PERŞEMBE günü Brüksel-İstanbul seferini yapan uçak Avrupa Birliği başkentinde iyi bir iş başarmış olan kadınlarla doluydu.
Nihayet Cumhuriyet vitrininden dışarı atlayabilmiştik. Avrupa Birliği için kadın inisiyatifini örgütleyen Kadın Dayanışma Grubu üyeleri olarak Brüksel’de Türk kadınının anlatıldığı konferanstan dönüyorduk. Konferans Avrupa’nın önde gelen kadın kamuoyu önderlerini bir araya getirebilmişti. Ayrıca konferansın yapıldığı Belçika Güzel Sanatlar Müzesi’nde Filiz Çağman ve Nazan Ölçer gibi sanat ve kültür dünyamızın iki kudretli primadonnasının oluşturdukları ‘Anneler, Tanrıçalar ve Sultanlar’ adlı muhteşem bir Anadolu kadını sergisi vardı.
* * *
Aynı gün Fransa Parlamentosu Türkiye’yi tartışıyordu. Fransa’nın Türkiye’nin üyeliğine karşı beklenmedik tepkisi açıkçası hepimizi çileden çıkarıyordu. Brüksel’den sonra ikinci adımı Fransa’da atmaya karar verdik. Uçakta bunu nasıl kotaracağımızı planladık. Derken Nilgün Cerrahoğlu elinde Fransızların muhafazakar Le Figaro gazetesi ile ‘Müjdemi isterim’ diye geldi. Le Figaro’da ‘Fransa dostları Türklerin düş kırıklığı’ başlıklı bir makale çıkmış. Yazıyı yazan Fransız kadın gazeteci Marie Michele Martinet, Tempo’da çıkan ‘17 Aralık’ta Fransa Türkiye’yi engellerse Yaşar Kemal Fransızların en yüksek devlet nişanı olan Legion d’Honneur’ü geri versin’ sözlerime de yer vermiş.
Ertuğrul Özkök dün bunu doğru bulmadığını yazdı, ama demek ki etkili olmuş ki önerim Le Figaro’da haber olabildi.
Ayrıca bu önerinin tetiklediği aynı yazıda, Türkiye Aile Planlaması Vakfı’nın AB-Türkiye Nüfus ve Göç konferansına davet ettiğim Marie Michelle Türkiye nüfusunun korkulduğu gibi artmadığına, doğurganlık oranının sadece 2.2 olduğuna, Avrupa’dan her yıl 40 bin Türk’ün kesin dönüş yaptığına da değinmişti. Bunlar Türkiye için bu kritik günlerde verilmesi gereken çok kıymetli mesajlar.
* * *
Özkök ise beni ikna edemedi. Sadece Yaşar Kemal değil, gücü yeten herkes Fransa’ya dönük bir aktivite içinde zaten olmalı. Özkök ‘Yaşar Kemal madalyasını geri vermesin, ama Fransız basınında yazılar yazsın’ diyor. 17 Aralık’a kadar Özkök haklıdır. Zaten ben de ‘Hemen çıkıp şimdi iade etsin’ demiyorum. Ancak 17 Aralık’ta eğer gerçekten Fransa’nın azizliğine uğrarsak, o zaman yazımda önerdiğim gibi Yaşar Kemal’e de diğer Fransız madalyalılara da yakışan onu geri vermektir. Ayrıca pekçoğunun bunu yapmaya hazır olduklarını da biliyorum.
Le Figaro’da Fransız siyasi elitinin Fransa imajına verdikleri zararın bilincine varmaları gerektiğine de değinilmiş. Yazının sonu ise Paris’ten beklentinin ortalığı yatıştıracak olumlu bir mesaj olduğu cümlesi ile bitiyor. Ve bu yazı Fransa Parlamentosu’nda Türkiye’nin tartışıldığı gün çıktı. Fena mı oldu?