Paylaş
Suriye’de birçok başlık var. Ama ben bu yazının çerçevesini Suriye’deki SDG-PKK-YPG ile Türkiye’deki PKK ile sınırlı tutmak istiyorum.
SİLAHLI ÖRGÜTLERE YER YOK
Yeni Suriye’de PKK-YPG’ye yer yok. Colani, “Silahlı grupları dağıtacağız” dedi. 13 yıl devam eden iç savaş nedeniyle Suriye, terör örgütlerinin yuvası haline geldi. Kimine göre, Ortadoğu’nun Peşaveri oldu. Bunu da ABD-İran-Rusya ve Esed rejimi sayesinde başardılar. Bir devlette meşru tek bir güç bulunur. Yeni Suriye yönetimin en önemli hedefi silahlı grupları tasfiye etmek.
FİDAN: YPG’Yİ TANIMAZLAR
Colani, bunu “Savunma Bakanlığı, tüm grupları feshedecek ve Suriye devleti otoritesi dışında silah bulunmayacak” diye özetledi. Dışişleri Bakanı Fidan ise, “Suriye’nin artık milli bir hâkim hükümeti var. Bunlar gelecekler, YPG tanımazlar. Başka güç de tanımazlar” dedi.
Hiçbir devlet kendi toprakları üzerinde başka devletlerin güdümde silahlı güçlerin bulunmasına izin verir mi? Devlet gibi devlet olursa izin vermez. Yeni Suriye yönetiminin yapmak istediği de bu. Bunu başarmaları için en büyük desteği ise Türkiye veriyor.
SURİYE’DEKİ PLAN
Bu girişi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın şimdi aktaracağım açıklamalarının daha iyi anlaşılması için yaptım. Hakan Fidan’ın SDG-PKK-YPG ile ilgili olarak dile getirdiği plan Suriye devletinin tam olarak kurulmasıyla birlikte takvimlendirilecek.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklaması şöyle:
1. PKK-YPG’nin içindeki Suriyeli olmayan teröristler başta olmak üzere yabancı savaşçılar Suriye’yi terk edecek.
2. Suriyeli olan ya da olmayan ayrımı olmadan PKK ve YPG’nin komuta kademesinin tamamı Suriye’yi terk edecek.
YAŞAR GÜLER AÇIKLADI
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de aynı noktaya vurgu yaptı. “Suriye dışından gelen örgüt mensupları Suriye’yi terk edecek. Suriye’li olanlar silah bırakacak” diye net bir şekilde ifade etti.
Hem Hakan Fidan’ın hem Yaşar Güler’in açıklamalarına bakınca bunun bir devlet politikası olduğu anlaşılıyor.
SİLAH BIRAKINCA NE YAPACAKLAR
3. PKK-YPG unsurları silah bıraktıktan sonra ne yapacak? Hakan Fidan, “Suriyeli olanların da silah bırakarak hayatlarına devam etmesi gerekir” diyor. Nasıl devam edecekler? Örneğin Suriye ordusuna mı katılacaklar? Mutlaka o detay üzerinde de çalışılmıştır ama Hakan Fidan’ın açıklamalarından net olarak ne yapacaklarını söyleyecek durumda değilim.
YPG FESH EDİLİR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, PKK-YPG varlığının yeni Suriye’deki geleceğine ilişkin tespiti çok net; “YPG’nin ortadan kaldırılması bizim stratejik hedefimiz. Ya kendi kendilerine fesh ederler ya da fesh edilirler” diyor.
ABD YİNE DEAŞ KARTINI KULLANIYOR
Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, DEAŞ’ı “Her kapıyı açan İngiliz anahtarı” olarak tanımlamıştı. Trump da, DEAŞ’ı Obama ve Hillary Clinton’ın kurduğunu itiraf etmişti.
Amerikalılar ne zaman sıkışsa PKK-YPG ile ilişkilerine bir gerekçe oluşturmak için DEAŞ kartını kullanıyor. Fırat Kalkanı operasyonunda Türkiye, DEAŞ’a karşı savaştı. PKK-YPG’nin DEAŞ’a karşı bir mücadelesi yok. Ama ABD bunu böyle pazarlıyor. Blinken daha dün, SDG’nin DEAŞ’ın kontrol altında tutulması görevini yerine getirdiğini ileri sürdü.
SÜRESİ DOLDU
ABD, PKK’ya koruma sağlayacaksa, DEAŞ kartını ileri sürüyor. Ama artık o kart istedikleri kapıyı açmıyor. Çünkü DEAŞ kartının süresi doldu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, “Son 3 yıldır Suriye’de DEAŞ’lı teröristlerin saldırı yaptığını duyan var mı? Şu an DEAŞ ile ilgili bir şey duymuyoruz, görmüyoruz” tespiti her şeyi ortaya koyuyor.
EL HOL KAMPI
Amerikalılar sadece DEAŞ terörünü ileri sürmüyorlar. DEAŞ’lıların tutulduğu El Hol kampında yaşayan DEAŞ’lıların da PKK tarafından kontrol edildiğini savunuyorlar.
Yaşar Güler çok net bir şekilde ifade etti, “ABD’ye, ‘Terör örgütü PKK/YPG ile hareket etmeyi bırakın. Görevlendireceğimiz 3 komando tugayı ile DEAŞ’a karşı birlikte mücadele edelim’ dedik. Hatta onlara binlerce DEAŞ’lı teröristin ve ailelerinin tutulduğu El Hol kampının kontrolünü sağlayabileceğimizi ilettik. Buna rağmen ABD’li dostlarımız buna sessiz kaldılar ve DEAŞ ile mücadele adı altında PKK/YPG terör örgütü ile iş birliği yaptılar” dedi.
Çünkü onlar DEAŞ tehdidini PKK-YPG ile işbirliklerinin gerekçesi olarak kullanıyorlar. Ama artık yeni Suriye ile birlikte o tezin geçerliliği kalmadı. Çünkü ABD ve PKK kaybetti. PKK ile birlikte kaybettiler.
PKK NE OLACAK?
Aslında bu bölümü yazımın girişinde yapmam lazımdı. Ama bir mantık silsilesi şeklinde aktarabilmek için yazının sonuç bölümüne ekledim. Bu yazı erken bir yazı olarak görülebilir ama mesnetsiz bir yazı değil. Hele hele bir hayal ürünü ya da fantezi hiç değil. Yeni Suriye’de PKK-YPG için düşünülen tasfiye süreci Türkiye’de PKK için geçerli olur mu? Aslında bu süreç önce Türkiye’de başladı. Ancak Suriye’de öylesine büyük bir değişim oldu ki, öncelik Suriye’ye geçti. Çünkü PKK-YPG Suriye’de üzerine oturduğu zemini ve destekçilerini kaybetti. Yeni Suriye’de PKK-YPG’ye yer yok. Sisteme entegre olabilmeleri için silahı bırakacaklar.
BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI
Şimdi tekrar dönelim önemli soruya. Türkiye’de de benzer bir model işleyebilir mi? Aslında bunun ilk işaretini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli verdi. Bahçeli’nin çağrısı PKK’nın lağvedilmesi süreci için bir milattı. Bahçeli, terörün bittiğini ve PKK’nın lağvedildiğini açıklaması koşuluyla Öcalan’a Meclis’te DEM Parti grubunda konuşması çağrısı yapmıştı. Öcalan için “Umut hakkı”nı gündeme getirmişti. Bahçeli’nin konuşmasından sonra Öcalan’ın yeğeni olan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı’ya gitti. Öcalan, sorumluluk alabileceğini açıkladı. DEM Parti eş genel başkanları da Öcalan’la görüşmek üzere Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundular.
NEDEN OLMASIN?
Son söz olarak Suriye’de PKK-YPG için geliştirilen model, bazı farklılıklar içermekle birlikte Türkiye’de PKK için uygulanabilir mi?
Paylaş