Yılmaz Özdil

Masum suçlu suçlu masum

16 Mart 2014
Birini, çamaşır ipiyle boğdular, ölmeyince bıçakladılar, gırtlağında boydan boya V biçiminde kesik var, ensede, kulağında, sırtında 16 bıçak darbesi tespit edildi.

Öbürünü, önce dövdüler, suratında, ayaklarında, dirseklerinde kırıklar var, sonra göğüs kafesinden 16 defa bıçakladılar.
Sonuncusuna uzun uzun işkence ettiler, kalçası, anüsü, beli, sırtı doğranmıştı, elinin parmakları uzunlamasına kemiğine kadar soyulmuştu, boğazı deşilmiş, yemek ve soluk borusu kesilmişti.

*

Nedir derseniz?
Zirve Yayınevi kurbanlarının, otopsi raporu... Bu vahşeti gerçekleştirenleri sokağa saldılar. Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası olan, Başarı Madalyası olan, Üstün Hizmet Madalyası olan Hurşit Tolon’u bırakmıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Firuze

15 Mart 2014
“Fethullah Gülen henüz İstanbul’daki büyük servet sahiplerini harekete geçirebilecek durumda değildi, ama, İzmir’de verdiği vaazları hiç kaçırmayan hatırı sayılır bir esnaf grubu vardı.

Gülen, Ege Bölgesi’nin bu insanlarını, sonraki yıllarda kolejlere dönüşecek olan öğrenci yurtları açmaya teşvik etti. İlk öğrenci yurdunun temeli 1972’de İzmir’de atıldı. 1976 yılında faaliyete geçen 200 öğrenci kapasiteli bu yurt, 1982 yılında Yamanlar Koleji’ne dönüşecekti. Ve, okulun ilk müdürü, sanatçı Sezen Aksu’nun babası Sami Yıldırım olacaktı.”

*

Kim diyor bunu? Faruk Mercan diyor. O kim? Cemaatin yayın organı kabul edilen Kanaltürk’ün Ankara temsilcisi... Nerede diyor bunu? 2009’da Doğan Kitap’tan yayınlanan, Hocaefendi’nin hayatını anlatan, Fethullah Gülen isimli kitapta diyor.

*

Kaldı ki, gazeteciliğe İzmir’de başlamış biri olarak, şahidim. Bozyaka’da kurulan ve şu anda Karşıyaka Örnekköy’de bulunan Yamanlar Koleji’nin kurucu müdürü, Sezen Aksu’nun babası Sami Yıldırım’dır. Yaman Dede lakabıyla tanınır.

*

Hal böyleyken...

Yazının Devamını Oku

Pariteye göre bir Berkin kaç avrodur?

14 Mart 2014
AKP gaztecisi soruyor...

“Berkin Elvan’ın ölümü üzerine kur hareketi oldu, borsa dalgalanması oldu?”
Başbakan cevap veriyor...
“Piyasa kendi kendini topladı, borsa akşama doğru yükseldi, faiz rayına oturdu.”

*

Parayı icat eden Lidyalılardan beri, herhangi bir hükümetin, dünya malı karşısında bu kadar zavallı duruma düştüğü görülmemiştir... Gutenberg’den beri, hiçbir ülkenin gazetecileri bu kadar pespayeleşmemiştir.

*

Ethem’i suratından vurdular.

Yazının Devamını Oku

Berkin

13 Mart 2014
Dünya güzelimiz Keriman Halis Ece karşılayacak Feriköy’ün kapısında Berkin’i...

Hoş geldin yavrum diyecek, sarılacak okuldan gelir gibi, annelik edecek ona.
Ali Sami Yen amcası koşacak nefes nefese, koltuk altında futbol topuyla, var mısın japon kale maça diyecek, gazozuna.
Erol Günaydın dedesi seslenecek hemencecik şuradan... O kara kaşlı güzel yüzünü güldürebilmek için, ayı yogi taklidi yapacak.

*

Unutulmazlar kabristanıdır Feriköy.
Berkin de unutulmayacak.

*

Salah Birsel’den şiirler dinleyecek.

Yazının Devamını Oku

Ergenekon

12 Mart 2014
Tayyip Erdoğan “ben bu davanın savcısıyım” dedi.

*

Zekeriya Öz’ün altına kendi makam aracını verdi.

*

Hapse sokan savcıları terfi ettirdiler, beraat veren hâkimleri sürdüler.

