Tabii, bu, işin şakası. Çakralar yazısını yazdığımdan beri bana en çok sorulan soru, ‘Çakralarımızı nasıl açarız?’ Yanıtı kolay bir soru değil bu.
Çünkü çakraları açmak çok kolay olsaydı, ortalık ‘ermiş’ insanlarla dolu olurdu!
Çakralar söz konusu olduğunda işimiz, enerjiyle... Bunu, dört hafta önce şöyle anlatmıştım: ‘Çakralar, gözle görülmeyen enerji bedenimiz üzerinde, çarka benzeyen delikler halinde bulunur. Geniş ağızları olan, bedene yaklaştıkça daralan, uzun ince hunilere benzerler. Yüksek katlardan gelen enerjileri bedenimize aktarma görevi yaparlar. Bunları, bedenimize gelen enerjilere açılan küçük birer kapı gibi düşünebiliriz. Her çakra farklı frekanstaki bir enerjinin giriş kapısı. Bu kapılardan birinde tıkanma oluşursa bedenin enerji alımı güçleşir. İşte problemler de böyle başlar. Çünkü bedeni besleyen enerji akımı kısıtlanmış olur. Çakralar, insan enerji sistemi içinde korku, stres, duygusal sıkıntılar gibi engellere en duyarlı bölgelerdir.’
Her bir çakranın bedenimizde etkilediği organlar var. Hangi çakramızda enerji azalması, tıkanması, yani sorun varsa onun etkilediği organda da sorun olur. Onun için çakralara, içinde bulunan enerjilerden daha yüksek ve saf enerjiler aktığı sürece titreşimleri artar ve tıkanıklıklardan kaynaklanan düşük frekans yok olmaya başlar. Çakralarımıza işlevine uygun enerji titreşimleri vermemiz gerekir. Böyle enerji titreşimleri, doğada bolca bulunan elementlerle olduğu kadar saf, parlayan renklerle, değerli taşlarla, seslerle ve aromaterapi yağlarıyla sağlanır. Ama bunları bir uzman yardımıyla yapmalısınız.
Gelelim bu haftaki konumuza. Yani ‘değerli taş terapisi’ne. Bu konuda Arıtan Yayınları’ndan çıkan ‘Chakra El Kitabı’ndan faydalanacağım.
Değerli taşlar, Toprak Ana’nın elementlerinden yaratıldıkları için bizi toprağın koruyucu, güçlendirici ve besleyici enerjisiyle birleştirirler. Işığı, en saf ve en doğal renkleriyle verirler. Hem gökyüzünün hem de yeryüzünün güçlerini çekerler ve dünyaya yayarlar. Kristal yapıları, bizimle kozmik düzen arasındaki ilişkiye benzer düzen prensiplerini yansıtır. Böylece beden ve ruh üzerinde uyum sağlayan bir etkiye sahip olurlar.
Değerli Taş Terapisi’nden faydalanmak için bunun uygulamasını yapan yerlere gitmenizde fayda var. Yani bazı yoga ve meditasyon merkezlerine.
Sizin kişisel olarak yapabileceğinizse, hangi çakranızda sorun varsa ona uygun taşı üzerinizde (kolye, yüzük olarak) taşımanız ve onun size iyi geleceğine inanmanız. Ancak mucize beklemeyin. Taşlar tek başına hiçbir şey yapamaz.
Peki bu taşları nerelerde bulursunuz? Beyoğlu’nda, Kapalıçarşı’da, Nişantaşı’nda ya da Bağdat Caddesi’ndeki takı dükkanlarının bazılarında taşın ismini söyleyerek isteyin. Ya da sadece bu taşları satan dükkanları bulmaya çalışın. Ben, Beyoğlu’ndaki Aznavour Pasajı içindeki dükkanı ve Şaşkınbakkal’daki Lara Art&Accesories’i tavsiye ederim.
Hangi çakra için hangi taşı taşımalısınız?
1. KÖK ÇAKRASI
Akik: Ciddiyet, dayanıklılık ve sükunet sağlar. Kendinize güven duymanızı sağlar ve cinsel organları organları aktive eder.
Hematit: Güç ve enerji sağlar. Gizli enerjileri hareket ettirir. Böylece zayıflık hallerinin üstesinden gelmenize yardım eder ve hastalıktan sonraki iyileşme dönemini destekler.
