Paylaş
Ölen çocuklar,
Katledilen çocuklar,
Tacize uğrayan insanlar,
Yargısız infaz edilen insanlar,
Linç edilen insanlar,
Borsa gümlerken çıkan dolarlar,
İşten atılan insanlar,
Kapanan fabrikalar,
Sönen ocaklar...
Ler lar ler lar!
Hangi birini sayayım bilmiyorum.
Akşama kadar düşünüyorum, karar vermeye çalışıyorum.
Hangisi daha öncelikli,
Hangisi daha vahim,
Hangisi daha anlamlı,
Hangisi daha yazmaya, üzerinde düşünmeye değer ve mutlaka tartışılmalı, hangisi?
Sıkıysa çık işin içinden!
İçinden birini seçtin ve yazacaksın diyelim; olay hakkında yorumunu aktarır, sorunu tespit eder, eleştirini yapar, fikir üretirsin.
Bütün bunları yaparsın da...
Çözüm üretebilir misin, çözüm?
İşte esas mesele bu!
Sorunlara çözüm düşünmek ve üretmek zor.
Hatta giderek imkansızlaşır oldu.
Çünkü düşünmek yasak,
Farklı bir fikre sahip olmak haram,
Dile getirmek suç!
Diyelim çözüm ürettin ve kabul gördü. Uygulanması için; adalet, demokrasi, bağımsız yargı olması lazım, normalde.
Ama bizde...
Adalet çatırdıyor.
Demokrasi istenmiyor.
Bağımsız yargı can çekişiyor.
Düşünen, yazan, fikir üreten insanlar da Ergenekon’ a kurban gidiyor.
Biliyor musunuz,
Bu durumda edebi yazılar yazmak,
Güzel duyguları paylaşmak,
Hele hele hayal kurmak...
Daha da zorlaşıyor.
Bütün bu olan biten, insanın yaratma güdüsünü köreltiyor!
Benim canım işte en çok buna sıkılıyor.
Oysa, bizim kurtuluşumuz tam da bu noktada başlıyor.
Susturulmaya inat konuşmak,
Tehditlere inat yazmak,
Düşünme yasağına inat fikir üretmek.
Ve bence en önemlisi...
Tüm engellere, zorluklara inat,
Hayal kurmak gerek!
Yonca
“hayalci”
Paylaş