Alkole 14, esrara 17 yaşında başladım. Esrar, LSD, mdma ve çok kısa bir süre için bonzai kullandım. Şimdi uyuşturucuyu tamamen kestim. Alkolü birkaç hafta boyunca her gün içtiğim de oluyor 3-4 gün boyunca içmediğim de. Ucuz olmasından dolayı etil alkolü tercih ediyorum. İçkiyi her zaman içebilirim mesai saatleri de dahil. Kokusu belli olmasın diye genelde okulun açık alanlarında içiyorum. Genelde etil alkol veya votka içiyorum, rengi şeffaf olduğu için pet şişedeyken su gibi gözüküyor, bazı içeceklerle karıştırarak içiyorum.
İş yerinin sıkıcı olması en büyük etken. Hafta içi her gün 09:00-17:00 arası üniversitedeyim ve dersim olmadığı zamanlar gerçekten yapacak hiçbir şey yok. Kaldığım ofisi 3 kişi paylaşıyoruz ve sürekli ofise giren çıkan öğrenciler yüzünden çalışmak çok mümkün değil. Sürüyle işe yaramaz şeyle başa çıkmak alkollüyken daha rahat oluyor. Kesinlikle rahatlatıyor ve beni mutlu ediyor, etrafımdaki insanların da bu konuda hemfikir olduklarını düşünüyorum. Biraz sarhoş olmanın verdiği rahatlık sanıyorum öğrencilere de güzel yansıyor. Aslında içtiğimi bilen birçok öğrenci de var ama hiçbir zaman sorun olmadı. Ama eğer iş çıkışı geç saatlere kadar içtiysem kesinlikle kötü etkiliyor. Verdiği yorgunluk açısından. Bağımlıyım sanırım ve bırakmak istiyorum.”
Bu sözlerin sahibi M.Ö. (33) bir üniversitede akademisyen olarak çalışıyor. İçmesindeki en büyük neden, işyerinin sıkıcı olması, bir sürü saçma sapan bulduğu işle meşgul olması ve tabii rahatlamak.
IT sektöründe yazılımcı olarak çalışan M.A. ise belirsiz çalışma saatleri, hafta sonu ve akşamları geç saatlere kadar çalışmadan dolayı alkol tüketimini bir anda arttırmış. İlk zamanlar, alkollüyken kodlamayı gayet rahat yapabiliyormuş, insanlarla çok iletişim halinde olmadığı için de kimse bir şey anlamıyormuş. Fakat sonraları hata oranı artmış ve işten çıkarılmış, ama kimse sorunun alkolden kaynaklandığını anlamamış. İşten çıkınca alkole daha çok düşmüş, iş görüşmelerine bile gidemez olmuş. 3 aylık tedavinin sonucunda ilk işini almış. Yaklaşık 1 yıldır da işyerinde alkol almaması için doktoruyla çalışıyor, özellikle stres yönetimi üzerine danışmanlık alıyor.
İş stesi için alkol performans için uyuşturucuİş dünyasında stresi bastırmak için alkol, performansı arttırmak, uzun saatler çalışmak için madde veya performans arttırıcı ilaçlar kullanılıyor. Kişi eğer mükemmeliyetçiyse ve rahatlamak için bir maddeye yönelecekse tercih ettiği şey genellikle alkol oluyor. İlkin bir miktar fayda görüyor, rahatlıyor ama zamanla bağımlı hale geliyor ve sağlığı, performansı bundan olumsuz etkilenmeye başlıyor, yaşam düzeni bozuluyor. Alkol kandan çekildiği zaman kaygı, huzursuzluk, konsantrasyon kaybı, dikkat eksikliği, işe geç kalmalar başlıyor.
İş stresi, mükememliyetçi kişilik yapısı, aşırı rekabet, performans baskısı, insani olmayan çalışma şartları, kurumsal aidiyetin olmaması, kendini ifade edememe bağımlılıkları tetikliyor. Ve biraz rahatlamak veya performası arttırmak için alkol veya uyuşturucuya başvurabiliyorlar. İş yemekleri, yurtdışı misafirler, gala yemekleri de bu durumu tetikliyor.
Bir şirketin 61 yaşındaki üst düzey yöneticisi ‘her akşam bir toplantı var, mecburen içiyorum’ diyor. Önceden iki kadeh içen ama sonrasında içtiği miktarı kontrol altına alamayan yönetici, hafıza problemleri yaşamaya başlamış. ‘Gece nasıl bitti hiç hatırlamıyorum” diyen yönetici, önce içtiği miktarı azaltmayı denemiş, başarılı olamayınca bazı günler içmeme kararı almış ama o zaman da yabancı konukları ‘neden içmiyorsun’ diye sordukların da söyleyecek bir şey bulamamış. En sonunda doktoruyla konuşup, çözüm olarak bir hastalık bahane etmişler.
Stres yönetimini bilmemektenİş dünyasında en çok alkol, başta kokain olmak üzere uyarıcı maddeler kullanıldığını söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel, “Alkol daha çok stres giderici olarak kullanılıyor. Bütün gün çok çalıştım, çok yoruldum dinlenmem lazım diyenler kullanıyor. Bu stesle başa çıkmanın bilinmediğini gösteriyor. İşyerleri hep stresle mücadele eğitimleri verirler ama kimse önemsemez bu eğitimleri. Genelde çalışanlarda gördüğüm en büyük alkol bağımlılığı problemi hep stres yönetimini bilmediklerinden ortaya çıkıyor. Açık ofisler sonucu kendimize ait alanların olmayışı, sürkeli çok çalışmak veya çalışıyormuş gibi yapmak da bu durumu tetikliyor. Önceden, çalışanlar kendi yerlerinde dalga geçebiliyorlardı, geyik muhabbeti yapabiliyorlardı, hep eleştiririz ama koruyucu bir şeydir bu, bir miktar izin verilmeli, molaların daha belirgin olması gerekiyor” diyor.
İş dünyasında bağımlılık yaratan bir diğer şey de performans arttırıcı ilaçlar. Örneğin bu ilaçlarla kişi 2 saat çalışacaksa 8 saat çalışabiliyor. Genelde doktorlar, tıp öğrencileri ve akademisyenler tarafından kullanılan bu ilaçlar bağımlılık yapıyor. Rahatlamak veya performansı arttırmak için alınan maddeler bir kısır döngüye yol açıyor. Kişi çok çalışmak için uyarıcı bir madde alıyor, mesela kokain, ve çok çalışıyor, sonrasında çok yoruluyor, çok yorulduğu için tekrar uyarıcı madde alıyor ve tekrar çok çalışıp tekrar çok yoruluyor. Bir süre sonra o madde olmadan çalışamaz hale geliyor, bağımlı oluyor.
Robotun bile bu kadar çalışması sakıncalıHer ne kadar bağımlılık yaratmasa da alınan antidepresanların en yaygın kullanımı finans sektöründe görülüyor. Prof. Dr. Ögel, bunda bu sektörde çalışanların mükemmeliyetçi kişilik özelliklerinin de payı olduğunu söylüyor: “Zaten bu kişilik özelliklerinden dolayı da işe alınıyorlar. Hakikaten bütün obsesifleri bulur bankalar. Tek tek o rakamları kontrol etsinler diye. Tabii mükemmeliyetçilerde depresyon oranı çok yüksek, sürekli bilgisayar başında, hata yapmamak gereken bir iş olduğu için burada daha çok depresyon görüyoruz. O yüzden antidepresan kullanımı çok oluyor, ama ihtiyacı da var bu grubun. Çok insani değil çalışma şartları. Robotu bile o kadar çalıştırmanız sakıncalı. Satışçıların önemli bir kısmında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bulunduğu için antidepresan ihtiyaçları daha fazla oluyor. Antidepresanın en büyük özelliklerinden biri duyarsızlaştırması, tahammülü arttırması. Bir satışçı günde 20 kişi ile muhatap oluyor, her kafadan bir ses çıkıyor ve tahammüllü olması, sinirli olmaması gerekiyor, Prozac niye ABD’de çok meşhur oldu? İnsanların sisteme tahammülü kalmadığı için” diyor. Antidepresanın bağımlılık yapmayacağını ama boşyere kullanıldığını söyleyen Dr. Ögel, “Halbuki insanlar öfke veya stres kontrolünü bilseler gerek kalmayacak. İnsanlar ilacı bırakınca yine sinirleniyor, o zaman ilaca ihtiyacım varmış diye düşünüyor.”
Hız tutkusu ilaç kullanımını arttırıyorDiğer taraftan antidepresan çoğunlukla gereksiz yere kullanılıyor. AMATEM’den bağımlılık uzmanı Dr. Elif Mutlu, anlık mutsuzluklarla, depresyon ve kaygı bozukluklarını birbirinden ayırmak gerektiğine dikkat çekiyor: “Antidepresanlar bizi mutlu etmek için değil, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi hastalıkları tedavi etmek için kullanılır. İş hayatında zaman baskısı çok önemli. İnsanlar çok uzun saatler çalışıyorlar, verimlilik odaklı, her şey çok pratik, çok ulaşılır, çok hızlı cevap verir olduk, dolayısıyla insanlar ruhsal sıkıntılara çok hızlı tablet cevaplar almak istiyorlar. Çok hızlı etki gösterecek bir ilaç istiyorlar. Kişisel gelişimden de bunu bekliyorlar, hemen bir kitap okuyayım ve baştan sona değişeyim diyorlar. İş dünyasında ilacın bu kadar çok kullanılmasının sebeplerinden biri de bu, hız tutkusu. Trafikte en açık yolu bulmak zorunda, işinde başarılı olmak zorunda, hem evinde iyi bir anne-baba, hem hobi sahibi, hem genç, hem güzel olmak istiyorlar, o nedenle nereden geldik nereye gidiyoruz gibi sorulara zaman kalmıyor. Ama ne yazık ki bekledikleri şey yok, ben bir tane ilaç aldım dünya toz pembe diye bir şey yok.”