Kırmızı Yeşim Taşı: Toprak Ana’nın temel gücü ve sabırlı sevgisiyle bağlar. Alçakgönüllülüğü ve bencil olmamayı öğretir.
Lál: Dürtü, irade, özgüven ve başarı sağlar. Cinsel dürtüleri teşvik eder ve dönüştürücü, canlandırıcı bir enerjiye dönüşmesine yardım eder.
Kırmızı Mercan: Yaşamsal, akıcı enerji verir. Kan hücrelerinin yapılmasını destekler.
Yakut: Saflaşmaya ve değişime götüren yaşamsal enerji verir.
2. SAKRAL PLEKSUS
Karnel (Kırmızımsı akik): Dünyanın yaratıcı enerjisiyle ilişki kurmanızı sağlar. Tamamen şimdiki zamanda yaşamanıza yardım eder ve zihninizin yoğunlaşma gücünü arttırır. Yaratıcı güçleri canlandırır.
Aytaşı: Sizi, duyarlı, alıcı ve mükemmel yanlarınızla birleştirir ve bu yönünüzü kabullenip kişiliğinizle bütünleştirmenize yardım eder. Tıkanmış lenf bezlerini temizler.
3. SOLAR PLEKSUS
Kaplan gözü: Zihnimizi keskinleştirir ve hatalarımızı görüp ona göre davranmamıza yardım eder.
Amber: Sıcaklık ve güven sağlar. Sahip olduğu güneş enerjisi daha çok neşe ve berrak ışık yoluna iletir. Karaciğeri temizler ve güçlendirir.
Topaz: Altın renkli topaz, içimizi güneşin sıcak ışığı ve enerjisiyle doldurur. Duygusal yükleri ve kötümser düşünceleri ortadan kaldırır.
4. KALP ÇAKRASI
Kızıl Kuvars: Yumuşak pembe rengi, inceliği, şefkati ve sevgiyi cesaretlendirir. Kalbinizde kalabalık, düşüncesizlik ya da ilgisizlikten doğan yaraları iyileştirecek titreşimlerle ruhunuzu sarar ve sevgiyi özgürce alıp verebilmesi için ruhu açar.
Turmalin: Genellikle kesilmiş halde kullanabileceğiniz yeşil köşeli pembe turmalinlerin ayrı bir önemi vardır. Çünkü pembemsi kırmızı turmalinin genişletici özellikleriyle, yeşil rengin iyileştirici, uyumlaştırıcı titreşimlerini birleştirir.
Zümrüt: Her şeyi kucaklayan sevginin taşıdır, çünkü sevgiyi güçlendirir ve derinleştirir.
Yeşim Taşı: Yeşil ışığı, huzur, bilgelik, adalet ve alçakgönüllülük verir. Eğer huzursuzsanız, sizi rahatlatacak ve huzur içinde uyuyup mutlu rüyalar görmenizi sağlayacaktır.
5. BOĞAZ ÇAKRASI
Akuamarin: Açık mavi rengi, bulutsuz bir gökyüzünü yansıtan denize benzer. Böylece ruhunuzu, içinizdeki genişliği yansıtan bir aynaya dönüştürür. Onun etkisiyle ruhunuz, sevgi ve şifa kanalı olabilir.
Turkuaz: Renginde gökyüzünün mavisiyle yerin yeşilinin bileşimi bulunur. Pozitif enerjiyi emer, bedeni ve ruhu negatif etkilerden korur.
Kadıköytaşı: Beyaz-mavi bu taşın, tiroid bezi üzerinde olumlu etkisi vardır. Konuşma ve yazma yoluyla yaratıcılığı arttırır.
6. ALIN ÇAKRASI
Lapis (Laciverttaşı): Kozmostaki güvenlik duygusunu ruhumuza iletir. Sezgimizi ve iç görümüzü uyararak maddi dünyanın gizli anlamının ve ardındaki enerjilerin bilincine vardırır.
Sodalit: Lacivert sodalit, zihnimizi saflaştırır ve daha derin düşünmesini sağlar. Işıması bize dinginlik verir ve sinirlerimizi güçlendirir.
7. TAÇ ÇAKRA
Ametist: Bu taş, korkuyu ve uyumsuzluğu çözen canlı bir dinginlik yayar ve evrendeki enerjilere güven duymamızı sağlar. Zihnimizi sonsuza yönlendirir, meditasyonu canlandırır.
