Paylaş
Borsa İstanbul’da çıkış hareketi banka hisseleri öncülüğünde yeni zirvelere ulaştı. Bankaların fiyat kazanç oranlarının düşük olmasının yanında bu yılın ilk çeyrek bilanço beklentilerinin yüksek olması önemli. Bu beklentinin oluşmasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerinin ciddi payı var. BDDK 29 Mart tarihinde, Ocak-Şubat ayları bankacılık sektörüne ilişkin kâr tablosunu açıklamıştı. Ocak-Şubat 2021 döneminde 9 milyar TL olan bankacılık sektörü kâr rakamı, bu yıl aynı dönemde yüzde 333 artışla 39 milyar TL oldu. Verinin açıklandığı tarihte banka hisselerinin fiyat kazanç ve piyasa değeri/defter değeri gibi bilanço değerlemelerinde sıkça kullanılan finansal oranlar daha düşüktü. Diğer anlatımla daha ucuzdu. Bu tabloya yüksek kâr beklentileri de eklenince banka hisselerinde, dolayısıyla borsadaki yükseliş kaçınılmaz oldu. Önümüzdeki hafta Akbank, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası bilançoları bekleniyor. Muhtemelen kârlılık yüksek gelecek. Bu durum zaten önemli ölçüde fiyatlandı. Cuma akşamı bankalar dahil Borsa İstanbul’a gelen satışlar bir bakıma bunu teyit etti. Yeni bir bilanço hareketi yapıp yapmayacağını izleyip göreceğiz. Bankaların deyim yerindeyse (teşbihte hata olmaz) kârlılık yönünden altın çağını yaşamasına sebep olan gerekçeler malum. Kredi büyümesi ve kredilerden alınan faiz geliri artışları, ayrıca düşük mevduat faizleriyle (düşük kaynak maliyeti) devlet borçlanma tahvil bonusu ve kredi faizleri arasındaki lehte marjlar yüksek kârlılığın yakalanmasında önemli paya sahip.
70 MİLYAR TL’YE ULAŞTI
Bankacılık kredileri 5.5 trilyon TL’yi geçmiş durumda. Yılbaşına göre 600 milyar TL’lik bir kredi genişlemesi var. Bankacılık net faiz geliri 2021 Ocak-Şubat döneminde 25 milyar TL iken bu yıl aynı dönem 70 milyar TL’ye ulaştı. Bu görünüm bir yönüyle genel ekonomi politikalarıyla da ilgili olduğundan parlak tablonun devam edip etmeyeceği ayrı bir tartışma konusu. Onu zaman içinde gözlemleme imkanımız olacak. Bu aşamada dikkat çekilecek noktalar, bankacılığın oldukça yüksek kârlara ulaştığı, bunun banka hisse fiyatlarına önemli ölçüde yansıdığı ve Borsa İstanbul’a çok önemli katkı yaptığı durumudur. Cuma günü gelen satışlar önümüzdeki haftanın daha zor olacağının sinyali gibi. Borsa İstanbul açısından dikkat çekilecek bir diğer konu, önümüzdeki hafta Ramazan Bayramı ve Fed toplantısı öncesi son işlem haftası. Bu açıdan dalgalı seyir olasılığı yüksek.
Jerome Powell
POWELL ADINI KOYDU
-Geçen hafta IMF Bahar Toplantıları ve daha çok da ABD ve Avrupa Merkez Bankası Başkanlarının açıklamaları takip edildi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde, ekonomik toparlanmanın zayıflaması ve aşağı yönlü risklerden söz ederken ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, Fed’in 3-4 Mayıs tarihlerinde gerçekleştireceği toplantıda 50 baz puanlık bir faiz artışının ‘masada’ olacağını, enflasyonun Fed’in yüzde 2’lik hedefinin oldukça üstünde olması sebebiyle, Fed’in biraz daha hızlı hareket etmesinin uygun olacağını, söyledi. Konuşma şahin bulunsa da bir bakıma önceki söylemlerin devamı niteliğindeydi. Ayrıca benzer açıklamalar hatta daha şahin diyebileceğimiz açıklamalar diğer Fed üyeleri tarafından da bir süredir yapılıyor. Powell’ın açıklamaları sonrası ABD borsaları başta olmak üzere dış borsalara satış geldi. St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Fed’in bu yıl faizleri yaklaşık yüzde 3,5 seviyesine yükseltmek için acele etmesi gerektiğini söylerken 75 baz puanlık bir faiz artırımdan söz etti. Bununla birlikte Avrupa Merkez Bankası faiz artırımları için sonbahar ve yıl sonu için yapılan tahminler temmuz ayına çekilmeye başladı. Bu arada özellikle Avrupa ekonomisi için faiz artırımlarını kaldırıp kaldırmayacağından hareketle stagflasyon ve resesyon tahminleri de yapılıyor. Burada bir parantez açmak gerekirse, Avrupa Türkiye’nin en önemli ticaret partneri ve ihracat yaptığı pazar. Olası bir durgunluk Türkiye’yi de rahatsız eder. Buna bir de zayıf euronun getirdiklerini ilave etmek gerekecek. Parantezi kapayıp devam edecek olursak, stagflasyonun tartışma konusu olduğu bir ortamda Avrupa Merkez Bankası faiz artımlarında agresif olabilir mi, sorunsunu da sormak gerekecek. Ancak ABD ve Almanya’da son 30-40 yılın en yüksek seviyelerini deneyen enflasyon yükselmeye devam ediyor. Geçen hafta Euro Bölgesi mart enflasyonu (TÜFE) aylıkta yüzde 2.4, yıllıkta yüzde 7.4 olarak açıklandı (önceki yüzde 0.9, yüzde 5.9). Bir yanda enflasyon, diğer yanda yükselen faiz ekonomideki toparlanmaya set vurur mu kaygıları, Avrupa Merkez Bankası için zor bir karar olacak.
