Paylaş
PİYASALARDA yön arayışı devam ediyor. Eylül ayına tepki yükselişiyle başlayan Borsa İstanbul’da alımlar güç kazanamadı. Döviz kurları da yatay seyrini korudu. Enflasyon, Orta Vadeli Program ve Türkiye’nin kredi notuna ilişkin değerlendirmeler, iç gündemin önemli konu başlıklarıydı. Ağustos ayında yıllık enflasyonda baz etkisiyle bir gerileme olsa da aylıkta yüzde 2’nin üzerinde kalmaya devam etti. Bu açıdan düşüş için biraz daha sabır gerekecek.
FAİZ İNDİRİMİ 2025’TE BEKLENİYOR
Enflasyon düşmeyince faiz de bir süre yüksek seyrini koruyacak. Zorunlu karşılıkta artırım içeren son TCMB tebliği sonrası bu olasılık biraz daha güçlendi. TCMB’den faiz indirim beklentileri 2025 yılına ertelenmiş görülüyor. Faiz tarafındaki bu durum hem borsa hem de ekonominin seyri açısından zorlayıcı bazı şartları beraberinde getiriyor. Tasarruf sahiplerinin borsaya yönelimi daha zorlaşırken ekonomideki büyüme yavaş kalmaya devam edebilir. Orta Vadeli Program’da bunun yansımaları zaten mevcut. Programda 2024 yılı için; dolar/TL kuru tahmini 33.2 TL olurken büyüme yüzde 4’den yüzde 3.5’e düşürüldü. Enflasyon tahmini ise yüzde 41.5’e yükseltildi. Büyüme aşağı, enflasyon yukarı yönlü revize edilince “stagflasyon” söylemlerini haklı çıkaracak bir tablo da ortaya çıkmış oldu.
FAİZDE KRİTİK DENGE
Son bir yıldır uygulanan ekonomik program ve parasal sıkılaşma ile yüksek faiz devam etmek durumunda. Ekonomiye can suyu vermek için faizleri düşürünce döviz kurunu bu seviyelerde tutmak mümkün olmaz. Kur yükselince enflasyon yükselir, yabancı portföy girişleri (carry trade) zayıflar veya tersine döner gibi birçok ihtimal ortaya çıkar. Son bir yılda yapılanlar heba olup başa dönülür. Yüksek faiz ortamı devam ettiği sürece ekonomideki yavaş büyüme ve buna bağlı olarak şirketlerin borç ödeme güçlerinde zayıflama gibi sonuçlar beklenebilir. Sanki biraz “kırk katır, kırk satır” durumu gibi. Hal böyle olunca borsanın olumlu fiyatlamaya konu olacak gündem ve beklenti ihtiyacı sürüyor. Yılın ilk yarısına ilişkin bilançolar ise borsayı taşıyacak ölçüde bir performans ortaya koymaktan uzak.
Ekonominin genel seyri dışında enflasyon muhasebesi etkisi bariz şekilde bilançolara yansımış durumda. Umutlar dış kaynaklı gelişmelere kaldı. Bu ay içinde öncü merkez bankalarının faiz indirimlerine başlaması ve bu durumun Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere olumlu yansıması durumu söz konusu olabilir. Bunun için de biraz zamana ihtiyaç var. ABD ve Avrupa’da faizlerin düşecek olmasına karşılık Türkiye’deki yüksek faiz ortamının en azından bir süre daha korunacak olması yabancı yatırımcılar açısından önemli bir avantajı barındırıyor. Onlar da bu avantajı kullanmaya devam ediyor.
FITCH’İN ETKİSİ SINIRLI KALABİLİR
TCMB verilerine göre 29 Ağustos ile biten haftada; yabancı yatırımcılar 682 milyon dolarlık tahvil bono alırken hisse senetlerinde 19 milyon dolarlık satış yaptılar. Tahvil bonoda bir hafta önce 1 milyar doların üzerinde satış yapmışlardı. Son aylarda bazı haftalar kesintiye uğrasa da tahvil bonoda bariz alıcı konumundalar. Yine 29 Ağustos haftasında; TCMB brüt rezervlerinde 1 milyar dolarlık azalma, bankalar döviz mevduatı ve kur korumalı mevduatta düşüş görüldü. Cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu artırması olumlu karşılanmakla birlikte piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kalabilir. Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.
ABD İSTİHDAMI SONRASI SIRA ENFLASYONDA
- Dış piyasalar geçen hafta ABD tarım dışı istihdam verilerine odaklanmıştı. ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı öncesi önemli verilerden biriydi. 11 Eylül Çarşamba günü de ABD enflasyon (TÜFE) verileri var. Beklenti yıllıkta yüzde 2.6 seviyesinde (geçen ay %2.9). Bilindiği üzere Fed faiz kararları için enflasyon ve istihdam verileri en önemli referanslar arasında yer alır.
- Cuma günü ABD’de tarım dışı istihdamı ağustosta +142 bin kişi (beklenti: +160 bin, önceki: +114 bin), ABD’de işsizlik oranı ağustosta yüzde 4.2 (beklenti yüzde 4.2, önceki yüzde 4.3) olarak açıklanırken ekonomide “yumuşak iniş” öngörülerini güçlendirdi. Diğer yandan Fed’in 18 Eylül’deki toplantısında faiz indirimlerine 50 baz puanlık indirim ile başlama olasılığına çok da güç vermedi. Yüzde 50 olasılık olarak fiyatlandı. 25 baz puanlık indirime bir süredir zaten kesin gözle bakılırken fiyatlamalar ağırlıklı olarak bu olasılık üzerinde yapılıyor. Enflasyon da düşmeye devam ederse Fed’in faiz konusunda eli daha da güçlenecek.
