecekle ilgili olumlu beklenti içinde olmak’. Baltaş, ayrıca, stresle başa çıkmada şu tavsiyeleri veriyor:. Stres kaynağını tanıyın: Neler sizde stres yaratıyor? Bunlar hakkında düşünceleriniz neler? Her şeyi çok önemli, çok acil, çok kritik mi görüyorsunuz? Herkesi memnun etmeye mi çalışıyorsunuz? Duygularınıza kulak verin: Kendinizde baskın olarak fark ettiğiniz duygu sinirlenme ve yorgunluk mu? Bu duygular neler düşündürüyor? Hangi duygularınız stresinizle başa çıkmanıza yardımcı oluyor? Hangi duygular stresi körüklüyor? Fizyolojik tepkilerinizi anlayın ve düzenleyin: Stres, egzersiz ve beslenmeyle ilgili mekanizmaları doğrudan etkiler. Bedenin sağlıklı faaliyet düzenini koruyun. Rahatlama teknikleriyle kaslarınızı gevşetin.Çeşitli besinleri dengeli yiyin, hızlı kilo alıp vermeyin. Yeterli ve düzenli uyuyun. Gülün: Gülmek, vücudun doğal “mutluluk hapı” olan endorfin salgılanmasına sebep olur. Müzik dinleyin: Müzik dinlemek kalp atışlarınızın müzikle senkronize olmasını ve beynin elektrik ritminin değişmesini sağladığı için stres azaltıcı bir etki yaratır. Doğaya yakın olun: Doğa insanı daha sakin ve mutlu kılar. İletişim kurun: Kişinin, söylemek istediklerini çevresindekilere aktaramaması, büyük bir stres kaynağıdır. Bu nedenle kendini etkili bir şekilde ifade etme ve etkin dinlemek kişinin stresle başa çıkmasında önemli bir konudur.