F klavye zorunlu oluyor

Pazartesi günü TBMM’deydim. Meclis Araştırma Komisyonu’nun davetlisi olarak teknolojideki hızlı gelişmenin Türk alfabesini nasıl tehdit ettiğini anlatan bir konuşma yaptım.

Komisyonun ay sonunda yazılacak raporunun iskeletini değiştirecek kadar verimli bir toplantı oldu.

16 ve 21 Mart tarihli yazılarımda AKP’nin işyeri tabelalarında yabahcı dil kullanımını yasaklamaya yönelik yasa çıkarma hazırlıklarını saçma bulduğumu söylemiş ve Türkçeyi koruma yönündeki niyetleri samimiyse işe teknolojiden başlamalılar demiştim.

Yazının ardından Türk Dili Meclis Araştırma Komisyonu’ndan aradılar, görüşlerimi dinlemek istediklerini söylediler.

Toplantıda önce Türkçeye özgü F klavyenin çok yaygın kullanılmasına rağmen kişisel bilgisayarların Türkiye’ye girmeye başlamasıyla birlikte uyduruk Türkçe Q klavyeye teslim olma hikayesini anlattım.

TSE ve ilgili bakanlıklar tarafından F klavyeyi kullanmaya yönelik zorunlu standart getirilmediği için ithalatçıların birkaç dolarlık kár uğruna insanları uyduruk bir klavye kullanmaya nasıl alıştırdıklarını aktardım.

F klavyeyi yok olmanın eşiğine getiren standart vurdumduymazlığı şimdi de Türkçe alfabeyi tehdit ediyor.

Türkçe harfleri desteklemeyen bilgisayarlar, üzerindeki tuşlarda tek bir Türkçe harf bulunmayan avuçiçi bilgisayarlar, cep telefonları gümrüklerden elini kolunu sallayarak Türkiye’ye giriyor ve dükkanlarda serbestçe satılıyorlar.

Alfabe 32 harfe mi çıksın diye tartışılırken, önlem alınmazsa çok yakın bir gelecekte 20 harfe inecek, çok az kişi farkında.

Komisyonun özellikle AKP’li üyeleri can kulağıyla dinlediler, çok yerinde sorular sordular ve sonunda hayret ettiklerini söylerek, zorunlu standartların çıkarılması konusunun raporda önemli bir yer tutması konusunda mutabık kaldılar.

Geçen yazımda sorduğum sorunun cevabını biliyorum artık: İlgili yasa tasarısının tohumlarının atıldığı komisyonun AKP’li üyeleri Türkçeye sahip çıkma konusunda gerçekten samimi.

Umarım hükümet de komisyonun raporuna uyar ve zorunlu standartlar bir an önce çıkıp, uygulamaya konulur.

Uyduruk Türkçe Q klavyecilere not: Merak etmeyin zorunlu standart, Q klavyeye alışkın olanlara zorla F klavye kullandırılacak anlamına gelmiyor.

Milletvekillerine haksızlık ediyoruz

Uçaktan inip doğruca gidince, toplantı saatinden bir saat önce vardım TBMM’ye.

Bu sayede lokantasında yemek yeme, koridorlarında gezme fırsatı da buldum.

Gelmişken ve vaktim de varken, aramızdaki yaş farkına rağmen dostum diyebilecek kadar kendime yakın bulduğum CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’na da uğrayayım dedim.

Şans eseri müsait bir anında yakaladım ve bu sayede milletvekillerinin odalarını da yakından görmüş oldum.

Milletvekilleri lüks içinde yüzüyormuş gibi bir kanı hakimdir topluma.

RTÜK Başkan Yardımcısı’nın saray yavrusunu andıran, hiçbir özel sektör genel müdüründe görmediğim denli şatafatlı odasını bildiğimden, milletvekillerinin odalarını da saray babası olarak hayal ederdim.

Meğer benim Hürriyet’teki mütevazı odamdan bile küçükmüş milletvekili odaları. Pencereleri ise benim odamdakilerin onda birinden küçük. O kadar küçük ki, dışarıda güneş olmasına rağmen odayı aydınlatmak için ışık yakmak gerekiyor.

Mobilyalar ise eski yüzlü, dökülüyor.

Milletvekillerimiz bu çalışma koşullarına kesinlikle layık değiller.

Gurme bira Gusta

Şef Vedat Başaran’ın sihirli ziyafet mönüleri sağ olsun, Ortaköy Feriye Restoran’dan çıkmaz oldum.

Verde’nin Feriye’de verdiği daveti geçen yazımda aktarmıştım. Hemen hemen aynı yemek kültürü yazarlarından oluşan grup olarak ertesi gün öğlen, bu kez Gusta’nın verdiği davet için Feriye’deydik.

Yemekte rakı içenlere bir lafım yok ama ağzının tadını bilenler için yemekte içilebilen sadece iki içki vardır. Biri şarap, diğeri bira.

Ve genellikle şarap şık yemeklere, şık davetlere eşlik eden bir içkiyken, bira daha basit sofraların kralıdır.

Buğday birası Gusta bu alışkanlığı kıracak özelliklere sahip bir bira.

Kremamsı beyaz köpüğü, hafif meyvemsi tadı, çok yumuşak içimi ve buna rağmen gövdeli yapısıyla şık sofralarda, yemeğin yanında şaraba alternatif olabilecek bir içki, Gusta. Vedat Başaran da bu özel biraya uygun bir mönü hazırlamış.

Tam 30 çeşitten oluşan mönü, sanki bira şişkinlik yapar önyargısını yıkmak için bu kadar zengin tutulmuş gibiydi.

Bu kadar yemeğin yanında diğer biralardan içilse bu önyargı yıkılmaz, davete katılan bizler yıkılırdık kuşkusuz ama Gusta ile kimsede bir rahatsızlık yaratmadı gerçekten.

Yemekte şaraba alternatif arıyorsanız Gusta’yı denemenizi tavsiye ederim. Özellikle de çok çeşit yiyecekseniz. Hele meze sofralarında, rakıdan hoşlanmayanlara özellikle tavsiye ederim.
Yazarın Tüm Yazıları