Çocuğumun anısını çalmayın

ÖNCE bizim anılarımızı yok ettiler. Çocukluğumda babamın elinden tutarak gittiğim Gülhane Parkı Hayvanat Bahçesi göz göre göre ölüme terk edildi. İçindeki hayvanlar bakımsızlıktan öldü. Kentli bir park giderek lümpen istilasına uğradı.

Şimdi de sıra çocuklarımızın anılarını yok etmeye geldi. Darıca’daki Boğaziçi Hayvanat Bahçesi belediyenin ilgisizliği karşısında kapanıyormuş.

Bu satırlar isyan duygusuyla yazıldı. Çünkü hayvanat bahçesine sahip çıkamayan bir toplumun üyesi olmaktan utanç duyuyorum.

Meslektaşımız Mine Kırıkkanat’ın donla denize giren adam karşısında duyduğu infiali de doğru anlamak lazım. Kentli değerlere sahip çıkamamanın verdiği üzüntüyle yazılmış satırlardır onlar. Plaj düşmanlığı ile ve beyaz don popülizmi yapanların empati kurması pek mümkün olmayan bir durum...

Tıpkı bu yazı gibi...

Donla denize giren adamla aynı yere ait olmak nasıl kolay değilse hayvanat bahçesine sahip çıkamayan bir şehirde yaşamak da kolay değil.

Plajlarımızın üzerinden yol geçirdiler, yeşil tepelerimizi işgal ettiler, köşkleri, yalıları yağmaladılar.

Şimdi de çocuklarımızın anılarını yok etmeye geldi sıra.

Okumuş yazmış takımının değerler erozyonunu durdurmada bu topluma pek bir katkısı olamadı.

İsyan bu yüzden büyük.

* * *

Darıca’daki Özel Boğaziçi Darıca Hayvanat Bahçesi yetkililerinin belediyeye yaptıkları başvurulara kimse zahmet edip yanıt bile vermemiş..

İçime doğmuş gibi bu sütunda 23 Ağustos 2004 tarihinde ‘Bana hayvanat bahçeni söyle sana kim olduğunu söyleyeyim’ başlıklı bir yazı yazmışım.

Hayvanat bahçesi bir kültürdür, kentli olmakla çok sıkı bağı vardır.

Yıllar önce kendi gittiği hayvanat bahçesine oğlunu götürememenin ruh ezikliğini taşıyan bir annenin şimdi de oğlunun aynı kaderin kurbanı olması karşısında hissettiklerini anlatmaya çalışıyorum.

Kentleşmenin doğru gittiği şehirlerin hepsinde de hayvanat bahçeleri vardır. Hatta her mahallede küçük bir hayvanat bahçesine rastlarsınız.

Avrupa’nın en büyüğü olacağı söylenip duran, İstanbul’un Habibler mıntıkası için planlanan hayvanat bahçesi projesi ile kimse gözümüzü boyamaya kalkışmasın.

Biz önce var olanı sahiplenmeyi bilelim.

* * *

Oğlumu neredeyse her hafta sonu Darıca’ya taşıdık. 300 kuş çeşidi, balıklar, Kaplan Erkan ve Kassandra’yı, zürafayı, ayıyı, maymunları orada tanıdık. Hayvanları ve dolayısıyla da insanları sevmeyi, korkmamayı, özgüveni, doğayı korumayı, televizyonda aptal diziler yerine coğrafya ve teknoloji kanalını seyretmeyi orada, kendiliğinden öğrendi oğlum.

Orada geçen anlarımızı filme aldık.

Yarın o filmleri tekrar seyrettiğimizde ‘Anne burası neden yok oldu?’ dediğinde çocuklarımıza ne cevap vereceğiz?

Doğru cevap ne olmalı sizce?

Gerçekten çok utanıyorum. Ve bu kadar duyarsız bir toplumda yaşadığım için de isyan ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları