Paylaş
1- Onunla Harbiye’deki mütevazi dükkânında buluştuk. Yedi bine yakın smokinin olduğu bu mağazanın müşteri portföyü geniş; eski ABD Başkanı, Barack Obama, Orhan Pamuk, Hollywood ünlüleri Hugh Jackman, Brad Pitt, yerli ünlülerimiz Cem Yılmaz, Kenan Doğulu… Aile hikâyesi Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde başlıyor. Kordonciyan, “Biz aslında kuyumcu bir aileyiz” diye giriyor söze: “Büyük büyük dede İskender Bey, meşhur kuyumcu. Kordon, ‘zincir’ demek. Düğünlerde geline takılan kordonun boyu ihtişamı gösterirmiş. İskender Bey, 1900’lü yıllarda İstanbul’a geliyor. Kınalıada’ya yerleşiyor. Atölyesini de Çuhacıhan’da açıyor. On çocuğundan dokuzu kendi yanında çalışırken en küçüğü Levon’u ‘eli değsin’ diye Sultanhamamı’nda Rum bir terzi ustanın yanına veriyor.”
ERKEĞİN ‘ABİYE’Sİ...
Bu arada Cumhuriyet kuruluyor. Aile ‘Kordonciyan’ soyadını alıyor. Rum terzi ustaya yeni dönemin paşaları, milletvekilleri, devlet adamları gelmeye başlıyor. Müşterilerinden en özeli Cumhuriyet’in kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk oluyor. Atatürk, genç çırak Kordonciyan’ın hayatını değiştiriyor; onu ‘erkeğin abiye’si frak, redingot ve jaketatay dikiminin inceliklerini öğrenmek üzere Paris’teki E. J. Malle Akademisi’ne yolluyor.
MODANIN KALBİ BEYOĞLU
Dede Levon orada evleniyor. İlk çocukları Leons Paris’te doğuyor. Dört yıl sonra Türkiye’ye geri dönüyorlar. İlk atölye Sultanhamamı’ndaki Agopyan Han’da açılıyor. Torun Kordonciyan devam ediyor: “Burada Anadolu’nun ücra köşelerine smokin ustaları yetiştiriyor. Eski resimlere bakınca herkesin ne kadar şık giyindiğini görürsünüz. Bu arada Beyoğlu kültürü başlıyor… Herkes tiyatroya, sinemaya takım elbiseyle gidiyor. Modanın kalbi de Eminönü’nden İstiklal Caddesi’ne kayıyor. Babam üçüncü kuşak İskender Bey, Tokatlıyan Pasajı’nda bir satış mağazası açıyor.”
2- İŞE ÇORAP DİKEREK BAŞLADIM
Dördüncü kuşak, bize bu hikayeleri anlatan karşımızdaki Levon Kordonciyan da 1975 yılında İskender Bey ile Şuşan Hanım’ın tek oğlu olarak Kurtuluş’ta dünyaya geliyor. Kordonciyan, “Kınalıada’daki ev bir zaman sonra çocuklara yetmiyor. Aile önce tüm Ermeni cemaatinin bulunduğu Gedikpaşa’ya taşınıyor. 6-7 Eylül olaylarından sonra da Kurtuluş’a geliyorlar” diye anlatıyor. Aile yadigarı mesleğiyle neredeyse doğar doğmaz tanışıyor! Eve sürekli iş geldiğinden dedesi ve babaannesine ceket dikiminde yardımcı oluyor. Çok küçük yaşta kol dikiyor, ilik açıyor, çorap tamir ediyor… Levon Bey, “Terzilikte her hafta bir veya iki ceket dikilir. Ismarlama ceket son ütüye verilmez. Herkesin kol duruşu farklıdır ve bu matematiktir. Terzilik de zaten matematiktir” diye anlatıyor.
SENE 1930'LAR... Birinci kuşak Levon Kordonciyan, Paris
3- ‘SANA EL KÖTEĞİ LAZIM BİZ DÖVEMEYİZ’
Keza, terziliğe olan merakı matematiğe olan merakına baskın geliyor. Feriköy Ermeni İlkokulu’na yazılan Kordonciyan sürekli okuldan kaçıp 70 numaralı otobüse biniyor, dedesinin Eminönü’ndeki terzihanesine gidiyor. Levon Bey, “Sonra baktılar ki bu adam olmayacak; aile bir karar aldı” diye gülerek devam ediyor: “Annemle dedem ‘Yetişmen için senin el köteği yemen lazım. Biz seni dövemeyiz’ diyerek beni Kapalıçarşı’da bir sadekâr (kuyumcu) atölyesine verdiler. Ata meleğimiz. Benim de şartım vardı; sabahtan öğlene kuyumcudaydım. Öğleden sonralarıysa dedemin atölyesine geçiyordum. 7-8 yaşında çalışmaya başladım. Kesiyordum, biçiyordum, her işi yapıyordum... Kuyumculuksa bana ince iş yapmayı, detayı kumaşa vermeyi öğretti. Ustalığın sadece yaptığınız işte değil, oturuşunuzda, kalkışınızda, her şeyinizde olduğunu öğrendim.”
