Dünya bilişim endüstrisinin, hevesli bilişim sübyanlarını kandırmak için başvurduğu Hint ve Çin mucizesi gazına gelip, yazı döşenmeye kalkan yazarlar arasına Cüneyt Ülsever de katıldı.
Ülsever 18 Şubat'ta Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısını ''Bilgi teknolojisi üretmeyen hiçbir ülkenin 21. yüzyılda 1. ligde yeri yoktur'' incisiyle bitiriyor ve ünlem işaretiyle süsleyerek, kurduğu önemli cümlenin gözlerden kaçma olasılığını azaltmaya çalışıyordu.
Dünya bilişim endüstrisinin, az gelişmiş ülkelerdeki pazarlamacı temsilcilikleri aracılığıyla yaymaya çalıştığı ideolojiye daha önce sık sık değinmiştim. Tartışmaya Emre Kongar, Emre Aköz ve Haşmet Babaoğlu gibi yeni nesil, gerçek aydın yazarlardan da katkı gelmişti. Öte yandan Hint ve Çin masallarına kanan gazetecilerin sayısı da ne yazık ki artmaya devam etti. Bu artış, Türkiye'yi ucuz fason üretici yapmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Bilişim konusunda sahip olduğumuz başka batıl inançlar da var. Bunlara da sık sık değiniyorum. Ama şimdi yeri gelmişken Hint ve Çin masallarının temelini oluşturan batıl inançların üzerinden bir kez daha geçme ihtiyacı duyuyorum...
n Bilişim toplumu olmanın şartı güçlü bir bilişim sektörüne sahip olmak değildir. Bilişim toplumu olmak için gerekli şart, küresel ekonomide uluslararası rekabet avantajları yaratmak üzere bilişim teknolojilerinden her sektörde en iyi şekilde yararlanmanın yaratıcı yollarını bulmak ve uygulamaktır.
n Bilişim sektörünün güçlü olması bir ülkeyi bilgi çağına taşımaz. Bazı durumlarda ve çoğunlukla kolaylaştırıcı bir katalizör görevi görebilir ama garantisi değildir.
n Fason üretim yapmak, teknoloji üretmek değildir, teknolojik ürün üretmek demektir.
n Bilişim de tıpkı tekstil, turizm, otomotiv, gıda gibi bir sanayi koludur. Bilişim sektörünün gelişkin olması, bir ülkenin bilgi toplumu olma seviyesini değil sanayi toplumu olma seviyesini artırır.
n Hükümetin bilişim sektörünü desteklemesi, Türkiye'nin sanayileşme düzeyini artırır. Bu da iyi bir şeydir tabii ki ama bilgiye dayalı yeni bir dünyanın temellerinin atıldığı günümüzde asıl hedef olmamalıdır. Asıl hedef bilgi teknolojilerini kamu ve özel sektörde, eğitimde ve evlerde en iyi şekilde kullanmanın yenilikçi yollarını bulmak ve uygulamak olmalıdır. Bu yapıldığı takdirde bilişim sektörü de doğal olarak kendiliğinden büyümüş olacaktır. Kısacası bilişim sektörünü büyütmek hedef değil, hedefin doğal bir yan sonucu olmalıdır.
Biz bu tartışmaları yaparken, dünya bilişim sektörünün sözcüleri de Türkiye'yi ucuz maliyetli fason üreticileri arasına katmaya yönelik lobi faaliyetlerini durdurmadılar elbet.
Bu güçlü lobinin son kurbanı da Cüneyt Ülsever olmuş. Türkiye'yi 21. yüzyıla hazırlayacak olmazsa olmaz koşullardan biri olarak bilgi teknolojileri üretmeyi saymış. Ama yazısında verdiği Hint ve Çin örnekleri teknoloji üretimiyle ilgili değil, bilgi teknolojisi ürünlerinin fason üretimiyle ile ilgili. Hele yazısının sonunda en vurucu örnek olarak seçip verdiği Çin firması Legend'ı kim kulağına fısıldadıysa, Ülsever'in fena halde faka basmasına neden olmuş.
Ülsever, Legend'ı yazılım sektöründe Çin'in HP, IBM gibi devler karşısındaki kahramanı olarak göstermiş. Ama kulağına fısıldananlarla yetinmeyip şirketin İnternet sitesine girse, Legend'ın yazılım şirketi değil donanım montajcısı bir şirketten ibaret olduğunu görebilirdi.
