Paylaş
1) Tarih 10 Kasım 1938… Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, bir süredir hasta yatmakta olduğu Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumuyor. Onu İstanbul’dan Ankara’ya gözyaşları içinde yoğun bir kalabalık uğurluyor. Devlet töreninin ardından geçici mezar olarak hazırlanan Etnoğrafya Müzesi’ne götürülüyor. Peki Türk ulusunun büyük kahramanı Atatürk’ün ‘ebedi istirahatgâh’ı nerede ve nasıl bir yer olacaktır? Bunun için Ankara’da bir komisyon kuruluyor. İki sene süren tartışmalardan sonra üç konuda fikir birliğine ulaşılıyor.
Fotoğraf: Murat ŞAKA
İNKILAPLARIYLA SARILI...
Öncelikle usule karar veriyorlar; bu proje için bir yarışma açılacak, seçimi de ünlü mimarlardan oluşan bir jüri yapacak. Peki yeri neresi olacak? Bir kısım Atatürk’ün çok sevdiği Çankaya civarında olmasını istiyor. Ancak Çankaya artık şehirleşmiş.Bütün kentten görülebilecek sembol bir yer seçiliyor; meteoroloji istasyonlarının bulunduğu ‘Rasattepe.’ Altında Friglere ait bir höyük olduğu biliniyor. Üçüncü konu; nasıl bir anıt mezar? Kriterler belirleniyor; Atatürk’ün siyasi ve manevi mirasını yansıtan, Kurtuluş Savaşı’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna, gerçekleştirdiği inkılapları anlatan bir yapı… 2 Mart 1941’de yarışma açılıyor. Yurtiçi ve yurtdışından 47 ekip başvuruyor. Bunlardan biri de İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı meşhur mimar Emin Onat ve onun kürsüsünden doçent Orhan Arda…
2) ATATÜRK’ÜN DOSTU HACI ADİL BEY
Emin Onat çok tanınır ama Orhan Arda ismi pek bilinmez… Arda’nın oğlu, kendisi de yüksek mimar olan Ömer Arda anlatıyor: “Orhan Arda’nın babası Osmanlı Dönemi’nin önemli şahsiyetlerinden Hacı Adil Bey. Selanik’te doğuyor. Devlette çeşitli vazifelerden sonra İttihat Terakki’nin ileri gelenlerinden oluyor. Bir dönem Dahiliye Nazırlığı yapıyor. Atatürk’ün de yakını. Öyle ki Atatürk ona imzalı bir silah hediye ediyor. Bu silah iki sene Çanakkale’de sergilendi.”
3) DOĞUMU: 19 MAYIS 1911 SELANİK
Hacı Adil Bey’in beş çocuğundan Orhan Arda, 19 Mayıs 1911 tarihinde Selanik’te dünyaya geliyor… Aile sonra İstanbul’a yerleşiyor. Arda, Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okuyup Emin Onat’ın yanında doçent oluyor. Okuldaki pencerelerinden 1938 yılının sonbaharında her gün endişeyle Dolmabahçe’yi izliyorlar. 10 Kasım 1938 günü bayrağın yarıya indiğine gözyaşları içinde birlikte tanık oluyor, 1941 yılında da yarışmaya beraber katılmaya karar veriyorlar.
4) YEDİ BİN YILLIK TÜRK MOTİFLERİ
Hazırlanma süreci nasıl oluyor? Ömer Bey: “Sedat Hakkı Eldem, Mehmet Ali Handan ve Feridun Akozan gibi ağır topların olduğu Akademi grubu ile Emin Onat’ın bulunduğu Teknik Üniversite grubu arasında müthiş bir çekişme var. Dünyada yaygın olan Ulusal Mimari akımı; totaliter rejimlerin etkisiyle anıtsal binalar, kunt malzemeler kullanılıyor. Babam ve Emin Onat kendilerini bu akımdan ayrıştırıyor ve Osmanlı’da kullanılan kubbeleri, kemerleri değil Orta Asya’dan gelmiş yedi bin yıllık Türk medeniyetlerinin motiflerini temel alıyorlar. Bu kültürü ve malzemeleri çalışmak için iki büyük Anadolu seyahati yapıyorlar. Hazırlık dokuz ay sürüyor.”
