Paylaş
Avrupa’da her 11 saniyede bir kürtaj yapılıyor. AB’nin istatistik kurumu Eurostat’a göre ‘ihtiyar kıta’ Avrupa’daki yılda toplam kürtaj sayısı 2.7 milyon. Yunanistan yılda 200 bin kürtajla 11 milyonluk nüfusu göz önüne alındığında Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü.
Bu diyarda, kürtaj yapan kadınlardan tam 40 bini 18 yaşın altında. Kadınların yüzde 12’si en az bir kere kürtaj yapmış. İlkokul mezunlarında oran yüzde 95’e çıkıyor. Rakamlar medyada ‘Milli spor: Kürtaj’ başlıklarıyla duyuruluyor.
Dini açıdan bakıldığında cinayetle eşit kürtaj. Yunanistan kilisesinin 14.10.1937 tarihli kararında şu ifade yeralıyor: “Bebeğin hayatı babası ya da annesine değil Tanrı’ya aittir. Tanrı da insanlara 10 Emir’den birinde ‘öldürmeyeceksin’ der...”
Buna karşı, devletin ilgili yasası isteyen her kadına hamileliğin ilk 12 haftasında hastanede gebeliğe son verme hakkı tanıyor. Olağanüstü durumlarda kürtaj için sınır yok.
Acaba eski Yunan’da durum neydi? Eski Yunan’da devletin çıkarı bir dönemde neyi gerektiriyorsa o olurdu. Yani kürtaj bazı dönemlerde yasak, bazı durumlarda serbestti.
Dedeağaç Devlet Hastanesi’nden Dr. Teodoros Tambakis’e göre, eski Yunan’da doğmamış bebek için iki ayrı ‘mektep’ vardı. Atina’da MÖ 4. yüzyılda Agora’daki sütunlu yolda kurulan Kıbrıslı Zenon’un felsefe okuluna giden ve ‘Stoacılar’ olarak bilinen aydınlar için “Ruh insan bedeninde zaten mevcuttur ve bebeğin daha ana rahminde ilk nefes alışıyla devreye girer”. Yani kürtaj bir cinayet.
Buna karşı çoğunluktaki Aristotelisçiler için “Ruh, bebeğin bedenine doğar doğmaz girer” görüşü geçerliydi. Yani kürtaj suç değil.
SÖZ HAKKI BABADAYDI
Kürtaj, eski Yunan’da pek çok kez mahkeme konusu da olmuştu.
Ancak hakimler bebeğin yaşama hakkını değil de, kürtaj yüzünden baba adayının esirgenen haklarını esas alarak karar verirdi.
Kürtaj yaptırmış bir kadına erkeğinden şikayet gelmedikçe cezai işlem yoktu. Buna karşı, dünyaya gelmeyen bebeğin babası ya da akrabaları suç duyurusu yaparsa kadın cinayet işlemiş sayılırdı. Eski Yunan’da kadının bebek üzerinde hiçbir hakkı yoktu. Hak sadece erkeklere mahsustu.
Takdime gerek yok, Hipokrat kürtaja şiddetle karşıydı. Tanrılar üstüne verdiği doktor yemininde “Ude gineki pesson fthorion doso” der. Yani “Hamile kadının düşük yapmasına yol açan ilaç vermeyeceğim.” Ama aynı Hipokrat, toplumda tepki görür endişesiyle doğum yapmak istemeyen bir aylık hamileye düşük yapması için egzersiz bile önermişti.
Sokrates’in öğrencisi ünlü filozof Platon (MÖ 427-347) ‘Politia’ (Devlet) adlı eserinde, 40 yaşından büyük kadınların mecburi kürtaj yapmasını savunmuştu. Platon için devletin çıkarları ve vizyonu doğmamış bebeklerin haklarının üzerindeydi.
Aristoteles de ‘yasal’ ve ‘yasal olmayan’ kürtaj ayırımı yapmakla birlikte sanki ‘nüfus planlaması’nın atasıymış gibi fazla çocukların dünyaya getirilmemesinden yanaydı.
Karşı cephede, Spartalı Likurgos MÖ 9. yüzyılda, Atinalı Solon MÖ 6. yüzyılda kürtajı yasaklamıştı.
Eski Yunan’da, doğması istenmeyen bebekler için üç yöntem vardı: İlaç, kanamaya yol açmak ve hamileliğin ilk haftalarıysa ayakları açıp dizleri hafif bükerek defalarca zıplamak.
Paylaş