2012 için B planı

Yaklaşan kıyamet için hala bir önlemk almadıysanız işte size yağmur ormanlarında bir alternatif

Biliyorsunuz, 2012’de başımıza gelecek var. Artık Marduk mu ziyaret eder, biz mi Foton Çağı’na gideriz, orası belli değil. Fakat Mayalar, Aztekler, Amerikan yerlileri ve Nostradamus hep aynı şeyi söylüyor: 2012’den sonra her şey başka olacak.
Bazıları kendince önlemler alıyor; Hüseyin Rahmi’nin Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç adlı romanında olduğu gibi...
Bunlardan biri de Rainforest-Invest isimli firmaya ait. 2006’den beri Yağmur Ormanları’nı yok etmeye değil, iyileştirmeye çalışıyorlar. Ve 2012’ye yönelik bir projeleri var: Finca Bayano 2012.
Finca Bayano, Panama’da bir bölgenin adı. Proje de kabaca bakarsak bir çiftlik projesi. İddiaya göre açlığın, iklim değişimlerinin, ekonomik krizlerin, şiddetin ve savaşların etkileyemediği bir proje. Bir aralar moda olan panik odasının, bir ileri modeli.
Burayı çöken sistemden kaçmak isteyenler için ikinci bir ev veya acil durum çıkış kapısı olarak planlıyorlar. Elbette zenginler için, çünkü epey bir para yatırmanız gerekiyor. Bununla birlikte projenin yüzde 70’i satılmış.
“1929’a hazırlanmadınız, bakın neler oldu. Bari bu krizde önlemenizi alın” diyorlar.
Sistemin çökeceğinden çok eminler. Ha, eğer çökmez de her şey yoluna girerse, çiftlik her durumda birkaç yıl içinde değerini katlayacak ve yine de karlı çıkacaksınız. Unutmadan eklemeli; hayatta kalma garantisi veriyorlar. Yani dünya yıkılsa, size bir şey olmayacak!
Denizden 500 metre yüksekteki çiftlik alanı 30 hektar. Ortalama sıcaklık 25 derece, sıtma gibi tropik salgın hastalıklar görülmüyor. Ortasından bir dere geçiyor. Toprak verimli. Yakınlarda herhangi bir endüstriyel tesis yok, deprem riski yok, aktif yanardağ yok. 100 kişiye yetecek kadar konut ve çiftlik alanı ayrılmış. İçinde ayrıca küçük dükkanlar ve restoran da olacak. Evinizin mimarisini yönetimle tartışabiliyorsunuz. İsterseniz sizin çizdiğiniz planı da uyguluyorlar. Basit bir evin metrekaresi 100 dolara maloluyor. Lüks versiyonunun metrekaresiyse 500 dolar.
2012 model Nuh’un Gemisi böyle oluyor işte.

Bana blog’unu göster sana kim olduğunu söyleyeyim

Dünya nüfusu yaklaşık 7 milyar.
Bugün tüm dünyada 1.4 milyar kişinin bir e-posta adresi var. 2008-2009 arasında bu sayı 100 milyon arttı.
Geçen yıl 90 trilyon e-posta dolaştı internette. Günlük ortalaması 247 milyar.
Aralık 2009’da, internetteki site sayısı 234 milyondu. İnternet kullanıcı sayısıysa yaklaşık 2 milyar.
Yine geçen yıl, blog sayısı 126 milyon olarak belirlenmişti.
Facebook’ta neredeyse yarım milyar insan var. Bunların yarısı her gün siteye giriyor.
Twitter’a 145 milyon kişi kayıtlı. Bu sanal sosyal ağda dolaşan günlük mesaj sayısı bu yılın başında 50 milyonu buldu.
İnsanlar arasında müthiş bir online trafik var yani. Herkes ‘sanal’ sosyal.
Ekran karşısında, klavye arkasında anonim bir sosyallik. Ama takma isimler kullanarak, kim olduğunuz hakkında yanıltıcı bilgiler vererek, klavyenin arkasına saklanabileceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Yazdıklarınız sizi ele veriyor.

700 BLOG TAKİP ETTİ 4 TİP BLOGGER BULDU

Tal Yarkoni, Colorado Üniversitesi, nöroloji ve psikoloji bölümünde çalışan bir bilimadamı. Kişilik ve internet üzerinden günlük tutmak (blogging) arasındaki bağı araştırdı son çalışmasında. Adı, 100 Bin Kelimede Kişilik.
Daha önce de kişinin kelime seçimleriyle kişiliği arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar yapılmıştı ancak bu, blogger’lar üzerinde ve bu kadar geniş ölçekte yürütülmüş olması nedeniyle ayrışıyor. Yarkoni tam 700 blog incelemiş. Blog’ları Google’dan rastgele seçmiş.
Bilimadamının elde ettiği verilere göre, blogger’ları dört gruba ayırmak mümkün: Nörotikler, sokulganlar, disiplinliler ve liberaller.
Köşe yazarlarını da böyle sınıflandırmak mümkün mü acaba?

SİZ HANGİ GRUPTASINIZ

NÖROTİKLER: Nörotik yazarlar bol bol birinci tekil şahıs zamiri kullanmaya meyyal tipler. Ayrıca kafayı ne hissettikleriyle bozmuşlar. Berbat, müthiş gibi sıfatlar kullanarak tamlama yapmaya bayılıyorlar. Stres kelimesini çok sık kullanıyorlar.
SOKULGANLAR: Büyük gruplar halinde yaşayan, sosyal hayatı canlı kişilerden oluşuyor. Yazılarında sık sık ‘kızlar’, ‘arkadaşlar’ gibi hitap kelimeleri geçiyor. Bilet ve içki de sık sık tercih ettikleri sözcükler.
DİSİPLİNLİLER: Bunlar kendini birtakım görevlere adamış insanlar. Kafaları hep böyle çalıştığından, kurdukları cümlelerde sık sık pratik, hazır, tamamlandı gibi kelimeler geçiyor. Disiplinliler; öfkeli ya da değişken ruh halini gösteren tonda pek yazmıyorlar. Bu nedenle duygu ifade eden sıfatlara pek rastlanmıyor.
LİBERALLER: Yazılarının konusunu liberalizm, açıklık ve zeka gibi kavramlar oluşturuyor. Yarkoni, liberallerin daha uzun cümleler kurmaya hevesli olduğunu da ortaya çıkarmış. Bu arada kullandıkları kelimeler de daha fazla harften oluşuyor.
Yazarın Tüm Yazıları