SENE 1970'LER... İkinci kuşak Leons Kordonciyan, Kınalıada’da
4- SABAH KUYUMCU AKŞAM TERZİ
Altı sene sabahları kuyumcuda akşamları terzihanede çalıştı. Dedesi Leons Kordonciyan’ın 1992 yılındaki ölümünden sonra hayatında yeni bir dönem açıldı… Eminönü’ndeki tarihi atölye kapandı. Kendi de babasının yanına geçti. Bu arada Beyoğlu’ndaki mağazaların sayısı üçe çıkmıştı. Levon Bey devam ediyor: “Rumeli Han’daki atölyeye geçtim. O zamanlar 14-15 yaşındaydım. Smokin dikmeyi dedemin yanında öğrenmiştim. Atölyede verimliliği arttırdım. 10 ceket dikiliyorsa yaptığım modern kalıplarla üretimi 30-40’a çıkardım. Bu arada smokin kiralama işine girdik. Sene 1997’ydi. Beyoğlu’nda smokin kiralayan tek dükkân bir cumartesi günü kapalı olunca siparişi olan müşteriler zorda kalmıştı. Bize geldiler, bana ilham oldular! Dükkâna ‘Smokin kiraya verilir’ yazınca siparişler yağdı! Başta kiralamak ‘makbul’ değildi. Sonra herkes alıştı, yaygınlaştı. Bugün mağazada yedi bin smokin var.”
TÜRK ERKEKLERİNİ SMOKİNE JAMES BOND ALIŞTIRDI
Peki smokin nerelerde giyilir? Yanıtı:
“Smokin, ayrıcalıklı zamanlarda giyilmelidir ki fark yaratsın. İdeal etkinlikler; doğumgünleri, ev partileri, düğünler, ödül geceleri… Smokin 1950’li yıllarda çok yaygınken 1990’larda düşmeye başladı. Bir ara ‘penguen’ diye alaya alıyorlardı, neyse ki onu aştık. Asmalı Konak’a smokin yolladık, Tolga Çevik ‘Komedi Dükkânları’nda giydi. Yurtdışında Bond filmlerinde izleye izleye insanlar alıştılar. Hollywood filmlerine smokin gönderiyorum.”
SENE 1980'LER... “Düğün korteji, bana hep frak giydirirlerdi.”
İNGİLİZLER FRAK AMERİKALILAR SMOKİN GİYER
Erkeğin ‘abiyesi’ smokinle takım elbise arasında ne fark var? Kordonciyan yanıtlıyor:
“Smokinin farkı lastikotin kumaşındadır; nefes alıp verir. Zaten ‘smoke-in (içeri çek) demektir. Eskiden puro odalarına giyilirmiş. İngilizler frak ve jaketatay giyerken Amerikalılar bizi kota alıştırdıkları gibi abiye kıyafette de kuyruğu kesip smokin ceketlerle rahatlık getiriyor. Kumaşlar altı ay astarından ipliğine kadar yıkanır, dinlenir, demlenir sonra dikilir. Şarap gibi yıllanır; kumaş, ütüyü gördükçe güzelleşir. Rengin net olması, yakasından saten geçmesi gerekir.”
MANKENLER ARTIK SPARTAKÜS GİBİ
“Yıllardır defile yapamıyorum. Erkek mankenlerin hepsi ‘body’ci gibi, Spartaküs gibi adamlar olunca ceket akmıyor! Giydirdiğiniz mankene ikinci ceketi koşarak giydirmeyeceksiniz. Yurtdışında 50-60 manken kullanılıyor ve markalarını dünyaya pazarlıyorlar.”
SENE 2021: Üçüncü kuşak İskender Kordonciyan
BAYLAR BU HATALARI YAPMASIN: ŞIK OLACAĞIZ DİYE DÜDÜK GİBİ GEZMEYİN
- Türkiye’de erkeklerin giyim konusundaki en büyük yanlışı marka merakıdır. X markadan alacağız ama düdük gibi gözükeceğiz!
- İtalyan erkekleri kibrit bacaklı erkektir. İncedir ve daracık giydiğinde baseni çıkmaz. Şimdi erkek ceketleri var; o kadar kısa ki erkeğin baseni gözüküyor. Oysa erkekte basen gözükmesi ayıptır. Ceketin baseni kapatması lazım.
