Pazartesi günü Hürriyet’in Atina bürosundaki üç televizyon da sabahtan beri açıktı. Bir yandan Türk TV’lerinden, bir yandan da Yunan TV’lerinden Lüksemburg’daki gelişmeleri izlemeye, anlamaya ve izah etmeye çalışıyorduk.
Dikkatimizi tam Türk TV’lerine yöneltmiştik ki, gözümüz Yunan Mega TV’sine ilişti.
Sabah kuşağının reytingi yüksek programı ‘Sabahları dünya güzel’deki konuklar vur patlasın çal oynasın göbek atıyorlardı. Konukların arasında ikisini hemen tanıdık. ‘Yabancı Damat’ dizisinin ‘Kahraman’ı Erdal Özyağcılar ile ‘Feride’si Sumru Yavrucuk.
Lüksemburg’dan gelen haberler limoniydi. Avusturya’nın inadı inattı. Üstelik Yunan-Rum tarafı da müzakere çerçeve belgesinde Kıbrıs Rum Kesimi’nin uluslararası kurumlara (sözgelimi NATO) katılımını Türkiye’nin veto etmeyeceğine ilişkin paragrafta ısrarlıydı. Yunan dışişlerinden bu paragraf için ‘kırmızı çizgi’ açıklaması geldi.
Yunan televizyonlarından birisi yayınını yarıda keserek ‘son dakika’ haberi verdi: Türkiye’nin üyelik müzakereleri başlamıyor. AB Türkiye’yi dışladı.
Öğle bültenlerinde de durum farklı değildi. Yunanlı TV izleyicisi, bu iş yattı ve Türkiye’nin AB müzakereleri başka bahara kaldı diye anlıyordu.
Türk TV’lerinde umut yeniden belirdiğinde, Yunan TV’leri yerli ve yabancı dizi kuşağına girmişti. Saat 18.30 sularında Alpha TV’de ‘Asmalı Konak’ oynuyordu.
Ana haber bültenleri yaklaşırken, Lüksemburg’da değişen havanın Atina’ya ne kadar yansıtıldığını merakla bekliyorduk. Ne gezer?
SAYEMİZDE TÜRKÇE’Yİ SÖKECEKLER
Pazartesi gecesi, Türkiye hakkında görüşleri olumsuz politikacılar, sözüm ona siyaset bilimcilerinin ve gazetecilerin gecesiydi. Adamlar konuk oldukları haber bültenlerinde, üyelik müzakerelerinin başlamasının ne kadar yanlış olacağını Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne ne kadar zarar göreceğini anlata anlata bitiremiyorlardı.
Saatler ilerliyordu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Lüksemburg’a gitmeye hazırlanırken, Mega TV’de ‘Yabancı Damat’ dizisinin 30. bölümü başlamıştı.
Ertesi gün Elefterotipia gazetesi manşetinde Türkçe ‘Hoş geldin’ diyordu. To Vima gazetesinin televizyon sayfasında ise şu satırlar vardı:
‘Türk dizileri yetmiyormuş, bu dizilerin kahramanlarının sabah programlarındaki istilası yetmiyormuş gibi, hangi kanalı açsak Tayyip Erdoğan’ı görüyorduk. Türkçe’yi yavaş yavaş sökmeye başladık.’
Yunan medyasının büyük bir bölümü AB’nin bir uzlaşma platformu olduğunu unutarak, Atina’nın ve Rum Yönetimi’nin taviz verdiğini savunuyordu.
Türkiye gerçekten tarihinde büyük bir adım attı.
‘Cool’ Papandreu’nun sırrını açıklıyorum
Yorgos Papandreu, malumunuz Yunanistan’ın eski dışişleri bakanı ve birbuçuk yıldır da anamuhalefetteki Pasok partisinin lideri. Papandreu’nun bize göre en önemli meziyetlerinden birisi, son derece soğukkanlı olması ve bunu dışa göstermesidir. Yorgos’un sinirlendiği hemen hiç görülmemiştir. Hep sakin, hep ölçülü, hep dengelidir. Tebbesüm dudaklarından eksik olmaz.
Meğer Papandreu’nun bu kadar ‘cool’ olmasının sırrı varmış. Yunan anamuhalefet liderinin Tibet’ten gelmiş özel guru’su ortaya çıktı geçenlerde.
Uzakdoğu felsefeleri uzmanı Rostan, birkaç yıldır Atina’da yaşıyor. Glifada semtinde oturan Rostan, geçenlerde Espreso gazetesine verdiği demeçte, daimi müşterileri arasında Papandreu’nun da bulunduğunu ifşa etti.
Rostan ‘Ona konsantrasyonu, doğru nefes alıp vermeyi, yorgunluğunu nasıl aşacağını, nasıl sakin kalacağını, nasıl keyifli olacağını öğrettim. Ayrıca yaptığım masaj da Yorgos’un dinç kalmasını sağlıyor’ dedi.
Kendisi ile ilk randevuyu Papandreu’nun eşi Ada’nın ayarladığını da kaydeden Rostan, ‘Yorgos’un meditasyona öyle sık ihtiyacı yok. Dersleri onun evinde yapıyoruz. Bu dersler sayesinde üzerindeki negatif enerjiyi atıyor, stresten kurtuluyor; insanlara iyimserlik ve sevgi aşılayabiliyor’ diye konuştu.
Pasok yaklaşık 20 yıllık iktidardan sonra muhalefete düşünce, parti içinde tepki sesleri eksik olmuyor tabii. Yorgos’un sakin kalması gerek!