Paylaş
Biz istesek de istemesek de bu, böyledir. Diğer bir deyişle, dünya kamuoyundaki Türkiye, Türkiye’dekinden çok daha büyüktür. Türk’ün tarihi misyonu, onu, bulunduğu coğrafyanın çok ötesine taşıyor.
‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’, ‘Türkiye’nin Libya’da ne işi var?’, ‘Türkiye’nin Kafkaslarda ne işi var?’, ‘Türkiye’nin Balkanlarda ne işi var?’, ‘Türkiye’nin Afrika’da ne işi var?’ gibi sözlerin hepsi lafügüzaftan (boş lakırdı) ibarettir ve gerçekle yakından ve uzaktan bir ilgisi yoktur.
Mahut zevat, dillerine pelesenk etmiş oldukları ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ifadesini de son derece yanlış anlıyor ve çok yanlış değerlendiriyorlar. Onların dedikleri gibi olsaydı, Hatay, bugün vatan sınırları içinde olabilir miydi?
O günün (1937) şartlarında oluşturulan ve Türkiye’nin de kurucu üye olarak yer aldığı Sadabat Paktı niçin kurulmuştu?
Oysa bunlara göre; Ortadoğu bataklıktan ibarettir, o batağa giren kendini de batırır.
Bu kafaya göre; Türkiye Ortadoğu’nun işlerine karışmamalı, özellikle Arap ve İslam ülkelerini kendi hallerine bırakmalı ve asla onların işlerine burnunu sokmamalı. Bir asır boyunca şu aşağılık cümleyi milletin beynine kazımak istediler: ‘Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü!’
Halbuki bu aşağılık lafı söyledikleri insanların dedeleri, bu vatan uğruna çarpışarak can vermiş Şamlı Araplarla birlikte, Çanakkale sırtlarında koyun koyuna yatıyorlar.
Bu kafa, yalnızca Suriye’nin, Türkiye’nin de gayretleriyle bugün geldiği noktaya bakıp utanmalıdırlar. Ama diyeceksiniz ki; Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ının işgalden kurtulmasına bakıp utandılar mı ki, bundan utanabilsinler?
Utanacak yüzü olmayan bu kafaya Suriye gerçeğini, sınırımızın dibinde varlığımıza kasteden, emperyalistlerin bu tuzağını, bu aşağılık oyunu anlatamazsınız. Anlatsanız da anlamazlar.
Düne kadar, Suriye’de emperyalistlere uşaklık yapan, Türkiye ve kendi halkının düşmanı aşağılık bir diktatör vardı. Bu kafanın ne denli anlayışsız olduğuna bakın ki, Esed denilen bir insan kasabına değil de Erdoğan’a diktatör diyebiliyorlar ve Esed’in gidişinden üzüntü duyuyorlar.
Bu kafa; ülkesini adeta bir kubur faresi şeklinde terk eden kasap Esed için yas tutuyor iyi mi?
Neden, biliyor musunuz? Bunların kankası, insanlığın yüzkarası Esed, sözde laikmiş, sekülermiş (dinden bağımsız), onun yerine gelenler ise öyle değilmiş, yani dini hüviyetleri varmış.
Bu kafanın laiklikten ne anladığını görüyor musunuz?
Dün, Suriye, Türkiye’ye düşman olup yeni yeni düşmanlar üretirken ve bunların ağa-babalarına taşeronluk yaparken, bugün Türkiye’nin yanında, el ele, omuz omuza yürüme gayretinde.
Bütün bunlar demek oluyor ki, bu mahut kafalar istemese de Türkiye yükselecek ve Türkiye Yüzyılı, kararan dünya ufkundan bir güneş gibi parlayacaktır.
Paylaş