Paylaş
PİYASALARDA mevcut trendler korunuyor. Borsa İstanbul’da düşüş trendi devam ederken tepki alım denemeleri ve toparlanma çabaları henüz güç kazanamadı. Yükseliş girişimleri satış fırsatı olarak görüldü. Ancak geri çekilmelerde tepki alımlarının gelmesi taban oluşturma çabası olarak görülebilir. Borsanın primsiz olması kısmen de olsa yerli alıcının dikkatini çekmesine rağmen para girişi ve beklenti tarafı zayıf kalınca çıkış denemeleri başarısız kalıyor. Bir patinaj durumu söz konusu.
FAİZ DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ ERTELENDİ
Dış borsalarla olumsuz ayrışma devam ediyor. Beklentilerin üzerinde gelen eylül enflasyon verisi sonrası TCMB’nin faiz indirim öngörülerinin ertelenmesi piyasanın beklenti ihtiyacının devamına neden oldu. Enflasyon, uygulanan ekonomik programın en önemli kriterleri arasında yer alıyor. Diğer yandan yüksek faiz nedeniyle yavaşlayan ekonomi, bir faiz indirimini ihtiyaç haline getirmiş durumda. Enflasyon düşmeyince faiz düşüşü de bu aşamada pek mümkün görülmüyor. Zaten yerli ve yabancı birçok kurum, faizle ilgili düşüş tahminlerini yıl sonu veya 2025 yılına erteledi.
Bu arada ekonomide zayıflamaya ilişkin veriler gelmeye devam ediyor. Sanayi üretimi ağustosta yıllık yüzde 5.3 azaldı. Temmuzda da yüzde 4.0 azalmıştı. Şubat ayından bu yana azalan bir eğilim söz konusu. Hatırlanırsa imalat PMI verisi geçen ay 44.3 ile pandemiden sonra en düşük seviyelerine geri çekilmişti.
Ekonomiye bir can suyu vermek açısından faiz indirim hamlesi elzem görülüyor. Bu durumda enflasyon düşüşü daha da zorlaşacak. Borsaların zayıf görünümünde bu tablonun önemli payı var. Faizlerin yüksek seyrini koruyacağı beklentilerinin yanı sıra ekonomide çarkların daha yavaş işlemesinin şirket bilançolarına yansıması muhtemeldir. Zaten enflasyon muhasebesinin uygulanması nedeniyle yılın ilk yarısına ait bilançolarda çok düşük bir performans vardı. Uzun zamandır bu kadar zarar getiren bilançoyu bir arada pek görmedik.
ORTADOĞU GÜNDEMİ ETKİLİ OLUYOR
Eylül ayında ihracat ve ithalat rakamlarında geçen yılın aynı ayına göre düşüş (1.8 ve 1.4) gözlendi. Ocak-eylül döneminde ihracat artışı yüzde 3.2 sağlandı, ithalatta ise düşüş 7.9 olarak gerçekleşti. Cuma günü açıklanan ağustos ayına ait ödemeler dengesi tablosunda aylık cari fazla 4.3 milyar dolar olurken yıllık cari açık 11.2 milyar dolara geriledi. ‘İkiz açıklar’ olarak bilinen bütçe ve cari açığın cari tarafındaki iyileşme önemli ve olumlu. Ancak bu tabloda yine ekonomideki yavaşlamanın da bir payı olduğu açık. Beklenti bulmakta zorlanan piyasalarda ayrıca Ortadoğu kaynaklı gündemin ağırlığı var. İsrail-Lübnan-İran arasındaki çatışma ortamının coğrafi bakımdan bölgeye çok yakın Türkiye’yi rahatsız ettiği açık. Gündeme bağlı olarak Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.
TAHVİL BONODA YABANCI SATIŞLARI
Tahvil bonoda (DİBS) yabancı yatırımcıların alımları alışık olunan bir durumdu. Ancak TCMB verilerine göre 4 Ekim ile biten haftada; yabancı yatırımcılar 291 milyon dolarlık hisse senedi, 124 milyon dolarlık tahvil bono sattılar. Tahvil bonoda son iki haftalık satışları 735 milyon dolar oldu. Son açıklanan ödemeler dengesi tablosuna göre; ocak-ağustos döneminde portföy yatırımları girişi 24.8 milyar dolar olarak gerçekleşirken kırılımında, 26.7 milyar dolar tahvil bonoya giriş, 1.9 milyar dolar hisse senetlerinden çıkış olarak gerçekleşti.
Yüksek faiz ciddi anlamda yabancı girişine neden olmuş. Faizler mevcut seviyesini koruduğuna göre olağandışı bir gelişme olmazsa yabancı çıkışının devamını veya ivme kazanmasını beklemek fazlaca karamsarlık olacak. Diğer yandan aynı hafta kur korumalı mevduatta (KKM) erime devam etti ve ilk defa 1.5 trilyon TL’nin altına çekilme yaşandı. TCMB rezervlerinde ise brütte 1 milyar dolarlık düşüş, nette ise 2.9 milyar dolarlık artış var. Brüt rezervler 156.3 milyar dolara gerilerken swap hariç net rezervler 34.6 milyar dolara yükseldi. TL’ye dönüş ve sıcak para girişleri rezervleri beslemeye devam ediyor.
