Şeytan mı dürttü, melek mi öptü bilemiyorum son anda vaz geçtim. Böylesi büyük bir organizasyonun İnternet sitesinin rezalet ölçüde kötü olmasının da, gitmeme kararımda etkisi olmuştur muhakkak. Hem baktım Hürriyet'in anasayfasında kongrenin
Sefa Kaplan, Gila Benmayor ve
Ersin Kalkan'dan oluşan bir ekiple izleneceği de ilan edilmiş...
İyi ki gitmemişim. Filozofların toplantısıyla, bizim
yüzde yirmibeşlik başbakanın damat rolündeki figüran oğlunun düğünü aynı yerde yapılıyordu ya...
Görmemişin düğünü olmuş tutmuş yolları kesmiş. Dünya Felsefe Kongresi'ne gitmeye çalışan
filozoflar, bir figüranın düğünü uğruna yollarda rezil olmuşlar. Daha doğrusu biz onlara rezil olmuşuz.
Dediğim gibi iyi ki gitmemişim. Bir figüranın düğünü uğruna yollarda rezil olmak bir yana fazla bir şey de kaçırmamışım. Konferansı izleyen Hürriyet ekibinin haberlerinden öğrendiğime göre dünya filozofları, ilgi alanıma giren konularda yeni bir şey söylememişler. Benim zaten yedi, sekiz sene önce bu sütunda yazıp, sizlerle paylaştığım öngörüleri tekrarlamışlar. ''Devletler artık her alanda egemenliklerini ortaya koyamayacaklar''mış da, ''Uluslararası medyadaki globalleşmeyle birlikte ulus devlet modeli eski moda bir yönetimine dönüşmüş'' de, ''Yeni teknolojiler, ulusun ve tek bir devletin sınırlandırıcı yapısına darbe vurmuş'' da, ''Ulusal devletler farklı türden global oyuncularla karşı karşıya kalmışlar''mış da,
mış mış da mış mış...
Tamam bunların hepsi doğru da, doğru olacağı sekiz yıl öncesinden bilinen şeylerdi zaten.
Tarih kongresi mi bu yoksa felsefe kongresi mi? İnternet'in konvansiyonel dünya düzenini kökten değiştireceğini sekiz yıl önce yazmıştım.
'Orhan Bursalı'ların,
'Kürşat Başar'ların,
'Yalçın Pekşen'lerin,
'Zülfü Livaneli'lerin,
'Aydın Engin'lerin ve daha nicelerinin İnternet'e burun kıvırdıkları bir dönemdi.
İnternet'le birlikte artık gümrük duvarlarının, sınırların anlamını yitirmeye başladığını yazmıştım, örneğin. İnternet üzerinden yazılım satın alıyordunuz, parasını kredi kartıyla ödüyordunuz, yazılımı İnternet üzerinden yüklüyordunuz. Peki aldığınız
ürün gümrük sınırlarını nereden geçiyordu, gümrük vergisi nasıl alınacaktı?
İnternet'le birlikte ulusal hukukun da anlamsızlaşmaya başladığını, yerini uluslararası hukukun alacağını yazmıştım bir başka yazımda. İnternet üzerinde site açıp, yayın yapmak çok kolaydı. Bir ülkenin yasalarında suç sayılan şey, bir başka ülkeninkinde suç sayılmayabiliyordu. Dolayısıyla
ulusal kanunlar anlamsızlaşıyordu. Çözüm uluslararası hukuktaydı.
İnternet'in bilginin dolaşımını hızlandırdığını, ticarete ve servis hizmetlerine uluslararası bir boyut kattığını, uzaktan eğitime uluslararası kapılar açacağını, kültürler arası etkileşimi hızlandıracağını, kısacası ulusal devletin temellerini sarsacağını söylemiştim.
Aradan geçen sekiz yıldan sonra Dünya Felsefe Kongresi'nde teknoloji, enformasyon ve iletişim konularında yeni bir şeyler konuşulmasını beklerdim doğrusu.
Belki de önyargılıyım. Yeni bir şeyler de söylendi de benim haberim olmadı. Kongreyi çok yakından takip eden Hürriyet ekibinin bile tüm toplantılara yetişmesi olanaksız sonuçta. Kongrenin doğru düzgün bir İnternet sitesi de yok ki, konuşulanları İnternet'ten takip edeyim.
Hurriyetim.com.tr'de yayınlanan kongre haberinin altına yorum yazan okur çok haklı. ''Bu konferansa isteyip de katılamayan birçok insandan biriyim'', diyor
Yıldız Ayyıldız, ''Keşke konferansa katılan konuşmacıların tam konuşma metinleri yayınlansa ve biz de yararlanmış olsak''...
Doğru düzgün bir İnternet sitesi yapmayı bile beceremeyen felsefecilerden, yeni iletişim teknolojileri üzerine yaratıcı düşünceler üretmelerini beklemekle çok şey mi istiyorum dersiniz?
Ali Kıran Yolkesen'in binlerce davetlisinin katıldığı figüranın düğünü için bile oldukça başarılı bir site hazırlanmışken (
rterdogan.com), filozofların başının kel kalması insanı üzüyor doğrusu.
