Yeni arayışlar ve gerçekler

SON günlerde tırmanan Avrupa tartışmaları, bir gerçeği ortaya iyice çıkardı. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşmesine karşı çıkanlar, bunu AB üyeliği açısından değerlendirmiyorlar. Tartışma, Türkiye'nin bu ekonomik ve sosyal oluşumun bir parçası olması halinde ekonominin nasıl etkileneceği tartışması değil. Bu üyeliğin, halk olarak bizim yaşamımıza ne gibi yükümlülük ve yetkiler getireceği tartışması hiç değil. Ne Avrupa alanının Türkiye'ye sınır ülke olarak ne gibi parasal ve toplumsal sorumluluklar yükleyeceği tartışılıyor, ne tarımla ilgili endişeler, ne de teknolojik boyut.Tartışmanın özü Kürt sorunu ve Kıbrıs meselesinde odaklanıyor.Türkiye'nin - AB üyeliğine aday olmadan önce de - hem içeriden hem de dışarıdan çözüm için zorlandığı iki konu bu. Siyasi geleneğimiz, halkın talepleri ile devletin güvenlik önceliklerinin genelde ters düştüğü anlayışına dayandığından, bu iki konudaki çözüm isteği, son yıllarda sadece Avrupa Birliği'nin 'dayatması' gibi yorumlanıyor. Ve öyle bir izlenim yaratılmak isteniyor ki, Türkiye AB hedefinden vazgeçerse, bu sorunları çözme yükümlülüğünden de kurtulmuş olacak. Statüko ile sonsuza dek idare edebilecek.Bu mümkün değil. * * *YA alternatif arayışları mümkün mü?Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın İran ve Rusya ile ilgili sözleri önemli bir noktaya işaret ediyor. Orgeneral Kılınç, Türkiye'nin Rusya ve İran ile yeni arayışlara yönelmesi gerektiğini söylüyor.Çok doğru bir yaklaşım. Türkiye zaten son dönemde sadece Rusya ve İran ile değil tüm komşularla ilişkileri geliştirme siyasetini adım adım hayata geçiriyor. Türk dış politikası, komşularıyla barışık bir Türkiye hedefi doğrultusunda yol alıyor. Geçen yıl sonunda, BM Genel Kurulu sırasında, Türkiye ile Rusya dışişleri bakanları iki ülke arasındaki işbirliğinde derinlik sağlayacak çok önemli bir anlaşmaya imza attılar. İran ile de PKK nedeniyle sorunlar yaşanmış olmasına rağmen, güvenlik anlaşmaları var, doğal gaz projesi hayata geçti. Bu çok önemli bir adımdır ekonomik ilişkilerde. Tabii ki, bu ilişkiler daha da geliştirilmeli. Türkiye, Rusya ve İran ile Orta Asya ve Kafkasya'da rekabetin değil, işbirliği alanının oluşmasından daha büyük yarar sağlayacak. İşbirliği bölgesel istikrar açısından da çok önemli. Enerji yollarının güvenliğinin garantisi bu. Ama bu işbirliği Avrupa Birliği'nin alternatifi olabilir mi? AB hedefinden vazgeçilse bile, Kürt sorunu ve Kıbrıs'ın Türkiye'nin gündeminden düşmesi ne kadar mümkün değilse, 'Rusya ve İran ile yeni bir arayış'ın Avrupa Birliği'ne alternatif oluşturması da o kadar mümkün değil.* * * PENTAGON'un hazırladığı gizli bir rapor önceki gün basına sızdı. Buna göre ABD, İran, Irak, Suriye, Libya ve Kuzey Kore'ye karşı kullanılmak üzere yeni nükleer silahlar geliştirecek. Türkiye'nin sınır komşuları, Amerikan nükleer silahlarının hedefi. Türkiye, çok yanlı baskılara maruz kalacağı bir döneme giriyor. İkili ilişkileri üçüncü tarafların ipoteğinden kurtarmanın gittikçe güçleşeceği bir dönem.
Yazarın Tüm Yazıları