- Diğer yandan imalat PMI verilerinin ardından ABD ekonomisinde resesyon riski fazlaca telaffuz edildi. Faizi düşürmenin ayrıca ekonomik gerekçesi var. New York Fed Başkanı John Williams’dan “Fed faiz indirim sürecine başlamaya hazır” açıklaması geldi.
- İstihdam verisi beklentilerin biraz altında gelse de piyasalara çok belirgin yansımaları görülmedi. Borsalara etkisi kısa süreli ve zayıf bir tepki yükselişi şeklinde oldu. Ancak dış borsalar negatif bölgede kalmaya devam etti. ABD 10 yıllık tahvil faizinde düşüş sürdü ve yüzde 3.70 seviyesinin altına salınım gösterdi. Sonra hafif yükseldi.
- Dolar önce zayıfladı, sonra toparlandı, Euro değer kazanıp sonra gevşedi. Dolar endeksi 101.17, Euro/dolar paritesi 1.1086 seviyelerinde işlem görüyor. Şimdi dikkatler ABD enflasyonunda olacak. Beklentilerden düşük gelirse piyasalar Fed’in 50 baz puanlık indirimi için aradığı haberi belki orada bulabilir.
Bir parantez de Japonya’ya açmak yerinde olacak. Hatırlanırsa, 5 Ağustos’taki tübülans sonrası Japonya Merkez Bankası yetkililerinin “Finansal piyasalar bu durumda iken faiz artırmayız” açıklamaları ortamı sakinleşmişti. Ancak son günlerde faiz artırım söylemleri gelmeye başlayınca piyasaların ‘Japonya fobisi’ tekrar depreşti. Geçen hafta Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, ekonomi ve fiyatlar beklendiği gibi performans gösterirse faiz artışlarına devam edileceğini belirtti.
ECB’DEN FAİZ İNDİRİMİNİN DEVAMI BEKLENİYOR
Önümüzdeki hafta gündem yine yoğun olacak. ABD dışında Almanya ve Çin enflasyon verileriyle 12 Eylül Perşembe günkü Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı ve faiz kararı var. ECB’den faiz indirimine devam kararı bekleniyor. Haziranda ilk faiz indirimini yapmış sonra ara vermişti. Ancak Almanya ve Euro Bölgesi’nde enflasyonun yüzde 2 olan hedef değere ulaşması, resesyon riskinin öne çıkması, faiz indirimlerini zorunlu hale getirdi.
Avrupa’da fabrika kapanışlarına (Volkswagen, Arçelik) dair haber akışları gelmeye başladı. Bu durumun ilk akla gelen ilacı da faizi düşürüp ekonomiye destek vermek. ABD ve Avrupa merkez bankaları faiz artırırken ekonomideki yavaşlamayı zaten hesaba katmışlardır.
Ekonomi soğumadan enflasyon düşüşü çok zor ve olağan işleyişe aykırı bir durum. Ekonomileri yavaşladı ama enflasyonda hedeflerine ulaştılar, uyguladıkları politikadan istedikleri sonuçları aldılar. Şimdi faizleri düşürme ve faiz düşerse ne olur hesaplarını yapma zamanı. Önümüzdeki dönemde borsalara ve gelişen ülke piyasalarına, sanayi başta olmak üzere emtia fiyatlarına olumlu yansımalarını dikkate almak gerecek. Bu beklentilerin gerçeklik kazanması biraz zaman alacaktır. Piyasalar belki 5 Kasım’da yapılacak ABD seçimini de görmek isteyebilir.
BORSADA SATIŞ BASKISI SÜRÜYOR
Borsada tepki çıkış denemeleri güç kazanamadı, düşüş eğilimi devam ediyor. İlk destekler 9.700 ve 9.500-9.450 seviyelerinde görülürken ilk dirençler 10.150-10.190 noktalarında görülüyor. Çıkışın devamı için bu seviyelerin geçilmesi gerekecek. Sonraki direnç ise 10.415 (gap-boşluk) seviyesinde. Endekste destek seviyelerinde tepki alımları görülse de güç kazanması olasılığı zayıf.
ALTIN SAKİN
- Son dönemin en hareketli yatırım araçlarından biri de altın. ABD istihdam verisinin ardından yukarı yönlü bir hareket yaşadıysa da kâr satışlarıyla karşılaştı. Fed’in 25 baz puanlık indirimi fiyatların içinde zaten var. 50 baz puanlık indirim olasılığı güçlenmeyince çıkış denemeleri zayıf kaldı.
- Ortadoğu bu günlerde sakin (dileriz hep öyle kalır) kalınca jeopolitik risklere bağlı güvenli liman özelliği biraz zayıfladı. Altının ons fiyatında yükselişin devamı için 2.531 dolar zirvesinin geçilmesi gerekecek. İç piyasalarda da gram/TL altın fiyatın ise benzer görünüm hakim. 2.700-2.760 TL bandında yatay seyir söz konusu.
- Petrol fiyatlarına da bir parantez açmak gerekirse; küresel ekonomideki yavaşlama petrol fiyatları üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor.
Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.
Paylaş