ABD TAHVİL FAİZİ YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRÜYOR
-Dış piyasalarda yakından izlenen diğer bir parametre ise ABD tahvil bono faiz oranları. Fed’in mart ayındaki faiz artışı sonrası kısa, orta ve uzun dönem ABD tahvil bono faiz oranlarındaki yükselişler güç kazandı. Faiz artışının devam edeceği ve mayıs ayından itibaren bilanço küçültme işlemlerinin başlayacağı beklentileri ayrıca katkı yaptı. ABD 10 ve 30 yıllık bono faiz oranları %3.00 seviyelerinde gezinirken bu durum altının ons fiyatını baskılamaya başladı. Altın fiyatındaki gerilemede, değer kazanan dolar ile Rusya-Ukrayna savaşının etkilerinin zayıflamasının ve güvenli liman ihtiyacının nispeten azalmasının etkileri önemli. Ancak yüksek enflasyon altın için yukarı yönlü bir parametre olarak gerçerliliğini koruyor. Yüksek enflasyon, alternatif getiri arayışları açısından borsalar için de fiyatlamaya konu olan gerekçelerden biri. Petrol fiyatındaki düşüşte ise küresel ekonomi için büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi ve artan ABD petrol stoklarının payı var. Dış borsalarda ise Fed’in parasal sıkılaşma politikalarına bağlı olarak daha temkinli bir görünümden söz etmek mümkün.
BORSA İSTANBUL YABANCISIZ YÜKSELDİ
-TCMB tarafından açıklanan “yurtdışı yerleşiklerin haftalık hisse senetleri ve tahvil bono” işlemlerinde 15 Nisan ile biten haftada yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 26.9 milyon dolar, tahvil bonoda 36.8 milyon dolarlık alım yaptılar. Bu tabloya göre, Borsa İstanbul’daki son yaşanan çıkış hareketinde yabancı katkısının zayıf, yerli katkısının çok yüksek olduğu görülüyor. Son dört haftada hisse senetlerinde yabancı yatırımcıların alımı toplamda 300 milyon dolar. Bu durum yabancı takas saklama oranından da görülüyor. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı %36’nın hafif üzerinde seyrediyor. Tahvil bonoda (DİBS) ise son bir ayda iki hafta alım, iki hafta satım tarafında görünmüşler. Net giriş çıkış yok. Özetle Türkiye mali piyasalarına yabancı ilgisinin çok sınırlı olduğu söylenebilir.
BORSADA KÂR SATIŞLARI
-Borsada çıkış hareketi kâr satışlarıyla karşılaştı. Derinlik kazanan satışlara rağmen yükseliş trendi korunuyor. İlk destek 2.460 seviyesinde görülüyor. Çıkış trendinin korunması açısından bu seviyenin üzerinde kalınması önemli olacak. Aksi taktirde sonraki destek noktaları 2.435 ve 2.400 seviyelerinde bulunuyor. Olası tepki alımlarında ilk dirençler ise 2.500 ve 2.560 seviyelerinde bulunuyor. Sonraki dirençler 2.600-2.620 seviyelerinde. Önemli direnç bölgesine yaklaşan endekste yorgunluk emareleri artmış durumda. Bu açıdan destek seviyelerinde tepki alımları görülse de kâr satışları etkisini sürdürebilir.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş