AKLI başında olan bir kadın çıkıp da "Humeyni’yi seviyorum" der mi? Tedaviye muhtaç insanlarla vakit kaybetmemiz ne acı.
Fatih Altaylı’nın televizyon programına çıkan hanım kızımıza göre Kurtuluş Savaşı’nı İngilizler kazansaymış kendisi daha özgür olurmuş, Atatürk zulmü görmezmiş.
Bu sözler şoke edici, ama bırakın konuşsunlar. Düşünce özgürlüğünün nimeti, biz de bu sayede görelim o kafanın içindekileri. Bu insanları mahkemeye çıkarmak doğru değil, çünkü normal koşullarda gideceği yer hapishane değil tımarhane olmalı.
Atatürk, uluslararası fikir önderleri tarafından yüzyılın en büyük lideri seçilmiş, onun kurduğu cumhuriyette doğan bir zavallı Humeyni’yi Atatürk’ten daha fazla sevse kaç yazar? Onu Atatürk’e hakaretten yargılamak Atatürk’ü savunmak değil. Atatürk’ü bunların seviyesine indirmeyelim.
Bu kızları Humeyni sever yapan mikroplar nerede ürüyor? Sorun şu ki Humeyni áşığı hanım kızın temsil ettiği marjinal zihniyet, yüzde 47 ile iktidarda bulunan partiyi de içten içe kemiriyor, hem AKP’nin hem de hepimizin başına türlü iş açıyor.
Diğer tarafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmiş bir temsilci, İsmet İnönü’yü millet düşmanı ilan ediyor. Eskiden bunları yapanlara "ticani" denirdi. 1940’larda ve 50’lerde Atatürk’ün büstlerine saldıran bir tarikattı ticaniler, hilafeti kaldıran Atatürk’ü "melun" ilan etmişlerdi, Demokrat Parti’nin Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkartmasının sebebi de onlar.
Ticaniler hep vardı, ama ne televizyonlarda konuşurlardı, ne de Meclis’te söz sahibi idiler...
Balkanlardan, Kafkaslardan, Mısır’dan, Kuzey Afrika’dan emperyalizmin süpürüp attığı insanlara bir vatan kuran adam Mustafa Kemal. Ve onun en yakın arkadaşı İsmet Paşa. İkisi de Anıtkabir’de gömülü. Gücünüz varsa çıkarın onları oradan da görelim, bir o kaldı. Biraz utanma, sıkılma duygusu olur insanda, ya da haya... Türkiye Büyük Millet Meclisi zabıtlarında bu sözlerin yer alması kolay yutulur değil.
Şu kısa sütunu bu konulara harcamak ne acı.
* * *
Son zamanlarda Brüksel ve Washington’da dünya sosyal demokrasinin liderleriyle görüşme fırsatım oldu. Hepsi ağız birliği etmişçesine CHP’yi giderek içine kapalı, Avrupa Birliği ile kavgalı, sosyal demokrasiden uzaklaşmış bir parti olarak görüyorlar. Batı basınında AKP’yi "sosyal muhafazakár" olarak niteleyen yazılar çıkıyor. Oysa AKP’liler bile kendileri için bu kadar ileri gitmeyip "muhafazakár demokrat" diyorlar. AKP dışarıdaki imaj çalışmasında çok başarılı, çünkü rakibi yok. CHP meydanı tamamen boş bırakmış.
Şimdi, Yalova Belediyesi bile Brüksel’de temsilcilik açmışken, CHP de orada büro açacakmış. Sabahı şerifler hayrolsun.
Brüksel’de CHP’yi kim anlatacak? Nerede CHP’nin genç dinamik kadroları? Kimse Avrupalılara kızmasın, AKP’nin bugün yurtdışında gördüğü iltifatın baş sorumlusu, meydanı boş bırakan CHP’nin ta kendisidir.
Bush’lardan, Clinton’lardan bıkan Amerika bile değişim adına 40’lı yaşlardaki siyahi lider Obama’yı seçmeye hazırlanıyor. Çünkü insanlar değişim istiyor. Genç Türkiye’nin de bir Obama’ya ihtiyacı var.