Kaya Kristali: Ruhumuzun everensel ruhla birleşmesine yardım eder, tıkanıklıkları çözer ve bize yeni enerji ve koruma sağlar.
‘Ametist’in yeri bambaşka, çünkü...
Ametisti odaya koyduğunuz zaman, sadece size uyumlu enerjileri alır, olumsuzlukları yoldan çevirir ve değiştirir.
Üçüncü gözün üzerine koyduğunuzda geçmişi daha kolay hatırlatır ve ileri görüşü geliştirir.
Yang enerjisini ying’e dönüştürür; yani bir anda sizi bir uçtan diğerine taşıyarak mucizeler gerçekleştirir.
Amestistin sivri ucunu yatarken 3. gözünüze veya meditasyon yaparken tepe çakrasına koyun ve kafanızdan atmak istediğiniz düşünceyi gözünüzde canlandırın. Onu nefesinizle içinize alın ve dışarı verdiğiniz nefesinizle önünüzdeki menekşe rengi ateşe bu düşünceyi atın.
Sürekli olarak üzerinizde taşıyabilirsiniz. Size uyumsuz enerjili insanların yanında bu taşı bulundurmanız sizi koruyacaktır.
Meditasyon, EMF, reiki gibi çalışmalarda bu taşı her seanstan sonra ucu aşağı gelecek şekilde soğuk sudan geçirin. Bu şekilde işe yaramayan enerjilerden temizlenecektir.
Arada bir taşınızı temizleyin. Kaynak: www.sonsuzlukotesi.com
Demi’den yemek tarifleri
Adının manası ‘Yarım’ demek olsa da, Hollywood’un en çılgın yıldızlarından Demi Moore, hiçbir işini yarım bırakmamış. Üç çocuk annesi yıldız, gençliğini ve güzelliğini korumayı öyle iyi başarmış ki, beslenme ve güzellik uzmanları, kadınlara hep onu örnek gösteriyorlar.
Peki, nedir Demi Moore’un sırrı? Sanatçı, bu soruyu kolaylıkla cevaplıyor. Sürekli olarak uyguladığı üç ayrı yemek reçetesini paylaşmakta sakınca görmüyor.
Birinci reçete
50 gram rendelenmiş havucu, 50 gram rendelenmiş lahana ile karıştırın. Bu karışıma 25 gram ince kıyılmış ceviz ve bir yemek kaşığı mayonez ilave edin. Sonra bu güzel yemeği afiyetle yiyin.
İkinci reçete
100 gram sap kerevizi çok az su ilave ederek tencerede rengi değişinceye kadar çevirin, yağsız sütten yapılmış peynir sosu ilave edin ve çiğ brokoli ile servis edin.
üçüncü reçete
Kocaman bir tabak dolusu marul, domates ve salatalıkla yapılmış salataya 25 gram fındık ve satsuma (bir çeşit narenciye) parçaları ve ince ince kıyılmış bir elmayı ilave edin. Tuz, biber ve taze sıkılmış portakal suyu ile zenginleştirin.
Sandıklar açıldı şimdi de nakışlar raksedecek
İTKİB(İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri) kuruluşu olan İTKİB Müzayede İşletmeleri, sanata destek vermek ve kültür varlıklarını gün ışığına çıkarmak için düzenlediği müzayedelerin ikincisinde ‘Nakışların raksı’ temasını işleyecek. Cumhuriyet dönemi öncesi kültür varlıklarının sunulacağı müzayede, 25 Mayıs Salı akşamı, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda kolleksiyonerlerle buluşacak. İTKİB Müzayede İşletmeleri’nin ilk eski eser müzayedesi, mart ayında ‘Sandıklar Açılınca’ temasıyla gerçekleştirilmişti.
19’uncu yüzyıl Bosna’sından gelinlik
Organze şalvar, buluz, uçkur ve kadife bolero olmak üzere dört parçadan oluşan gelinlik, bir kolleksiyoner parçası. 1 milyar 750 milyon lira fiyatla müzayedeye katılan gelinlik, Osmanlı döneminde Bosna’dan çıkmış. Gelinliğin bal rengi bolerosunun sırtı sırma işli. Yaka etrafında, altın tel ile yapılan saçak var. Boleronun üzerindeki çiçek buketinde de sim tel ve nehir incileri kullanılmış.