5) KAZANAN: ONAT-ARDA PROJESİ
Jüri sonunda Alman Prof. Johannes Kruger, Türk Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda ile İtalyan Prof. Arnoldo Foschini’nin eserlerini TBMM’ye sunuyor. Kazanan: Onat-Arda projesi… Ömer Bey, “Tabii Cumhuriyet’in mimarlarının kendi Ata’sının anıtını yapması da tercih ediliyor herhalde ama mimari özellikleri de çok olan bir proje; tepeyi basmayan çok güzel silüetli yaygın bir binalar sistemi ve malzeme olarak doğal taşlar kullanılması etkili oldu” diyor. Anıtkabir’in temeli 9 Ekim 1944 yılında atılıyor. Orhan Arda üniversitedeki görevinden ayrılıp Ankara’da şantiyenin başında duruyor. O yıl doğan Ömer Arda babasını çok az görebiliyor.
Sene 1930'lar/Orhan Arda ve Emin Onat üniversitede öğrencileriyle
6) YARIM KALAN İŞLERİ OĞLU TAMAMLIYOR
İnşaat, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bile durmuyor. Nihayet 10 Kasım 1953 senesinde Atatürk’ün naaşı ebedi istirahat yeri Anıtkabir’e taşınıyor. Çocuk Ömer Arda kortejde yürüyen babasını bir balkondan seyrediyor. Aradan yıllar geçiyor. Kendisi de mimar oluyor ve 1983 yılında Anıtkabir’in çevre düzenlemesi projesini hazırlıyor. Ona bu işte, Anıtkabir’in yapımında sanatsal tasarımları üstlenen Prof. Nezih Eldem destek oluyor. Daha sonra Anıtkabir içindeki Barış Parkı ile 1992 yılında İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kabrini tasarlıyor. En son 2001 yılında Anıtkabir içindeki müzeleri yapıyor.
Sene 2001/Ömer-Orhan Arda
7) “BABAM ÖMRÜ BOYUNCA ANLATMAKTAN İMTİNA ETTİ”
Atatürk’ün ebedi istirahat yerini tasarlamış olmak nasıl bir duygudur? Ömer Bey, “Babam çok mütevazibir insandı. Gördüğü aile terbiyesiyle ömrü boyunca bu konuda konuşmaktan imtina etti” diye yanıtlıyor: “Anıtkabir’den sonra başka hiçbir mimari projede imzası olmasını da istemedi. Üniversiteye döndü. 1994 senesinde ‘Artık sıran geldi’ diyerek Anıtkabir’in yasal mimari müellifliğini bana devretti. Müelliflik hukuki bir şeydir; Anıtkabir’le ilgili bütün işlemlerde proje müellifi sıfatıyla imzam gerekir. Babam ‘Oh ben rahatladım!’ dedi; büyük bir mesuliyet ve ağırlık...”
ANITKABİR BİTMİŞ BİR PROJE EKLENEMEZ, EKSİLTİLEMEZ
“Anıtkabir şu an bitmiş bir yapıdır. Restorasyon ve yenileme çalışmaları haricinde hiçbir ilave yapılamaz, hiçbir şey eksiltilemez. Her şeyin bir amacı var.”
Sene 1950'ler/Başbakan Adnan Menderes, Mimar Orhan Arda, Sabiha Rıfat Gürayman, Cumhurbaşkanı Celal Bayar/ Sene 1940'lar
KADIN MÜHENDİSLERİN EMEĞİ
“Anıtkabir’in inşaatı sırasında Türkiye’nin ilk kadın inşaat mühendisleri mezun oluyor. Bunlardan biri Bayındırlık Bakanlığı’nda çalışıyor; Sabiha Rıfat Gürayman. Devlet adına inşaatın kontrollerini yapıyor.”
YURDUN DÖRT BİR YANINDAN VAGON VAGON TAŞ GELDİ
BAŞKENTTE YÜKSELEN ‘TAKA TAKA’ SESLERİ
“1983 senesinde babamla Anıtkabir’de Aslanlı Yol’da yürürken şunu anlattı: ‘Aslanlı Yol’un yapımı için Mimar Sinan’ın Kayseri’deki köyünden taş ustaları, Türkiye’nin her yerinden vagonlar içinde taşlar geldi. Betonarme inşaatı devam ederken onlarca usta hiç durmadan Aslanlı Yol için bu taşları kırıyordu. Sessiz Ankara’da ustaların hiç durmaksızın çalışmalarından çıkan ‘taka taka’ uğultusunu unutamam.”
Aslanlı Yol
BİLEREK VE ANLAYARAK GEZMEK İÇİN ANITKABİR’İ ZİYARET REHBERİ
Anıtkabir’i her gün binlerce kişi ziyaret ediyor. Peki Anıtkabir’in tarihini ve özelliklerini ne kadar biliyoruz? Ömer Arda, bu konuda bir rehber olması amacıyla yüksek mimar restoratör Seda Özen Bilgili ile birlikte 2021 yılında ‘Mimari Anılarıyla Anıtkabir’ isimli bir kitap hazırlamış. Kitapta Anıtkabir’in yapım süreci, mimari öğeleri, kullanılan malzemeler, yapı inşa edilirken hazırlanılan bazı eskiz ve perspektifler bulunuyor. Bir sonraki ziyarette sadece bakmamak, görmek için özet bir rehber:
- 24 ASLANIN SIRRI: Gelenler Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e yaklaşır. Bu yolun iki tarafında 24 adet aslan heykeli bulunur. Aslanlar Anadolu tarihinde büyük bir yeri olan Hititlerin aslan formuna göre yapılmışlardır. Aynı zamanda Orta Asya’dan göç etmiş olan 24 Oğuz Türk Boyu’nu temsil ederler. Yol, taşlıdır ve arada çimler vardır. Ziyaretçiler düşmemek için başı öne eğik saygıyla yürürler. İki tarafındaki ardıç ağaçları doğal bir çit oluşturur; soldaki mozoleyi küçük görünmesin diye kamufle eder. Ziyaretçiler son ana kadar mozoleyi görmezler. Tören alanının sonunda mozole muhteşem ihtişamı ile ortaya çıkar.
- KULELERİN ANLAMI: Anıtkabir’de Atatürk İlkeleri ve Kurtuluş Savaşı’nı temsil eden 10 kule vardır; Hürriyet, İstiklal, Mehmetçik, Müdafaa-i Hukuk, Zafer, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet Kuleleri.
- ÇANKAYA’YA BAKAN AÇIK PENCERE: Mozolenin içinde altın mozaikler vardır. Mermerler Türkiye’nin en önemli bölgelerinden gelmiştir. Lahit Osmaniye’den gelmiş 40 ton ağırlığında, vişne rengi yekpare mermerdir. Dışarısı klasik kolonlarla çevrilmiştir. Karşısındaki açık pencere Çankaya’ya bakar.
- MOTİFLERİN DİLİ: Anıtkabir’deki demir döküm elemanların her noktası bir detaydır. Meşaleler, silah tutan nöbetçi gibidir. Arkadaki parmaklıklar İtalya’da yaptırılmıştır. Kirişlerin hepsi Türk motifleri, desenleriyle süslüdür. Çatıdaki mızraklarda Türklerin göçebe dönemindeki çadırlardan esinlenilmiştir.
- ATA’YI ANLAMAK VE YAŞATMAK: Mozolenin meydana bakan cephesinin duvarlarında Atatürk’ün büyük önem taşıyan “Onuncu Yıl Nutku” ile “Gençliğe Hitabesi” kitabe halinde giriş kapısının iki tarafında yer alır. Ziyaretçiler bunları okurken Atatürk’ün milletine olan güveni ve direktiflerinin bilincine vararak, Atatürk’ün aslında yaşamaya devam ettiğini ve içerideki sandukanın bir sembolden ibaret olduğunu daha iyi anlayıp teselli bulmuş olur...
Paylaş