GÖZLER MERKEZİN YAKLAŞIMINDA
Önümüzdeki haftanın önemli gündemleri arasında TCMB toplantısı ve faiz kararı var. 17 Ekim’deki toplantıdan faiz değişimi beklenmiyor. Ancak toplantı sonrası yayınlanacak metin daha önemli. Geçen ay toplantı faiz kararının önüne geçmişti. Bu toplantı da özellikle beklentileri aşan eylül enflasyonu sonrası TCMB’nin ileriye yönelik para politikasına projeksiyon tutmak açısından metin yine yakından takip edilecek. Önceki metinlerde yer alan ek sıkılaştırma ifadesi eyül toplantısında kaldırılmıştı. Tekrar parasal sıkılaşma yönünde bir sinyal gelip gelmeyeceği önemli olacak.
ALTINDA KÂR SATIŞLARI DERİNLİK KAZANMADI
BU yılın en flaş yatırım araçlarından biri olan altında kâr satışlarına bağlı düşüş derinlik kazanmadı ve teknik düzeltme boyutunda kaldı. Sonraki aşamada 2.600 doların üzerinden tekrar alım geldi. Fed’in faiz indirimine ilişkin tereddütler bu noktada önemliydi. Ancak Fed’in faiz indirimlerine devam edeceği beklentilerinin daha baskın kalması, Ortadoğu’da devam eden savaş haline bağlı jeopolitik riskler ve güvenli liman ihtiyacının canlı kalması altın fiyatlarındaki yükselişe katkı yapan bir durum. Enflasyon ve istihdam verileri sonrası; ABD tahvil faizlerinde yükseliş, dolarda değerlenme, Euro’da ise zayıflama söz konusu. Bu durum dolar/TL kurunda yükseliş, Euro/TL kurunda gevşeme olarak iç piyasalara da yansıma gösterdi. Altının ons fiyatı 2.657 dolar, ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4.08, dolar endeksi 102.91, Euro/dolar paritesi 1.0937, brent petrol 78 dolardan işlem görüyor.
BORSADA SATIŞ BASKISI KORUNUYOR
BORSA, geri çekilmelerde tepki alımları görülse de güç kazanamıyor. İlk dirençler 9.150-9.200 seviyelerinde bulunuyor. 9.600-9.700 sonraki direnç seviyeleri. İlk destek ve tutunma noktası ise 8.850 olarak görülüyor. Bu seviyenin altında verilecek destekler ise 8600-8.500 seviyelerinde bulunuyor. Satış baskısı korunan endekste destek noktalarında tepki alımlarının görüldüğü, ancak direnç seviyelerinin geçilmekte zorlanıldığı piyasa görünümü korunabilir.
DIŞ PİYASALARDA TEREDDÜT ARTIYOR
DIŞ piyasalarda iyimserlik etkisini kaybetmeye başladı. Ancak orta ve uzun dönemli olumlu hava korunuyor. İsrail-İran-Lübnan kaynaklı çatışma ortamı, enflasyon ve ABD tarım dışı istihdamı sonrası Fed’in faiz indirimlerinin tartışmalı hale gelmesi, Çin’in ekonomiyi canlandırmak amaçlı teşvik paketi konusundaki gelişmeler, Almanya ve Çin’de ekonomik yavaşlamaya ilişkin öngörüler piyasaları daha temkinli görünüme yönelten unsurlar.
ABD’de beklentileri aşan tarım dışı istihdamı ve enflasyon verisi (TÜFE) sonrası, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) kasım toplantısına ilişkin beklentiler oldukça zayıfladı. 25 baz puanlık indirim ağırlık kazanırken (%90) faiz konusunun pas geçileceğini düşünenler de az değil. Oluşan tereddüdü göstermesi açısından; New York Fed Başkanı John Williams, “Enflasyon baskıları hafiflemeye devam ederken daha fazla faiz indirimi beklediğini” sözlerii önemli. Ayrıca Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic’in, ABD merkez bankasının yaklaşan toplantısında faiz indirimine gitmeme konusunda ‘tamamen rahat’ olacağını belirterek, enflasyon ve istihdama ilişkin son verilerdeki ‘dalgalanmanın’ kasım ayında faizleri sabit bırakmayı gerektirebileceği görüşünde olması da kayda değer bir durum.
Perşembe günü ABD’de TÜFE eylülde yıllık yüzde +2.4 (beklenti: %+2.3, önceki: %+2.5), aylık yüzde +0.2 (beklenti:%+0.1 önceki.%+0.2) olarak beklentilerin biraz üzerinde açıklandı. Ayrıca 258 bin olarak açıklanan ABD haftalık işsizlik başvuruları piyasaların enflasyon verisine aşırı tepki vermemesine neden oldu.
ABD ekonomisinde yumuşak iniş öngörüsü korunuyor. Enflasyon her ne kadar eylülde beklentilerin üzerinde gelmesine rağmen yüzde 2 hedefine oldukça yaklaşmış durumda (darısı başımıza). Bu açıdan Fed’in
faiz indirim adımlarında gecikme veya tereddütler olsa da devamının gelmesi olasılığı yüksek.
Avrupa Merkez Bankası açısından herhangi bir tereddüt yok. Hem ekonomide resesyon tartışmalarının yoğunluk kazanması hem de enflasyonun düşüş ivmesinin artarak yüzde 2 hedefinin altına çekilmesi, faiz düşüşünü gerekli kılıyor. Diğer yandan yaklaşan 5 Kasım ABD seçimleri için görüşler gelmeye devam ediyor. Kriz kahini olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini, ABD seçimlerine ilişkin olarak Donald Trump’ın başkan seçilmesinin ekonomide stagflasyona yol açabileceğini, Kamala Harris’in daha iyi bir seçenek olacağını söyledi. Yaklaşan seçime yönelik fiyatlamalar önümüzdeki günlerde daha fazla yoğunluk kazanabilir.
Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.
Paylaş