Uzmanlar asıl meselenin iş hayatı ile başa çıkamama sorununda olduğunu söylüyorlar. İş hayatı ile başa çıkma yöntemlerinin çeşitliliğini arttırmak gerekiyor, bu da insan kaynaklarına düşüyor.
Riskli kullanım varsa dikkatDr. Elif Mutlu: “Riskli kullanım varsa yani kişi bir kadah içeceğim deyip sözünde duramıyorsa, her akşam içiyorsa, davranışı kontrol edemiyorsa, alkol ya da maddeden uzak kaldığında huzursuz hissediyorsa, bunlar tehlike sinyalleridir. Kişi bir süre alkolü ve maddeyi hayatından çıkarmalı ve bunun kendisinde ne işe yaradığını fark etmeli. Mesela performansı arttırmak için kullanıyorsa kendine başka bir yöntem bulmalı. Kişinin hayatı yeniden düzenlenmeli, kişinin yetenekleri ve ihtiyaçları gözetilerek, ona haz verilecek bir uğraş yaratılmalı. Bu noktada günü planlamak çok önemli, mutlaka haftanın tüm zamanları planlanmalı, kişi boş kalmamalı, boş kalmak tehlikeli.”
Bağımlı çalışma arkadaşına nasıl davranmalı?Prof. Dr. Kültegin Ögel, bir bağımlıya nasıl davranılması gerektiğini şöyle anltıyor: “İlk olarak kişinin gerçekten alkol sorunu var mı yok mu onu tespit etmesi lazım. En güzeli kişiye sormak. Eğer alkol sorunu yoksa bundan sonra dikkat edecektir kendisine. Eğer alkol sorunu varsa ve kişi inkar ediyorsa yine dikkat edecektir kendisine. Bu kişilikerin tedavisinde en önemli nokta uyarılmak oluyor. Eğer kişi alkol sorunu olduğunu kabul ediyorsa ona belli bir süre tanınmalı. Örneğin ‘sana 3 ay veriyorum, 3 ay içinde bunu düzeltmen gerekiyor’ denilebilir. Ama bunun gerisine karışmamalı. Bir grup yönetici var ki, çok ilgilenmeye başlıyor. Bu da o kişinin alkol bağımlılığını destekliyor. İşe geç kaldığında, ‘alkol problemi var, yazık’ demek bu kişiye iyilik değil, uyarmak veya gerektiğinde işten çıkarmak kişi için daha iyi. O zaman alkol almayacak veya bir uzmana başvuracaktır.”
KİM NİYE NE TÜKETİYOR?- Üst düzey yöneticiler, CEO’lar daha çok çalışmak için kokain,
- satış işinde olanlar, hiperaktif kişilik yapısına sahip oldukları için ve bu nedenle biraz sakinlemek için uyuşturucu madde, (örneğin araba ile dağıtım yapanlarda, ilaç işinde olanlarda kullanım daha fazla)
- akademisyenler uzun saatler çalışmak için performans arttırıcı ilaçlar,
- sanatçılar, şarkıcılar perfromansı arttırmak için ekstazi veya kokain,
- finansçılar, satışçılar, mükemmliyetçi kişilik yapısına sahip kişiler antidepresan
- iş stresi ile başa çıkamayanlar, kendini ifade edemeyen her sektörden çalışanlar alkole başvuruyorlar. Özellikle emeklilikte alkol kullanımı daha da artıyor.
Bağımlı olmamak için- Haftada en az iki gün hiç içmemeli.
- Haftada içtiğiniz miktarı sürekli not alın. Haftalık miktarın erkeklerde 14 ölçüyü geçmemesi gerekiyor. 1 tek rakı 1 ölçü, 1 duble iki ölçü, yani haftada 7 dubleyi geçmemek lazım. Kadınlar için bunun yarısı.
- En çok yapılan hatalardan biri, 3 gün hiç alkol almadım, aramıyorum demek. Bu kişinin risk altıdna olmadığını göstermez.
- O nedenle neyi, ne kadar içtiğinizi tespit etmelisiniz. Bunun için
www.alkol.info.tr ve
www.uyusturucu.info.tr’den kendisiniz test edebilirsiniz. Sonra aldığınız alkol miktarını azaltmaya çalışmalısınız. Eğer bir sonuç alamıyorsanız bir uzmandan danışmanlık alabilirsiniz.
- Bağımlı olmamak için, alkol-sigara, patates kızartması-bira, seks-sigara gibi haz kombinasyonlarını ayırmalısınız.