İş fikirleri ve teknoloji Dubai'de açılan HP İcat Merkezi'nde buluşacak
Yallah icat merkezine
Diyelim aklınıza parlak bir fikir geldi. Örneğin yönetim kurulu başkanı olduğunuz hastanede, her şeyi otomatize etmek istiyorsunuz. Doktorlar ellerinde tablet bilgisayarlarla dolaşsınlar, hastaya yapılan her işlem, uygulanan her test, verilen her ilaç anında veritabanına geçsin. Hasta ve doktor bu verilere diledikleri anda, evden hatta sokaktan bile ulaşabilsinler. Bir kriz anında doktor ve hasta nerede olurlarsa olsunlar irtibata geçebilsinler. Böylesi pahalı bir sistemi ne gibi teknolojiler kullanarak, hangi modele göre çalıştıracağınızı, sistemi kurmadan test etmenin yolu olsa ne kadar güzel olurdu değil mi?
Böyle bir olanak artık var. Dubai'de açılan HP İcat Merkezi şirketleri geleceğin teknolojik çözümleriyle buluşturmayı, akıllarına gelen yeni fikirleri test etme olanağı vermeyi amaçlıyor. HP bu merkezlerden ilkini geçen sene İsviçre'nin Cenevre kentinde açmış. Dubai'de bu hafta başında açılan merkez, HP'nin dünya çapındaki ikinci İcat Merkezi.
Dubai'deki merkezin daha çok hangi tip iş modellerine, hangi sektörlere hitap edeceğini HP müşterilerinden gelen talepler belirleyecek. Ancak açılmadan önce kendi kendini test eden merkezde bugüne kadar sağlık, finans ve kamu sektörlerine yönelik çeşitli modeller üzerinde çalışmalar yapılmış, çeşitli senaryolar test edilmiş, bazı teknolojik çözümler üretilmiş bile.
Yeni iş fikirlerine yönelik yatırım yapmak isteyen Türk şirketleri diğer pekçok ülkeye göre çok şanslı. Hem Cenevre'deki hem de Dubai'deki İcat Merkezlerine yakın olmanın verdiği bir avantaj bu. Bu yakınlık sayesinde Türk şirketleri, uygulamayı düşündükleri iş modeline göre her iki merkezden birini seçebilecekler. Belki bir gün bizim de bir İcat Merkezi'miz olur. Yenilikçi iş modellerine rağbet eden Türk şirketlerinin sayısı artar, devlet de bu gibi merkezlerin açılmasını teşvik edici kolaylıklar sağlarsa, neden olmasın?
Deniz ve çöl
Türk yüksek sosyetesinin teşhirci alt tabakasının ayılıp bayıldığı yeni tatil mekanı Dubai tam bir boyalı rüküş merkezi. Şatafat havalimanından başlıyor. Taksiye bindiğinizde, içi soğan kokan, leş gibi döşemeli taksiler yerine tertemiz, lüks otomobillerde, temiz pak şoförlerle muhatap oluyorsunuz. Sıvasız, damsız değil tertemiz boyalı, güzel mimarili binalar arasından şehre ulaşıyorsunuz. Yıvışık pisliği Sahra Çölü'nden gelen tozlarla açıklanan İstanbul'a karşılık, çölün tam üstünde kurulu Dubai tertemiz bir şehir izlenimi veriyor. Kadınlar dekolteli elbiselerle dolaşıyor, restoranlarda, barlarda içki sebil gibi akıyor.
Ama tüm bunlar süslü bir makyajdan ibaret. Birleşik Arap Emirlikleri'nin hukuk sistemi şeriata dayalı. Müslüman olmayanlara uygulanmayan şeriattan kaçış Türkler için mümkün değil. İçki ise turistik oteller dışında satılmıyor. Dubai'de öyle ayılıp bayılacak hiçbir şey yok. Tabii dünyanın en pahalı otelinde kaldım diye hava atmak değilse niyetiniz...
İnternet şehrinin yeni yıldızı
Dubai Gelişim ve Yatırım Otoritesi Yönetim Kurulu Başkanı Mohammed Al Gergawi HP'yi bölgeye yaptığı yatırım ve verdiği değer için kutladı.
HP İcat Merkezi, Dubai'nin teknoloji üssü olan İnternet Şehri isimli bölgesinde açıldı. Dubai İnternet Şehri, uluslararası şirketleri çekmek için pekçok avantaj sunuyor. Serbest bölge içinde kurulu Dubai İnternet Şehri dünyanın en büyük ticari İnternet Protokolü Telefonu sistemine ve Ortadoğu'nun en büyük bilişim teknolojileri altyapısına sahip olmakla övünüyor. İnternet Şehri'nde ofis açan şirketler vergiden yüzde 100 muaf tutuluyor. Minimum bürokrasi, kazancın ve sermayenin serbest dolaşımı, telif haklarının korunması gibi avantajlarla, dünyanın teknoloji devleri için çekim merkezi olmuş durumda. Kısacası Türkiye için kaçan bir başka fırsatı simgeliyor. Biz de yapalım demek için artık çok geç. www.dubaiinternetcity.com