Vay efendim neymiş... Danimarka Başbakanı Rasmussen’e karşıymışız da, bizden özür dilemezse, değil NATO’da genel sekreter, Toprak Mahsulleri Ofisi’nde odacı bile olamazmış filan.
*
E hani?
*
Hayatımız palavra, hayatımız.
*
Üstelik, Rasmussen’e "onu yap, bunu yap" diye posta koyuyoruz ama, adam bunları yapamaz, çünkü Danimarka Başbakanı değil... Danimarka Başbakanı Rasmussen ama, bizim Rasmussen değil... Bizim posta koyduğumuz Anders Fogh Rasmussen, Danimarka Başbakanı ise, Lars Lokke Rasmussen... Yani, her gördüğümüz Rasmussen’e gıcıksak, aklınızda bulunsun, bi tane de, Danimarka milli takımında var! Thomas Rasmussen.
*
Roj tivi meselesine gelince...
*
Yer, İstanbul, Halkalı.
Bir televizyon tamircisi.
Camekána asmış:
"Roj TV ve Mezopotamya TV’nin frekansları değişti, uydu ayarlanır."
*
Sen İstanbul’a sahip çıkamıyorsan -ki bu teknoloji çağında yapamazsın- taaa Danimarka’yı nasıl kontrol edeceksin?
*
Veya...
Ahmet Türk, Obama ile görüştükten sonra nereye canlı yayına çıktı?
Roj tiviye.
Peki, apar topar uçağa atlayıp, Danimarka’ya mı uçtu yayın için?
Yo-oo...
Ankara’dan çıktı.
*
Ankara malum...
TC’nin başkenti.
*
Ve, o Danimarka dediğin zurna değil...
"Deniz Feneri n’oldu bu arada?" diye sormayacağım ama, Almanya’nın Deniz Feneri’nde yaptığı gibi "para akışı"nı kanıtlaman lazım Danimarka hukukuna... Yoksa, "Ben şu yayını beğenmiyorum" diye RTÜK’e talimat verip, keyfine göre kapatamazsın.
*
"Kahraman komando" ayaklarına yatacağınıza, çalışın da belge bulun.