Yılmaz ve Avrupa Birliği

MESUT Yılmaz, ‘‘Eğer ekonominin dümeni bizim elimizde olsaydı Türkiye bu hale gelmezdi’’ diyor. Avrupa Birliği dümeni onun elinde de ne oldu?

Yılmaz, arada sırada Avrupa konusunda önemli konuşmalar yapmanın dışında Türkiye'de Avrupa Birliği iradesini yaygınlaştırmak için hangi liderliği gösterdi?

Bir yıl önceye dönelim. ANAP gurubunda önemli bir konuşma yapmıştı Yılmaz. Konuşmasında, ‘‘Türkiye'de birilerinin Kopenhag ve Maastricht kriterlerinin adını bile duydukları zaman uykularının kaçtığını’’ söylüyor, isim vermeden MHP'yi hedef gösteriyor, ‘‘Devlet olarak hálá bir kısım insanımızı tehlike olarak görmekte devam ediyoruz. Onların, özgürlükleri dahil sahip oldukları herşeylerini ellerinden almak istiyoruz’’ diyerek tabuların üzerine gidiyordu.

Ben de bu konuşmayla ilgili, ‘‘Yılmaz, Özal'ın Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusuna sahip çıkarak Türkiye'nin AB ile entegrasyonunu en fazla isteyen parti kimliğini canlandırmayı hedefliyor’’ diye yazmış ve son kredimi açmıştım,‘‘Bu, Yılmaz'ın kurtuluş umudu olarak sarıldığı bir taktiği, bir strateji haline getirme girişiminin habercisi...Yılmaz'ın son barutu’’ demeyi de ihmal etmeyerek.

* * *

YILMAZ, başı her sıkıştığında Avrupa Birliği hedefinden ve demokrasiden söz etti.

Yukarıdaki konuşma da, Yılmaz ile ilgili olarak kurulan sekiz yolsuzluk komisyonu tarafından hazırlanan raporların Genel Kurul'da görüşülmesinden bir gün önceye rastlıyordu.

Koalisyon hükümeti en kritik dönemini yaşıyor, MHP'den Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilmesi sinyalleri geliyordu.

O konuşmasında, ‘‘Devlet olarak, halkın oylarıyla ayakta duran siyasi partileri kapatmakta bir beis görmüyoruz’’ diyerek oylamadan bir gün önce Fazilet'e gül gönderiyor, o sırada Fazilet'in MHP'li Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp için verdiği gensoru önergesini desteklemeyeceklerini açıklayarak MHP'nin gazını alıyordu.

* * *

YILMAZ bütün barutlarını kullandı. Şimdi, 6 Ağustos sabahı itibarıyla başlayacak olan en yepyeni değişimde, yine yepyeni bir konuyla karşımızda olacağı haberini veriyor.

Ulusal güvenlik tabusu.

Yılmaz'ın bu konuda da yapacağı fazla bir şey yok. Orduyla ilgili her eleştirisinin, yolsuzluk soruşturmalarındaki bazı sıkıntılara denk geldiğini gösteriyor arşivler.

Kavramların içi böyle boşalıyor, Avrupa hedefi bu yüzden soluklaşıyor.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bugüne kadar, kayda değer bir kriz çıkmadıysa bu, Türkiye'nin üyeliği konusunda Avrupa'nın acele etmemesinden kaynaklanıyor.

Evet MHP ve DSP Avrupa Birliği konusunda isteksiz. Böyle bir koalisyonla adım atmak zor.

Ama Yılmaz'ın da bu konuda partisinin iradesini hükümete ve topluma yansıtacak düzeyde kararlı bir liderlik sergilediği söylenebilir mi?

Avrupa Birliği portföyü, yürekten inanılan bir yol haritası, bir stratejiden çok, aleyhindeki girişimleri ‘‘Avrupa karşıtlarının intikamı’’ şeklinde sunmaya yarayan bir taktik silah görüntüsü veriyor Yılmaz'ın bir yıllık performansında.
Yazarın Tüm Yazıları