- Kol yapıyorlar, kocaman manşet çıkıyor. Ne kadar ayıp! Saygısızlıktır. Manşetin çok hafif jilet gibi gözükmesi lazım…
- Ayakkabının içindeki çorap bile karşınızdakinin bakışını değiştirir.
- Örneğin mendil… Biri düz takılır, diğeri çiçek gibi… İp gibi olacak, hafif beyazlık gözükecek.
- Bir borsacıysanız çizgili takım giymeniz lazım. Güncel bir iş yapıyorsanız daha pastel renkli ceketler giymeniz, fular takmanız gerek.
CUMHURİYET TERZİHANESİ’NİN GELİRİ DEPREMZEDELERE
Levon Kordonciyan’ın ‘Cumhuriyet’in Terzihanesi’ isimli bir sergisi de bulunuyor. Hikâyesini şöyle anlatıyor: “Dedelerimin diktiği smokin sahibi aileler bize hatıra olsun diye smokinleri geri getirmeye başladı. 200’ün üzerinde koleksiyonum var. Terzi malzemeleriyle birlikte Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi’ni kurdum. Çeşitli AVM’lerde sergiledik. Atatürk’e diktiğimiz kumaşlardan 18-20 parça Atatürk kıyafetleri sergisi açtım. Buradan gelen gelirle tiyatrolara sponsor oldum. Bu sene gelecek geliri depremzedelere bağışlayacağım.”
HOLLYWOOD’U O GİYDİRİYOR
Kordonciyan Hollywood’a yaptığı işleri de şöyle anlatıyor: “James Bond, Kingsman, Soysuzlar Çetesi, Knives Out 2’nin smokinleri, Charlie’nin Çikolata Fabrikası’ndaki kadife ceketler, en son Amsterdam filmindeki birkaç frak ve smokini yaptık. Hollywood’u Çin smokinlerden kurtardık. Amerika’daki kalıplarla Türk kalıpları birbirini tutuyor. O yüzden Amerika’da yaptığımız işlerde başarıya ulaştık. Yurtdışında buradan daha çok isme iş yapıyoruz; Hugh Jackman, Brad Pitt…”
SİYASİLERE ÖNERİLER
Levon Kordonciyan, “Siyasette iyi bir kıyafet giydiğinizde duruşunuz ve bakış açınız değişir. Size saygı artar. Kravatı salaş taktığınızda farklı bakarlar ama mendilinize ona göre takmışsanız, kol düğmelerini hafif gösteriyorsanız, kravat sıkıysa bunlar karşınızdakini etkiler. Her detayın dili vardır” diyor. Peki Türk siyasetindeki tarzları nasıl buluyor? İşte yorumları:
JAKETATAYLAR: Atatürk İngiliz modeli kullanırdı; Halka sesleniş zamanında gümüş yelek, gümüş fular ve çizgili gümüş pantolonla giyilir. Onları dinleyenler de içine siyah yelek ve pantolon giyer, siyah fular takar. Kürsüdekinin şapkası uzundur, gelenlerin kısadır.
FRAK VALSE GİYİLİR: Frak da akşam valsli davete giyilir. Eldiven takılır. Dans ederken kadın elini erkeğin eldivenine takar. Akşam parti varsa frak çıkar, krem ceket giyilir. Emek verici bir iştir… TBMM’de bizim yaptığımız fraklar duruyor. Beyaz papyon, beyaz yelek, beyaz kuşak ve eldivenler…
GÖMLEK-KAZAK: Gençler artık öyle seviyor diye giyiyorlar; siyasetten korkmasınlar diye.
EKOSE CEKET: Bu tarzı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan moda yaptı. Tom Fordlar kareli ceketler yapar. Güzel bir hafta sonu ceketidir. Kotla, kanvas pantolonla da giyilir. Yakası açık olunca, içinde balinası olup gömlek dimdik durmalı. İçine üç düğme polo kazak bile giyilir, çok şık olur.
SOKAĞI İZLEYEREK ŞIKLIĞI ÖĞRENDİM
“Bizde geleneksel düstur; söz senettir, iyi insan olmak adettir. Dedem bana yıllarca Agopyan Han’ın önünde, kimi zaman soğuk havada insanları seyrettirdi; insanların nasıl iyi giyindiğini gelene geçene bakarak orada öğrendim. O zamanlar İstanbul İtalya gibiydi. Herkes terzilerden ısmarlama giyerdi. Şimdi terzilik bitme noktasında… Kimse ceket diktirmediğinden sadece tadilat yapıyorlar. Oysa çok iyi ve sevdikleri iş olarak ceket dikerler. Bazen sırf gelenek devam etsin diye ara sokaklardaki terzilere ceket diktiriyorum.”
Paylaş