Paylaş
Yapabiliyor musunuz?
Ben hep yaptığımı sanıyorum, bir bakıyorum yine yanılmışım.
Yine hata yapmışım.
Yine yıkılmışım.
Yine anlayamamışım.
Bir türlü bi-le-mi-yo-rummmmmm.
Tutturamıyorum.
Tanıyamıyorum.
İnsan sarrafı olamıyorum.
Ben hıyar mıyım?
Enayi mi?
Buyrun bu kadar açık ve net size soruyorum.
Anasını satayım ne derseniz her birini buraya yazmayı planlıyorum.
Bana iyi insan ve kötü insan tanımlarınızı verin.
Lütfen, ne olur verin.
Biliyorum çok göreceli.
Herkes kendine göre iyi, kendi gibi olmayanlara göre kötü.
Ama belki öğrenecek, alacak dersim olur. Kırılganlıklar hafifler, eskiden kalma yaralanmaların kanaması durur, kabuğu sert olur.
Çok sıkıldım.
İnsanları tanıyamamaktan,
Aptal gibi bir daha bir daha kanmaktan,
Eşimin dostumun “Bu insan çıkarcı” dedikleri kişiyi “Hayır değil işte!” diye savunup en sonunda haklı çıktıklarında, “Biz sana demedik mi?” lafını duyup bakışlarımı kaçırmaktan,
İyi diye inandıklarıma kalbimi sonuna kadar açıp Bizans entrikasının tam ortasında şapşal bir tavuk gibi kalakalmaktan,
Çok sıkıldım!
Manevi zeka ile maddi zeka arasında büyük fark varmış.
Maddi, ticari zekan yoksa sırf manevi zeka ile bu hayatta barınmak, ayakta kalmak tüm zorluklara taş çıkarırmış.
Kazık atmayı bilmediğin zaman, kazık yemek çok kolaymış.
Çaçaron olmadığın zaman, dilin de kalemin de kuvvetli olsa, her zaman işe yaramazmış.
“Adalet duygum kuvvetlidir” demek, adaletsizlikle karşı karşıya kaldığın zaman ağzını kırmızı pul biberden beter yakarmış.
Kendine inanmak iyi, başkasına kendine inandığın gibi inanmak yerine, önce şüphe ile bakmak garip ama gerçekçi olmaya başlayan kötü bir modaymış.
Yüreğinin sevgi verme, paylaşma kabiliyeti ne kadar genişse, kırılma, taşlanma, lime lime edilip sömürülme olasılığı da bir o kadar abarıkmış.
Yine de...
Herşeye rağmen...
Bence...
Bütün bunlara değen, herşeye bedel büyük bir güç varmış;
O da affedebilmek!
Affedebiliyorsan eğer,
Bu hem en büyük ödül,
Hem de cezaymış.
Yonca
“sAF”
Paylaş