Bugün milyarlarca insan ceplerinde internet ile dolaşıyor ve artık başka bir hayatı hayal etmek mümkün dahi görünmüyor. Pek çok insan için mobil, internet ile eş anlamlı hale geldi. Öte yandan yazılı içerikler yerini büyük ölçüde fotoğraf ve videolara bıraktı. Milenyum kuşağının her beş üyesinden dördü mobil telefonunu her zaman yanında taşıyor, her beşinden üçü ise mobil telefonuna günde 30’dan fazla kez bakıyor. 2019 yılına geldiğimizde, bu kuşağın sürüklediği internet trafiğinin yüzde 80’ini video içerikler oluşturacak.
Tüm bu veriler doğrultusunda, akıllı telefonların yaygınlaşmasından beri mobilin ve görsel içeriklerin ticaret ve iletişim gibi alanları nasıl kökünden değiştirdiği ve yazılımdan müziğe, pazarlamadan turizme kadar modern ekonominin her alanında nasıl köklü değişimlere sebep olduğu her gün konuştuğumuz bir konu haline geldi. Ancak bu tartışma her ne kadar içinde bulunduğumuz dünyayı anlamamız için hayati öneme sahip olsa da analizlerde eksik kalan bir nokta var; o da yaşanan değişiminin bize, geleceği şekillendirmede ve bir sonraki büyük yeniliği icat etmede bir rehber görevi görüyor olması... Dünyayı anlamak ve bağlantılı hale getirmek çok önemli; fakat işin asıl eğlenceli kısmı dünyayı yeniden hayal etmekte.
Mobilin ve videonun yükselişi ile insanlar artık iletişimin daha samimi, dışavurumcu ve kapsayıcı olmasını bekliyor. Bu beklentilerin yanıtı sanal ve artırılmış gerçeklik (VR, AR) teknolojilerinde... VR her ne kadar bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir kavram gibi görünse de aslında mobilin yükselişiyle gelişen ve çoğumuzun farkında olmadan her gün faydalandığı bir teknoloji.
İnsanlar gerçeğe çok yakın deneyimlerle birbirleri ile iletişime geçtikçe VR’ın bir sonraki büyük platform değişimi olma potansiyeline sahip olduğu daha da açık bir şekilde görülüyor. Sanal gerçeklik gözlükleri gibi VR teknolojilerini henüz deneyimlememiş olanlar için şunu söyleyebilirim ki bugün teknoloji devlerinin bu alana neden hızla yatırım yaptığını sadece beş dakikada anlayabilirsiniz. Dostlarınızla aynı yerdeymiş gibi vakit geçirebilmenizi, ayda devasa bir ekranda
sinema keyfi yapmanızı, dünyanın herhangi bir yerine seyahat etmenizi ya da dört bin kilometre ötede yeni doğan torununuzu beşikte uyurken seyredebilmenizi sağlayan VR ürün ve teknolojileri için geliştirilebilecek uygulamalar sadece hayallerinizle sınırlı.
Mobil teknolojilerin gelişimi sadece nasıl bağlantı kurduğumuzu ve iletişimi nasıl deneyimlediğimizi değiştirmedi, aynı zamanda bize insanlığın geleceğini nasıl şekillendireceğimize dair bir yol haritası da sundu. Bu yol bizi önümüzdeki on yılda VR ve AR teknolojilerine götürecek. Bu teknolojilerin özellikle yapay zeka yazılımlarıyla entegrasyonu zaman içinde geliştikçe, günlük hayatımızda ihtiyaçlarımıza göre sanal ve gerçek dünya arasında kolayca geçiş yapabileceğimiz bir gelecek daha mümkün gözüküyor. Bu teknolojiler önümüzdeki elli yıla damgasını vuracak en heyecan verici dönüşümlerin zeminini oluşturacak.
İşin güzel yanı ise VR için gerekli olan altyapının büyük bir kısmı aslında hâlihazırda insanların ceplerinde. 2020 yılına kadar dünyadaki yetişkin nüfusunun yüzde 80’inin bir akıllı telefona sahip olacağı öngörülüyor. Bu aynı zamanda dünyanın yüzde 80’inin ceplerinde, ufak bir eklentiyle VR aracına dönüşebilecek bir teknolojiye sahip olması demek. İnternet nasıl bilgiyle olan ilişkimizi kökünden değiştirdiyse, yakın gelecekte VR ve AR teknolojileri de deneyimle olan ilişkimizi yeniden tanımlayacak.
Kimilerine göre iddialı, kimileri için ürkütücü, kimileri içinse eğlence dolu bir gelecek bizi bekliyor. Heyecan verici yeni bir çağın eşiğindeyiz.
*Facebook Türkiye Ülke Direktörü