Açılımlar tıkandı, artık bir kriz lazım

TÜRKİYE sorunlarıyla yaşayamaz hale geldi.

Ama çözüm kapasitesine de artık sahip değil.

Haberin Devamı

Yargı krizinin yönetimi ülkenin sorun çözme kapasitesini tamamen yitirdiğini gösteriyor.

Öyle olmasaydı hükümet yüksek yargı organlarına karşı meydan savaşı açmazdı.


Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararından, Yargıtay ve Danıştay’ın açıklamalarından sonra Başbakan ve Adalet Kalkınma Partisi hükümetinin bakanları, hukuk danışmanlarıyla eve kapanıp cevap hazırlamak yerine, yargı kurumlarının temsilcilerini çağırıp ne olduğunu öğrenir, sorunun çözümü için birlikte harekete geçebilirlerdi.   


Hayır öyle olmadı. 


Halkı hakem olmaya zorlayan bir savaş patladı gözlerimizin önünde.


Ciddi bir sorunun çözümüne yönelik olmaktan çok, bir seçim kampanyası tonuyla devam eden bir atışma haline geldi.

Haberin Devamı


Kahve sohbetlerine yetecek kadar hukuk aşinalığımızla kim haklı, kim haksız, hangisi hukuki, hangisi değil tartışmasına çekildik.


Zaten halkın kafası karmakarışık hale gelmiş durumda. Bu güvensizlik ve karmaşa ortamına nasıl son verilecek? Yine ilk akla gelen çözüm reform oluyor.  

* * * 

     

YARGI reformu yeni bir konu değil. Uzun yıllardan beri yapmamız gerekiyor deyip de bir türlü yapamıyoruz gerekli reformları.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de anımsattığı gibi Avrupa Birliği ilerleme raporlarında bu meseleyle ilgili kocaman bir paragraf yıllardan beri tekrarlanıyor.


Yargı reformu yapmak üzere, ulusal programda sözler de verdik üstelik. O zaman neden bir türlü reform adımları atılamıyor.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, karmaşadan kurtulmak için “Çok süratli bir yargı reformu yapılmak gerekir” diyor ama bir şeye de dikkat çekiyor.“Yargı reformu yapılırken bu çıkmaz sokak ya da kısır döngüyü daha derinleştirici bir şekilde olmamalıdır.”


Gerçekten de reformların yapılabilmesi için uzlaşma gerekir. Ama bugün böyle bir iklim var mı?


Ne yazık ki yok.


Bu siyasi iklimde, bu bölünmüşlükte ne reformlar yapılabiliyor, ne de “açılımlar” gerçekleştirilebiliyor. 

 

Haberin Devamı

* * *

 

KÜRT açılımı ne oldu? Bu süreçte Kürtlerin siyasi partisi kapatıldı, çok sayıda güneydoğulu vatandaş gözaltına alındı, tutuklandı.


Bu açılıma karşı çıkan muhalefetin temsil ettiği kitlelerin endişelerini tatmin edici bir adım da atılamadı. Tersi oldu barış ve uzlaşma iklimi yaratılamadığı için kutuplaşma derinleşti.

Ermenistan açılımı, açılmadan kapandı.


Kıbrıs politikaları, tamamen Avrupa Birliği’nin inisiyatifine geçti, tıkanma noktasına hızla ilerliyor.


Türkiye’ye pranga vuran sorunlarda “açılım” vaat ederken ülke açmaza sürükleniyor.


Nasıl adım atacağız? Reformlar için nasıl uzlaşma iklimi sağlanacak?


Onu sağlamak iktidarın işidir. Muhalefeti suçlamak boş. Çünkü halk uzlaşma noktasının yakalandığına ikna olursa, uzlaşmayı reddedenleri kenara iter.

Haberin Devamı


Ama Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, reformlar için gerekli uzlaşma ortamını yaratmak yerine krizleri tırmandırmayı seçiyor.    


Belki de açılımların tıkandığı bir noktada yapacak en iyi şeyin bu olduğunu hesaplıyor, seçim hazırlıklarına hız veriyor. 

Yazarın Tüm Yazıları