Yunan İstihbarat Teşkilatı’nın (EYP) bir ajanı, Vietnam’da savaşmış ve İzmir’deki NATO karargahında görev yapan ABD ordusunun Yunan asıllı çavuşu Steven (Stavros) Lalas’a (54) yaklaşıp "Vatana yardım et. Türkler gemilerini, askerlerini karşımıza dikmişler görmüyor musun?" demesiyle. Casusluğun ilk adımlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlanmasıyla ilgili NATO karargahındaki gizli belgeleri Atina’ya sızdırdı.
ABD’de doğup büyüyen dedesi İzmir göçmeni Lalas, ordudan ayrılıp ABD Dışişleri Bakanlığı’nda "gizli haberleşme memuru" olarak önce Belgrad büyükelçiliğinde, sonra yine Türkiye’de, İstanbul konsolosluğunda (1985-1989) çalıştı. İstanbul’da görev yaparken yine Türkiye ile ilgili gizli belgeleri ve bilgileri, her defasında kendisini Meriç Nehri’nin Yunan yakasında bekleyen istihbaratçılara veriyordu.
1990 yılında ABD’nin bu defa Atina büyükelçiliğine tayini çıktı. Casusluğa devam tabii. Kimilerine göre "hizmetleri" için EYP’den maaş alıyordu, kimilerine göre her şeyi "vatan aşkı" için yapıyordu.
1993 yılıda Yunanistan’da "Makedonya sorunu" gündemde iken, Atina’dan Washington’a bu konuda bir protesto notası verildi. Notanın içeriği ABD’li yetkililerin dikkatini çekti. Çünkü, notada yer alan bilgileri Atina’nın bilmesine imkan yoktu. Demek ki birileri ABD büyükelçiliğinden sızdırmıştı.
FBI ajanları mesken tuttu Yunan başkentini. Gizli kameralar, telefonlarda yapılan konuşmaların takibi derken, şüpheler Lalas üzerinde toplandı. Birkaç gün sonra casusun, Yunanlı istihbaratçıyla buluştuğu garsoniyerin yeri tespit edildi. Garsoniyere sadece Lalas değil, kontağı olan istihbaratçının karısından gizli buluştuğu sevgilileri de girip çıkıyordu.
ABD büyükelçiliğindeki amirleri "Steven terörle mücadele hakkında özel bir eğitimden geçmen gerek. Washington’a gidiyorsun" dediklerinde pek kuşkulanmadı. Uçağa binip gitti. Washington’a iner inmez ise zincirlere vuruldu. Mahkemede 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı casus. Yunanistan’a "hizmetlerini" detaylarına varıncaya kadar itiraf ettiğinden ölüm cezasından kurtuldu.
Lalas yakalandığında, Atina’da büyük korku vardı. Hükümet "Amerikalılar bizi iktidardan düşürebilir" endişesi içindeydi. Bu yüzden yıllarca kimse ilgilenmedi onunla. Mahkeme masraflarını bile kendisi ödedi.
Tam 12 yıl yattı maphusta. Tahliye edildiğinde 5 yıl ABD dışına çıkması yasaklandı. Bu yasak Yunan hükümetinin geçen yılki girişimi ile kaldırıldı ve Yunanistan’ın son 40 yılda Abdullah Öcalan’ın koruması Savvas Kalenderis ile birlikte en ünlü casusu sayılan Steven Lalas geçen hafta Atina’ya döndü.
Umut ormanı
Mora Yarımadası’nda Taigetos Dağları, turizm broşürlerinde anlatılan o yemyeşil doğa harikasını hiç hatırlatmıyordu. Her yer çıplak, her yerde yanık kokusu. Her yerde 65 kişinin öldüğü, binlerce evin ve 1 milyon dönümden fazla arazinin kül olduğu o körolası yangının izleri...
Taigetos Dağları, Kalamata ile Sparti şehirlerini birleştiren daracık karayolunun iki yanında uzanır. Yol üzerinde canlıya rastlamak zor. İnsan kalmadı buralarda. Yangınlarda canlarını kurtaranlar artık çok uzaklarda yaşıyor.
Beş otobüs durdu geçen pazar günü bu yolun üzerinde. Otobüslerden 250’den fazla Türk ve birkaç Yunanlı indi. Birlikte ilerlediler yanık ormanda. Yangınların başlangıç noktası sayılan "Stavroto Dentri" mevkiinde durdular. Orada fidanlar diktiler, büyüsün, kötü günleri unuttursun diye. Türkler ile Yunanlılar o yangın yerinin adını da değiştirdiler. "Stavroto Dentri"ye artık "Türk-Yunan dostluk ormanı" denecek.
Kalamata şehrinde düzenlenen "8. Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Zirvesi"ne İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş başkanlığında kalabalık bir heyet katıldı. Heyette, valiler, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda işadamı vardı. Aynı ilgiyi Yunan tarafının gösterdiğini kesinlikle söyleyemem. Neden derseniz, duyduğum kadarıyla Yunan tarafı organizasyonu yaparken birileri yan çizmiş. Toplantıyı Ege adalarından birinde yapmak mümkün olmayınca Kalamata’da karar kılmışlar. Her işte bir hayır vardır. Demirtaş ile Mesinia bölgesi ticaret odası başkanı Yorgos Karabatos, gerçekten cesur kararlar aldılar. Sözgelimi Ege’de savaş uçakları uçmaması amacıyla bir imza kampanyası başlatmak ve kamuoylarını aydınlatmak. Şüphesiz temenni niteliğinde bir karar ama birkaç yıl sonra ne olacağını kimse bilemez. Bir diğer karar da Yunanistan’dan Çin’e kadar uzanacak "zeytin yolları" projesine İzmir’in de dahil edilmesi. Kalamata zeytini ile zeytinyağı ile tanınır. Zirvedeki kararlar bir yana, Kalamatalılar bağımsızlıklarını kazandıkları 170 küsür yıl sonra ilk kez bu kadar çok Türk’ü bir arada gördüler.
Eski bir dost, CHP İzmir milletvekili Kemal Anadol ile Yunan iktidar partisi Yeni Demokrasi’nin Midilli Adası milletvekili Yiannis Kanelis "Büyük Ayrılık" ve"İsmail ve Roza" adlı kitaplarının Yunanca’ya ve Türkçe’ye çevrilmesi münasebetiyle bir de "imza günü" düzenlediler bu buluşma sırasında .
Türkiye ile Yunanistan arasında 1999 yılında 200 milyon dolar olan ticaret hacmi artık 3 milyar dolara ulaştı. Hedef 2009 yılında 5 milyar dolara çıkması.
Bazı aksilikler çıksa da yola devam...
Kim 3 bin Euro ister
Trakya’daki sel felaketi Türkiye’den başka Yunanistan’da da zarara yol açtı. Yunan hükümeti Mora Yarımadası yangınlarında olduğu gibi 3 bin Euro acil para yardımı yapacağını açıklayınca izdiham yaşandı. Sadece Gümülcine’de 2.500 "selzede" bu yardımı almak için başvurdu. Ancak, papaz her gün pilav yemez misali, bu defa başvurular incelendi. Selden gerçek zarar görenlerin sayısı sadece 224 olarak belirlendi. Geri kalan 2.276 kişinin "devlet malı deniz yemeyen kertenkele" doktrincileri oldukları saptandı. "Selzedeler" arasında 15 aile ikamet yeri olarak aynı evi göstermiş.