Geçen hafta Mey’in yeni tanıttığı Sarı Rakı’nın çok güzel ama aceleye gelen bir ürün olduğunu yazmıştım.
Damıtılmış içkilerin meşe fıçılarda dinlendirilerek piyasaya sürülmesinin dünyada yeni bir akım olduğunu belirtmiş, sarı rakı da meşe fıçılarda en az 5 yıl eskitilse dünya piyasalarında daha prestijli bir yer edinebilirdi demiştim.
Mey Genel Müdürü Esen Ataay aradı, rakı üretimiyle ilgili bazı bilgileri paylaştı. Ataay, rakının dinlendirilerek değer kazanan bir içki olmadığını, rakının en az bir, en çok üç ay dinlendirilmesinin yeterli bulunduğunu söyledi.
Haklıdır. Damıtılmış içkilerin hiçbiri dinlendirilerek değer kazanmaz. Buna votka, cin, tekila, rom ve rakı gibi genellikle eskitilmeden içilen damıtılmış içkiler de, eskitilerek içilmesi tercih edilen viski ve konyak da dahil. Viski ve konyağa eskitmenin kattığı değer, dinlendirmeden değil içinde bekletildikleri fıçının özelliklerinden gelir. Fıçının yapıldığı ağacın cinsi ve fıçının diğer özelliklerine (isleme, daha önceden şarap gibi başka bir içkinin bekletilmesi vs.) göre yıllanan içki, zaman içerisinde değişikliğe uğrar. Daha çok viski ve konyakta kullanılan bu yöntem son zamanlarda, geleneksel olarak yıllandırılmadan tüketilen votka, cin, rom ve tekila gibi içkilerde de kullanılmaya başlandı.
Kanımca rakıda da başarıyla kullanılmaması için hiçbir neden yok. Zaten Sarı Rakı da bu düşüncenin ürünü. Ama Esen Ataay’a göre rakıyı bu kadar uzun süre eskitmenin sakıncaları var.
Çünkü rakı; votka, cin, tekila ve rom gibi saf bir içki değil. İçinde anason da var. Anasonun eskitme sırasında oksidasyon yapabileceğinden endişe ediyor. İçki yapımı konusunda uzman olduğuna göre endişesinin haklı çıkma olasılığı da çok yüksek.
Yine de ben rakıyı da eskitmenin bir yolunun bulunabileceğine inanıyorum. Geçen gün Mey’in yeni Sarı Rakı’sını tadınca bu inancımda haklı çıkmayı daha da fazla istemeye başladım. Mey’in Sarı Rakı denemesi harika bir sonuç vermiş. Konyak ve malt viski gibi susuz, buzsuz ve oda sıcaklığında, dijestif olarak yudumlanabilecek bir rakı çeşidi yaratılmış. Yine de hálá biraz keskin, yakıcı ve toy. Ataay’ın endişelerini telafi edecek yöntemler bulunabilir ve meşe fıçılarda eskitilebilirse dünya içki kültürüne benzersiz bir armağan kazandırılacağı kesin.
Rakı üreticilerimizden en az birinin bugün, yıllar sonra piyasaya çıkartmak üzere rakıları fıçılarda eskitme yöntemleri denediğinden eminim. Bunlardan birinin de, bir yıl gibi kısa bir sürede inanılmaz yeniliklere imza atmayı başaran Mey olması büyük olasılık. Tabii şimdi herhangi biri çıkıp ben beş, sekiz, on yıl sonra piyasaya çıkartmak üzere rakı eskitiyorum demeyecektir.
Bu şirket sırrına girer.
Ama isteyenle iddiaya girerim ki, en fazla 10 yıl sonra fıçıda yıllandırılmış rakı çıkartan bir şirket mutlaka olacaktır.
Ankara’ya taşınıyorum telefonum değişmesin (Hıı?)
Avea Genel Müdürü Cahit Paksoy, ‘Cep telefonunda alan kodunu kaldırın, rekabeti getirin’ demiş. Yani telefon numarası 0532 ile başlayan Turkcell abonesi, Avea’ya geçince eski numarasını aynen kullansın diyor. Belki cep telefonu hizmetleri Türkiye’de ilk başladığı günden itibaren operatörlere özel alan kodu verilmese olurdu. Ama şimdi böyle bir uygulamaya gitmek, kendi alan koduna marka değeri katmayı başarmış Turkcell’e büyük haksızlık olur.
‘0532’ alan kodu artık bir markadır. Turkcell’in yarattığı ve sahip olduğu bir marka... Hem Avea’nın argümanları haklı kabul edilirse, yani alan kodunun, numarayı kullanan kişinin mülkiyetinde olması benimsenirse, sabit telefonlarda ne olacak? Avrupa yakasında yaşayan bir abone Ankara’ya taşındığında telefon numarası değişmeyecek mi? Kadıköy’deki emlakçılar da Avea gibi kazan kaldırır, insanlar 0212’li numaralarını 0216’lıya çevirmemek için bu yakaya taşınmıyorlar derse daha mı az haklı olacaklar?
Gençlik hapı
Elçiye zeval olmaz. Gerçi bu hapın elçisi de sayılmam, sadece çok ilginç bulduğum bir yeniliği sizlerle de paylaşmak istedim hepsi o... Berkeley Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bilimsel araştırmaların sonucu olan bir hap, ABD’de hızla popülerleşmeye başladı. Juvenon isimli hapın iddiası yaşlanmayı yavaşlattığı...
Bilimsel araştırmalar yaşlanmanın en büyük sorumlusunun hücrelerdeki mitokondriyanın çürümesi olduğunu göstermiş. Mitokondriyalar karbonhidratları, yağları, proteinleri enerjiye dönüştüren biyolojik makinelermiş. Yıpranan mitokondriyalar besinleri enerjiye çevirmekte daha çok zorlanıyor ve daha fazla zehirli oksidanlar üretiyorlarmış.
İddiaya göre Juvenon, hücrelerdeki sağlıklı mitokondriya oranını yükselterek, hücrelerin yaşlanmasını yavaşlatıyormuş. Ne kadar doğru bilemem. Bildiğim o ki, Juvenon ABD’de serbestçe satılan ve giderek artan oranlarda talep gören bir hap. İyisi mi www.juvenon.com adresine girip, yapılan bilimsel araştırmalara ve sonuçlarına bakıp kendiniz karar verin.