DÜNYA liderlerinin hacca gider gibi her kış geldikleri Davos kasabası, bir zamanlar o kadar fakirmiş ki insanlar kestane ve şarapla beslenirmiş.
Davos’un sırtını yasladığı karlı dağın diğer tarafında bulunan ünlü kayak merkezi St. Moritz için durum daha farklı değil. İsviçre, Avusturya, İtalya ya da Fransa’da olması fark etmiyor: Yoksul dağ köylerinin varsıl yerleşimlere dönüşmesi, kış sporları sayesinde olmuş.
Buralara ne zaman yolum düşse bizim Doğu Anadolu dağlarını düşünürüm. O bölgenin, makus talihini kış sporları sayesinde yeneceğine inananlardanım. Sarıkamış’tan başlayıp Kuzey Anadolu sıradağlarının iç hattından Orta Anadolu’ya uzanan kış sporları merkezleri hayal ederim. Bugün okula gönderilmeyen küçük kızların buz pateni yapıp kayak kaydıklarını, turizm meslek kurslarından geçirilip pansiyon işlettiklerini, yörede işsiz kalmadığını, gençlerin kayak hocası olduklarını, otellerde çalıştıklarını düşlerim.
Peki ama o bölgeye turist nereden mi gelecek? Rusya ekonomisinin toparlanması ve İran’daki reformlar sayesinde bugünlerin çok da uzak olmadığını biliyorum.
Yaşayan görür...
* * *
İyimser olmamın bir nedeni de buraların tarihinden yola çıkmam. Tahta paletlerin karda ulaşım için kullanımı neolitik çağlara kadar gidiyor; ancak spor ve eğlence amaçlı ilk kayakçıların ortaya çıkışı 18’inci yüzyılda. Meraklı bir ulus olan İngilizlerin Alp Dağları’na dadanmasına şaşmamak lazım. Fakat fakir İsviçre köylerini turist amaçlı olarak yaz aylarında ziyaret edermiş İngilizler. Derken 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında, tam tamına 1860’ta Badrutl adlı bir köylü, İngilizleri kışın da geri getirtmeyi başarmış. Badrutl’s Oteli o günden bugüne ulaşabilen deluxe bir marka olarak St. Moritz’in göl kenarında turist ağırlıyor.
Dünya kış sporları tarihi o kadar eski değil. 1860’ta ilk paten yarışması yapılmış. Kayak üreten ilk fabrikanın Norveç’te açılışı 1886’da. Dünyanın ilk kış olimpiyatları 1924’te St. Moritz’de düzenlenmiş. 1950’de dünyanın ilk slalom yarışlarının düzenlendiği yer de burası.
* * *
St. Moritz’in marka olmak anlamında bize öğreteceği çok şey var. Öncü olmak bir etken, Alpler’in yılda 300 günden fazla güneş alan bir noktasında bulunması da doğal destekçisi.
Ancak asıl mesele kimsenin yayılıp oturmaması. St. Moritz markası yaz kış konserlerle, müzelerle, moda gösterileriyle destekleniyor. Örneğin, bugünlerde St. Moritz Gurme Festivali başladı. Buranın yemekleri ünlü değil; ama dünyanın en ünlü aşçılarını otellere getirip St. Moritz’i dünyanın en iyi yemek yenilen kış sporları merkezine dönüştürme iddiası var.
İyi bir stratejiyle turizm sektörünün Doğu Anadolu’da St. Moritz’ler, Davos’lar yaratması mümkün. Bunun için düğmeye basma zamanıdır.