Serhat

1999...

Haberin Devamı

Hazirandı ama, kış gibiydi, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu, deniz otobüsü saat tam 07.40’ta Mudanya’dan hareket etti, 108 yolcusu vardı, 26 müdahil, 38 izleyici, 12 şehit yakını, 12 yabancı izleyici, 12 gazeteci, 8 yabancı gazeteci, hiç kimse konuşmuyor, herkes dalgın dalgın dışarıdaki kapkara havayı seyrediyordu, duruşmaların üçüncü günüydü, İmralı’ya gidiyorlardı.

*

Yanaştılar iskeleye, indiler, yürüdüler. 132 kişilik salona girdiler. Apo getirildi. Cam kafese oturtuldu. 12 müdahil avukat, 12 savunma avukatı yerini almıştı. En önce... Astsubay eşi gözlerinin önünde şehit edilen, hemşire Yıldız Namdar’a söz verildi, “sadece hayat arkadaşımı değil, hayallerimi kaybettim” dedi. Avukatlar ağlıyordu. Mahkeme Başkanı Turgut Okyay, kürsünün altına eğildi, mendiliyle gözlerini sildi. Diğer müdahil şehit yakınları konuştu, sıra Mehmet Gencer’e geldi.

*

“Oğlumu kaybettim, Serhat’ımı” dedi... Apo’nun suratına bakarak sordu, “benim ağabeyimin eşi, yengem Kürt kökenli, kız alıp vermişiz, iç içe geçmişiz, ayrımız gayrımız olmamış, bu milletin Türk-Kürt ayrımı yoktur, bunu bize niye yaptınız?”

*

21 yaşındaydı Serhat... Deniz piyade astsubayıydı. Burası Türkiye’ydi, Foça’daki Amfibi Deniz Piyade Taburu’nu Şırnak’a göndermişlerdi! Cudi’de amfibi yani... Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait linyit sahalarını koruyan Maden Karakolu’nda görevliydi. 1994’ün 8 Ocak gecesi, Miraç Kandili’ydi, roket sağanağı başladı, iki saat aralıksız vurdular karakolu... 9 şehit verdik. Serhat’la birlikte, Mustafa, Kemal, Uğur, Ahmet, Sadık, Ramazan, Ali, Abdullah hayatını kaybetti. Kırıkkale, Afyon, Sakarya, Isparta, Antalya, İstanbul, Muğla ve Ankara’ya ateş düştü.

*

Serhat’ın babası, işte bunu sormuştu İmralı’da, bunu bize niye yaptınız?

*

Yargılama bir ay sürdü. Karar günü, yine salondaydı. O an’a bizzat tanıklık etti. Elbette evladı geri gelmeyecekti ama, hiç olmazsa adaletin yerini bulduğunu düşünüyordu. Hem kendisinin, hem başkalarının acısını paylaşarak hafifletmek için, dayanışma için aktif çaba harcadı, Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı oldu.

*

Gel zaman git zaman.
2012...
PKK’yla masaya oturulduğu ayyuka çıkınca, Tayyip Erdoğan vatan-bayrak edebiyatına sarıldı, Meclis’teki AKP grup toplantısında, ağlamaklı ses tonuyla şehit astsubay Serhat’ın mektubunu okudu.

*

“Bakınız, size şu olayı aktarmak istiyorum, çok enteresan. Serhat Gencer, astsubay çavuş, Şırnak’ta görev yapıyor, bir akşam bir arkadaşına mektup uzatıyor, ben diyor, dedemi çok severdim, bugün rüyamda gördüm, beni yanına çağırıyor, eğer ben şehit olursam bu mektubu aileme gönderin diyor. Aynı gece bir askerine de şunu söylüyor, bugün Miraç Kandili, sen sivilken imamdın, hadi beraber namaz kılıp Yasin okuyalım diyor, Serhat o gece şehit düşüyor.”

*

Tam burada, kameralar milletvekillerine dönüyor, başta Bülent Arınç, AKP milletvekilleri hıçkıra hıçkıra ağlıyor, grup salonunun balkonunu dolduran kalabalık “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yapıyor, Tayyip Erdoğan onlara el sallıyor, mektubu okumaya devam ediyor...

*

“Bu mektup, ancak ben öldükten sonra elinize geçecektir, beni asla unutmayın, hep kalbinizin köşesinde saklayın, şunu unutmayın, Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz, size söylemek istediğim bir şey var, ben Burcu’yu çok seviyorum, bu sevgimi de mezara götürüyorum, ben burada öldümse Allah yolunda, vatan, namus, millet yolunda öldüm, gülün, asla ağlamayın, eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem, dedeme de hepinizin selamını söylerim, yazacak başka bir şey bulamıyorum, oğlunuz Serhat.”

*

Alkış tufanı koptu... Gözler ağlamaktan şişmişti. Tayyip Erdoğan lafı evirdi çevirdi, CHP’ye MHP’ye getirdi, CHP’yle MHP yuhalandı. Ertesi gün, yandaş medyada komple manşetti, televizyonlarda defalarca, saatlerce gösterildi.

*

Ve, 2014...
Şehit Serhat’ın babası, başbakana hakaret ettiği iddiasıyla mahkemeye verildi!

*

Evet... Apo’nun dışarı çıkarılması için pazarlıkların yapıldığı, Apo’ya özel kanunların çıkarıldığı şu günlerde, şehit Serhat’ın babasını içeri tıkmak istiyorlar.

*

Seneler evvel, İmralı’da Apo’nun suratına “bunu bize niye yaptınız” diye soran şehit babası Mehmet Gencer, şimdi ne diyor biliyor musunuz...

*

“1994’te şehit düşen Serhat’ın babasıyım, 2008’de Bingöl’de şehit düşen Üsteğmen Serkan Gencer’in amcasıyım, hem oğlunu hem yeğenini şehit vermiş biri olarak, Şivan Perver’le kucaklaşan başbakanı tenkit ettim. Hepsi buydu. Hakaret etmediğim halde, hakaret etti diye dava açan başbakan, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım diyor, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyor. Yaptıklarına bakıyoruz. Bunu bize niye yapıyorlar?”

Yazarın Tüm Yazıları