Paylaş
Hiç sevmez Bayram sabahı geç kalkılmasını. O yüzden her Bayram aynı şey karnımı ağrıtır. Çok tatlı bir ağrıdır bu ama.
Annemin bizim içimize ektiği bir çiçek bu. Elden ele dolaşıyor diye düşünüyorum. Bu alışkanlıklara, örf ve adetlere sahip çıkmayı seviyorum.
Yalnız dün sabah az kaldı geç kalkacaktık, ucuz atlattık. Bir gece evvel ta üniversiteden beri yapmadığımız kadar çok Bodrum’a kandık demem lazım.
Sabaha karşı dönünce eve, kalkmak kolay olmuyor ama başardık yine de.
****
Dün sabah hele, evdeki hava iki kere güzeldi.
Hem Zafer Bayramı hem Şeker Bayramı.
İkisini de kutladık. Annem sabah haberleri ile birlikte Zafer Bayramı’nı da bir güzel anlatmış çocuklara, Şeker Bayramı’nı da.
Kayınvalidemler de bizde. Yeğenimiz Ceren de.
Hep beraberiz. Gülüş ahenk.
Bayram dediğin kalabalık ve aile ile güzel! Yaza denk gelince iyice eskilere, çocukluğuma gidiyor kafam. Hoşuma gidiyor.
Çocuklarımızın da kendi uydurdukları bir uygulamaları var.
Evdeki büyükleri yaş sırasına sokuyorlar ve sırayla el öpüp Bayram harçlıklarını alıyorlar. O yaş srasına çok gülüyoruz her defasında.
Dizi dizi diziliyoruz bahçeye. En küçük başlıyor elleri öpmeye. Harçlık alınca ne hale geldiklerini görmeniz lazım.
Bütün siteyi gezmek istiyorlar el öpmek için. Komik ama bu da hoşuma gidiyor; çünkü biz de zamanında mahalleyi gezerdik. Şeker yemekten karnımız ağrırdı, yetmez harçlıklarla daha da fazla şeker çikolata alırdık.
İşte bizim evin son durumu budur.
Ben aynı zamanda artık bu Cumartesi Dubai’ye döneceğimiz için hazırlık halindeyim.
Hüzünlü bir hazırlık bu…Güzel bir hüzün...
Her seferinde Allah böyle ayrılık versin diyor annem... doğru.
Aklıma bu hüzün düşüverince kalktım “Bayram Sabahı” demedim, bayramlaşma bittikten sonra çimleri biçtim iyi mi!
Duygusallık düşünce içime doğaya vuruyorum kendimi.
Yine 1 sene hasret kalacağım sevdiğim her şeyime…
Ooof offf!
Yonca
“çimlik”
Paylaş