Zemberek boşaldı

BAŞBAKAN sinirli, bakanlardan birine fırça atıyor:"Çek şu tasarıyı geri, herkes ayağa kalktı."

Bakan sakin:

"Çekmiyorum."

Başbakan’da ampul patlamak üzere:

"Çek diyorum sana, partiye ve hükümete zarar veriyorsun."

Çekersin, çekmezsin, sonunda bakan istifa ediyor. Bugün değil, geçmişte yaşanmış bir olay. Ama kapalı kapılar arkasında.

Başbakan bastırıyor:

"Şu boş kararnamelere imza at."

Bakan diretiyor: "Boş kararname imzalamam." İmzalarsın, imzalamam, bakan sonunda istifa ediyor. Bugün değil, geçmişte yaşanmış bir olay. Ama kapalı kapılar arkasında.

YİĞİT DAVRANIŞ


Bazı bakanların istifa edebileceklerine ilişkin haber, Tayyip Erdoğan’ı çıldırtıyor.

Hızını alamıyor, "toplantıyı deşifre eden bakanı kolundan tutar atarım" diyerek, gazaba geliyor. Bakanlara gözdağı veriyor, herkesin gözü önünde.

Ayrıca, o insanlar sanki babasının evinden geliyor, "bakanım, valim, müsteşarım" ne demek? Kişiye özel bakan, vali ve müsteşar sanki.

Bu tavrını dün bazı AKP’lilerle konuşuyorum. İsim vermiyorum, çünkü kolundan tutup atabilir, onlar:

"Sayın Başbakan yiğit davranmıştır, açık konuşmuştur. Belli ki, bazı bakanlardan şüphe etmektedir, şüphesini de halkla paylaşmıştır. Eskisi gibi, kapalı kapılar arkasında kalmamıştır."

AKP tipi bir yorum.

DAHA KAVGACI

Tersi yorum da mümkün.

Siz bakan olsanız, bu sözler üzerine hálá o koltukta oturmaya devam eder misiniz, yoksa basar istifayı çeker gider misiniz?

TV’lerde var ya, "öyle düşünüyorsanız bu numaraya, böyle diyorsanız, şu numaraya mesaj gönderin" diye. Bence iyi bir anket.

Seçim sonuçlarının Erdoğan’ı makul bir ruh alemine çekeceğini sanmak yanlış. Tersine, çok daha sinirli, çok daha kavgacı. Seçimden ders alacağını söylüyor ama, almadığı belli. En azından şimdilik, belki yara çok taze.

"Kolundan tutar atarım" ne demek? Buna karşı susmak ne demek?

1-Şef odur, şef ne derse, o olur.

2-Bizler şefin kulu, kölesiyiz.

Kolundan tutup atmak. Hırs ve öfke dolu, karşıdaki insanı hiçe sayan bir söylem.

Zemberek bir kez boşalmayagörsün, saat artık bir daha onarılmıyor.

Şeker, un, kömür dahil 121 katrilyon

KÖMÜR. Yetmiyor şeker, un, ekmek, makarna. Yetmiyor, beyaz eşya. Bunlar seçim öncesinde halka yardım paketleri adı altında dağıtılıyor.

Belediye başkanları ve hatta bazı valiler dağıtılan yardımı can siperane savunuyor. Asıl savunan Tayyip Erdoğan. Sosyal devlet diyor ve her nutukta yardımları bir daha tekrarlıyor.

Ancak, bunlar bize pahalıya mal oluyor. Ekonomi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 6.2 küçülürken, yardımlar anormal büyüyor.

TÜİK verilerine, yani resmi rakamlara göre:

2007’de devletin tüketim harcamaları 107.8 milyar TL, (eski birimle 107.8 katrilyon lira). Bir önceki yıla göre artış yüzde 2.7.

2008’de, seçime giderken bu harcamaların toplamı 121.8 milyar TL, (eski birimle 121.8 katrilyon lira). Bir önceki yıla göre artış yüzde 6.1.

Laf karışık, devletin tüketim harcamaları gibi teknik bir laf. Ama, arkasındaki gerçek seçim öncesinde halka dağıtılan şeker, un, kömür.

AKP yine de, güüümmm.
Yazarın Tüm Yazıları