15 yıllık fatura bir bardak su

VATANDAŞ Bahri Dikici, 26 aylık hukuk mücadelesini kararlılıkla sürdürerek sonuçlandırdı.

Haberin Devamı

Dikici’nin davası, Melih Gökçek yönetiminin su faturalarını 45 günde bir kesmesiyle vatandaşların uzun yıllar boyunca haksız ödemeler yaptığının kanıtı oldu.
İki yılı aşkın süre önce Ankara Hürriyet ilk olarak su faturalarının 45 günde bir kesilmesini gündeme getirdiğinde Gökçek yönetimi uzunca bir süre haksızlığını kabul etmemişti.
Uygulamayı normale döndürmemek için de direnmişti.
Ancak toplumsal muhalefetin rüzgarı önünde duramamıştı Gökçek. Gerçi yaklaşan yerel seçimlerin de Gökçek’in 15 yıllık hatasından dönmesinde etkili olduğunu söylemek mümkün.
Dikici’nin kazandığı dava 15 yıl boyunca Ankara’da su faturası ödeyen herkesin haksızlığa uğradığının hukuki kanıtıdır.
Yani Ankaralılar 15 yıl boyunca sürekli fazla para ödediler su için. 15 yıl içinde bu fazla ödenen paraların toplam meblağı nedir bilemiyorum, ama her hanenin fazladan ödediği paraların çok ciddi bir yekûn tuttuğuna eminim.
Peki bu meblağların hesabını kim verecek?
Normal demokrasilerde bu hesabı siyasi sorumluluğu taşıyan kişi öder. Yani Belediye Başkanı.
Ama Türkiye’de mahkeme kararı da olsa ortada, unutulur gider.
Hepimize de 15 yıl boyunca yediğimiz kazığın üzerine bir bardak soğuk su içmek düşer.

Haberin Devamı

Ağırına gidenlere inat şuramda bir kuş ötüyor

GECENİN leylak tomurcuğu kokması sıradan değildir herhalde.
Yoksa her 3 Haziran’da o kokuyu duyduğunda insanın diline bir melodi bulaşır mı?
Islıkla dostları çağırır gibi, çocukluğun, ilk gençliğin telaşlı coşkusuna seslenmemek içten değil.
Bir caddeden ismini sakınan, hep ideolojiden şikayet edip, bir de ideoloji şemsiyesine sığınan bir anlayışa çarpınca, çaresizlik pınarında boğulmamak içten değil.
“Uyarına gelirse tepemde bir de çınar demiştin” diye içlenirken çınar ağacına, gelmişe, geçmişe, bir çınar ağacına -ki bulmaya çalışmak gerekecek bu kentte- sarılası geliyorsa insanın, isyan etmemek içten değil.
Ustaya selam durulduğunda aslında tüm edebiyata, siyasete, topluma, dostluğa, bu ülkenin insanına dokunduğunu fark ediyor insan.
Adını siyasete alet edenlere verilen bir selam oluveriyor 3 Haziranlarda ölmek.
Ağırına gidenlere inat yıllardır bu ülkenin insanları şura(ğım)da bir kuş ötüyor diyor...
48 yıl olmuş.
Dilden dile, çok yaşa Nazım Usta...

Yazarın Tüm Yazıları