Türkiye KPSS sınavında kopya iddialarıyla sarsılırken Selanik’te kopya sanatının en nadide örnekleri bir sergiye konu oldu. Yaratıcılık, teknikte de teknolojide de Türkiye’den geri kalır değil
Kimi papirus kağıdıyla hazırlanmış el emeği göz nuru. Eni dört santim, boyu tam iki metre. Kimi 7x10 santim içinde 100 sayfalık koskoca bir kitabı barındırmış. Kimi ufacık bir fihrist. ‘Şu ders çorapta’, ‘bu ders cepte’, ‘o ders ayakkabıda’ diye yazıyor. Kimi de kibrit çöpüne sarılmış uzayıp giden ferman gibi. Tabii teknoloji de eksik değil. Cep telefonları, handsfree’ler, telsizler... Selanik Üniversitesi Ekonomik Bilimler Fakültesi’nde 1984 yılından bu yana kopya çekerken yakalanan öğrencilerin önemli ve ilginç bulunan ‘eserleri’ açılan bir sergide teşhir ediliyor. ‘Kopya Sergisi’nde öğrencilerin hayal gücü ve sanatsal yetenekleri de göz önüne alınmış. Ziyaretçiler birbirinden ilginç 200 kopyayı kimi zaman hayranlık, kimi zaman şaşkınlıkla izliyor. Kim bilir her biri kaç saatte hazırlandı? Bazıları kitabın tümünü okumak kadar vakit almıştır belki de. Yunan üniversitelerinde kopya çekerken yakalanan öğrencinin cezası, o dersten üç dönem sınava girememek. Kopyayı alışkanlık edinenler ise üniversiteden atılıyor. Sergideki eserler, Deep Purple grubunun ‘Child in Time’ şarkısını söylediği, İspanyol paça pantolonların moda olduğu, kebabın-dürümün henüz Beyoğlu’na pek girmediği dönemdeki öğrencilik yıllarımda çektiğimiz kopyaları hatırlattı.
KENDİ YAZISINI OKUYAMAYANLAR
Öğretmen kitapları toplatırdı, sıranın altında gizlediğimiz yedek kitapları açardık. Kızlar küçücük yazılarla bacaklarını doldururdu. Sıranın üzerine yazdığımız bazı şeyleri işimiz bitince ispirtoyla silerdik. Bazılarımız sınav sırasında kendi yazdıklarını okuyamazdı, o başka. Hiç unutmam, İngilizce dersindeki bir sınav sorusunda bir kelimeden yola çıkıp, kitapta ne yazıyorsa kağıda dökmüştük. Mualla Öğretmen de, “Hepinizin aynı şahane cümleleri kurmuşsunuz ama cevaplarız soru ile ilgisiz” demişti. Selanik’teki sergide tarayıcılar ve fotokopi cihazları kullanılarak hazırlanan kopyaları görünce biraz da giden gençliğime yandım.
Komşu yine sigarayı kesiyor
Memlekete hayırlı olsun... Yunanistan bir yıl içinde ikinci kez sigarayı kesiyor. Geçen yıl eylül ayında tam uygulamaya konan yasağa Avrupa’nın en çok sigara içen insanları yani Yunanlılar hiç itibar göstermedi. Hükümet, paf-puf kalesini kuşattı ancak fethedemedi. Tiryakilerin direnci sonucu da diz çöktü. Hükümet değişti, şimdiki hükümet öncekinden kararlı görünüyor. 1 Eylül’den itibaren başlayan yeni yasak, bir aylık geçici dönemden sonra 1 Ekim’den itibaren umuma açık tüm kapalı mekanlarda sigara içene ve içtirene 500-10 bin Euro arasında para cezası öngörüyor. Israrla yasağa uymayan mekan sahibinin ruhsatının iptal edilmesi, ceza kesen memur ile dalaşan tiryakinin suçüstü mahkemesine sevk edilmesi de cabası. Yasağın uygulanmasını polisi, zabıtasıyla tam 9 bin 500 memur sağlayacak. İkinci sigara yasağının ilk günlerinde değişen tek şey, işyerlerinde çalışanların sokağa çıkıp sigara tüttürmeleri oldu. Sonuç, Atina’nın merkezi izmaritlerle dolup taştı. Yasağın boşlukları da var elbet. Casino’larda ve canlı müziğin olduğu 300 metrekareden büyük eğlence yerlerinde yaklaşık bir yıl daha sigara içilebilecek. Yani minnacık bez parçalarının oralarını buralarını örttüğü sarışın-esmer-kumral kadınların masaların üzerine çıkıp müziği ete kemiğe büründürdükleri müzikhollerin ve milyonlarca Euro’nun bir anda el değiştirdiği kumarhanelerin müşterileri için şimdilik sorun yok.
UYGULAMA KOLAY OLMAYACAK
Atina’daki kafelerin büyük bir bölümü açık alanda masa bulunduruyor. Yaz sıcağında klimalarla, kış soğuğundaysa tenteler ve seyyar sobalarla durumu idare ediyorlar. Kafe sahipleri “Buna alışacağız. Mekanlarımızın dışı dolu içi boş olacak” diyorlar. Görünen o ki yasak daha çok bar ve tavernaları etkileyecek. Ekonomik krizin yanı sıra bir de sigara yasağı, bar ve tavernaların işini iyice zorlaştıracak. Yunanistan’da yüz binlerce insanın geçimini yemek ve eğlence sektöründen sağladığı düşünülürse bence yasağın uygulanması o kadar da kolay olmayacak. Sizler Türkiye’de ‘dumansız hava sahası’na çoktan girdiniz ve bu durumdan memnunsunuz şüphesiz. Hatta bu konuda Yunan medyasında defalarca örnek oluşturdunuz. Bu yüzden aşağıdaki satırları en azından ‘demode’ bulabilirsiniz: Sigara tiryakisiyim. Mutlaka yanılıyorum ama ne bileyim bir trafik kazasında ölme ihtimalinin sigaradan çok daha fazla olduğuna inananlardanım. Eğer devlet vatandaşının sağlığımı o kadar düşünüyorsa, o zaman kiloluyum diye pastaneye girişime de izin verilmesin. Ya da pastanelerin şeker hastalarına tatlı satması yasaklansın. Aaaa gaza geldim galiba. Ne o öyle sigara paketlerinin üzerindeki ‘öldürür möldürür’ yazıları? ‘Sağlığa zararlı bir zevk’ dense olmaz mı? Ayrıca, “Sigara içmeyenin günahı ne” diyenlere de, mutlaka vardır ama onların hakkında da öyle çok da ciddi bilimsel bir araştırma okumadım diyebilirim. Eh bu kadarı da fazla. Sigaraya karşı kampanyaların ve yasakların insanlık tarihinde vicdanları en çok denetim altına almayı hedefleyen uygulamalardan biri olduğunu söyleyecek kadar haddimi aştım. Disiplinli adam sigara içmez, içki içmez, sağlıklı beslenir, spor yapar. Hatta cinsel yaşamında seçtiği partnerin sağlığına bile çok dikkat eder... Ölünceye kadar sağlıklı kalmaya uğraşan bir insan başka bir şey yapmaya vakit bulur mu Allah aşkına? Kaldı ki zaten şu ölümlü dünyada güzel olan ne varsa ya yasaktır ya da şişmanlatır.