İnternet ODTÜ'nün kölesi
ODTÜ kaynaklı bir grup öğretim üyesinin, İnternet'in Türkiye'deki emekleme günlerinde kurdukları İnternet adres tescili tekelinin, Türk İnternet girişimcilerine verdiği zarar her geçen gün artıyor. Devletin,
hükümetin bu konuda yasal düzenleme getirmekte gecikmesi ve tekele göz yumması önemli miktarda bir yatırım kaynağının yurtdışına kaçmasına yol açıyor. Başıboş tekelci uygulama, Türk İnternet girişimcilerinin kalitesiz bir hizmeti yüksek ücretler ödeyerek almalarına da yol açıyor. Tekelci uygulamanın mimarları, danışma kurulu vasfı taşıyan
İnternet Kurulu içinde kurdukları gayrimeşru icra kuruluyla, tekelci faaliyetlerine
Ulaştırma Bakanlığı'nı ve kurul üyesi özel şirket temsilcilerini de alet ediyorlar. Ve işin ilginç yanı bu konudaki eleştirilere Ulaştırma Bakanlığı'ndan tek bir açıklama dahi gelmiyor. Başıboş tekelci uygulamayla ilgili sesi sedası çıkmayan resmi kurumlar arasında
Rekabet Kurulu da var.
İnternet adreslerinin ülke bazında tescil ve idare yetkisi Tahsis Edilmiş İsim ve Numaralar İnternet Kurumu (
Internet Corporation for Assigned Names and Numbers-ICANN) tarafından dağıtılıyor. İnternet'in yaygınlaşmaya başladığı ilk yıllarda bu yetki, İnternet'in tüm dünyada yaygınlaşmasını hızlandırmak amacıyla fazla ince eleyip sıkı dokunmadan dağıtılmıştı. İnternet adreslerinin tescili ve idaresi de 1990'dan bu yana
ODTÜ'den
Attila Özgit'e verilmiş durumda. İşin teknik sorumluluğu ise yine ODTÜ'den
Kürşat Çağıltay'ın omuzlarında. Örgütün ''avukatlığı''nı da o yıllarda ODTÜ'de olan, sonradan
Bilkent'e geçen
Mustafa Akgül üstleniyor. Mustafa Akgül'ün örgütle görünür, resmi bir bağı yok. Ancak tekelci örgüte yöneltilen tüm eleştirilere, göğsünü siper etmesiyle tanınıyor.
ICANN zamanında biraz gelişi güzel dağıtılan bu yetkiler yüzünden, dünyanın dört bir yanından yoğun eleştiri alıyor. Bu eleştiriler karşısında son birkaç yıldır bazı ülkelerdeki sorumluları değiştirme yoluna gidiyor. Farklı ülkelere dağıttığı yetkilerin, o ülkenin kanunları nezdinde de meşru olabilmesi için hükümetleri gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya çağırıyor. Yasal düzenlemesini yapıp, kendi meşru kurullarını belirleyen ülkelerin taleplerine uyarak tescil ve idare yetkisini eski sorumlularından alıp yeni meşru sorumlularına devredebiliyor. ICANN tescil ve idare yetkisini kişilerden alıp kurumlara verme eğiliminde. Bu yetki devrini yaparken, yetki vereceği kurumun hükümetin ve o ülkedeki İnternet topluluğunun desteğini almasına dikkat ediyor.
Attila Özgit, Mustafa Akgül ve arkadaşlarının danışma kurulu statüsündeki İnternet Kurulu bünyesinde gayrimeşru icra kurulu kurmasının,
Bilişim Zirvesi'nde göstermelik özeleştiri toplantıları düzenlemesinin ardında yatan neden de büyük bir olasılıkla ICANN'ın bu eğilimi. İnternet Kurulu bünyesinde kurulan bir icra kurulu ICANN'a hükümet desteği alındığını göstermek için iyi bir yol. Ulaştırma Bakanlığı'nın kendi bünyesinde gayrimeşru bir kurul kurulmasına göz yumduğunu ICANN herhalde hayal bile edemez. Öte yandan Türkiye'nin bilişim konusundaki en büyük sivil etkinliği olan Bilişim Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen eleştiri toplantıları da, Türkiye'deki İnternet toplumunun desteğini aldığını göstermek için iyi bir yol. ICAAN, ODTÜ kaynaklı grubu eleştirenlerin bu toplantılara grubu gayrimeşru kabul ettikleri için katılmadıklarını, toplantıların ahbap çavuş toplantısından öteye gitmediğini de bilemez kuşkusuz.
Tekel kazığı
Listede dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanan bir yıllık alan adı yönetim ücretleri, dolara çevrilmiş olarak yer alıyor.
Belçika
www.dns.be
6.7 ABD Doları
Hollanda
domain-registry.nl
6.7 ABD Doları
ABD
8.95domains.com/
8.95 ABD Doları
Danimarka
dk-hostmaster.dk/
9 ABD Doları
Güney Kore
www.nic.or.kr
Kişisel 9 ABD Doları
Şirket 18 ABD Doları
İsrail
www.isoc.org.il/
10 ABD Doları
Kanada
www.cira.ca
11 ABD Doları
Namibya
www.na-nic.com.na/
13 ABD Doları
Norveç
www.norid.no/
13 ABD Doları
Rusya
www.nic.ru/
15 ABD Doları
Hindistan
domain.ncst.ernet.in
16 ABD Doları
Tayland
www.thnic.net/
18 ABD Doları
Türkiye
nic.tr
18 ABD Doları
Hong Kong
www.hkirc.net.hk
25 ABD Doları
İngiltere
http://www.nic.uk/
64 ABD Doları
Almanya
www.denic.de/
65 ABD Doları