*

Doğu Perinçek’i tutukladılar. Tuncay Özkan’ı tutukladılar. Tayyip Erdoğan’ı üç kuruş’a mahkûm eden avukat Kemal Kerinçsiz’i içeri tıktılar. 83 yaşındaki İlhan Selçuk’a örgüt lideri dediler. Ne zaman AKP kapatma davasıyla ilgili gelişme olsa, hemen Ergenekon’dan birilerini hapse attılar, gündemi değiştirdiler. Kuddusi Okkır’ın tedavisini engellediler, öldürdüler; Ergenekon’un kasası ilan etmişlerdi, cenaze aracının parasını bile haberi takip eden gazeteciler ödedi. Paşaları tutukladılar, Türkiye bağırsaklarını temizliyor dediler. 27 defa hacca gidip, zimmetine para geçirmekten suçlu bulunan hoca’larına af çıkardılar. Atatürk’ü dinsiz, sarhoş, kalpsiz, bencil, psikolojik bunalımda gösteren Mustafa belgeselini ayakta alkışladılar, gazetelerinde pohpohladılar. CIA ajanı Graham Fuller’in, AKP’ye övgüler düzüp, Kemalizm’i yerden yere vurduğu Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli kitabını, yere göğe sığdıramadılar, televizyonlarında ballandıra ballandıra reklamını yaptılar. Seçimde parmak boyasını kaldırdılar, mezarlardan seçmen fışkırttılar, yaşayanlar buhar oldu, ölüler seçmen oldu. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evini bastılar. Kimlerin evinin basılacağını, henüz evler basılmadan önce TRT’den yayınladılar. Tayyip Erdoğan, bunlar daha işin başı, daha neler gelecek dedi. Nereden biliyordu nelerin geleceğini? Sahte haham’ı TRT’ye çıkardılar, genelkurmay başkanlarına çeteci dedirttiler. Yandaş gazetelerin manşetlerinde idam sehpaları kurdular, haysiyet cellatlığı yaptılar, köşe yazılarında tutuklanacakların listelerini yayınladılar, Nazi Almanyası’ndaki gibi, adeta kapıları işaretlediler. En iyi hangi gazeteciler küfür ediyorsa, o gazetecileri makam uçağına aldılar. PKK itirafçılarına itibarlı adam muamelesi yaptılar, PKK kurşunuyla tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, övünç madalyalı albay Abdülkerim Kırca, canına kıydı. Sigaya çekilen Profesör Uçkun Geray, öldü. Gözaltına alınan Erhan Göksel, öldü. Mustafa Balbay’ı tutukladılar, 4 sene 9 ay yatırdılar. Profesör Haberal’ı tutukladılar, 4 sene 4 ay yatırdılar. Profesör Fatih Hilmioğlu, sağlıklıydı, içeri attılar, kanser edip, bıraktılar. Profesör Türkan Saylan’ın evini bastılar, fahişe bile dediler, rahmetli oldu, cenazesine çiçek bile göndermediler. Boş lav silahlarıyla Kardak kahramanlarını hapse tıktılar. Fethullah Gülen’i bitirme planını bizzat kendileri hazırladığı halde, sanki hiç haberleri yokmuş gibi, The Taraf’a manşet yaptırdılar. Yarbay Ali Tatar kafasına sıktı; intihar değildir, Ergenekon öldürmüştür dediler. Aşçı yakaladılar, suikastçı dediler. Bülent Arınç’a suikast yalanı icat ettiler, bu yalanı kozmik oda’nın kapısını kırmak için levye olarak kullandılar. Bülent Arınç, bu suikastı küçümseyenler ahmaktır dedi. Deniz Feneri kepazeliğini örttüler, sanıkları tanık yaptılar, savcıları sanık yaptılar. Bizim patrona, can sıkıcı yayınlar yapmasın diye bir milyar dolar giydirdiler. TSK cami bombalayacak dediler. Sahte cd’leri, bavul’ları alkışladılar, pırıl pırıl subayları hapse attılar, ordudan attılar. Dinciler ordudan atılırken şerh koydular, Atatürkçüler ordudan atılırken şerh merh koymadılar. Subayların eşlerine bile iftira attılar, albay Berk Erden’i öldürdüler. Öldüremediklerini casus ilan ettiler. Başsavcı İlhan Cihaner’i tutukladılar, Cinderella’yı Buggs Bunny’i bile gözaltına aldılar. Artık biz fişliyoruz dediler. Bize oy vermeyenlerin kanı bozuk dediler. Bizim gibi düşünmeyenler, iki cihanda lekeli dediler. 23 Nisan’da koltuğa oturtulan çocuğa, ister asarsın ister kesersin dediler. PKK’yla masaya oturduğumuzu iddia edenler, şerefsizdi... Baykal kasetle infaz edilirken, ağızları kulaklarındaydı. Hanefi Avcı’ya sahip çıkmadılar. Tayyip Erdoğan’ı görünce ayağa kalkmayan Engin Alan’ı Silivri’ye gönderdiler. Teğmen’e sehven yüklenmesine, Soner Yalçın’ın Nedim Şener’in Ahmet Şık’ın tutuklanmasına göz yumdular. Kaşif Kozinoğlu’nun şüpheli ölümüne bi kına yakmadıkları kaldı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düştü, öldüğünden emin olana kadar, başka tarafta aradılar. Hizbullahçıları sokağa bıraktılar. İzmir belediye başkanına 400 sene istediler. Adana belediye başkanını MHP’ye geçince hapse tıktılar. Fenerbahçe’yi ele geçirmek için, Aziz Yıldırım’ı tutukladılar. Kendi siyasi çıkarları için, insanlarımızı Mavi Marmara’ya doldurup, ölüme gönderdiler. Kafa kesen, yürek söken şeriatçı teröristlere kucak açtılar, üs kurdular. Cumhuriyetin tek taş pırlantalarını sattılar, saman ithal ettiler. Bu memleketin derelerini savunan öğretmen Metin Lokumcu’yu biber gazıyla öldürdüler. Çağla bademler büyüsün de badem olsun diye, üniversite sınavına şifre koydular, biz tatmin olduk dediler. Şemdin Sakık’ı tanık yaptılar. İlker Başbuğ’u terörist diye müebbete mahkûm ettiler. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları topluca istifa etti, bizim Necdetimiz var dediler, sucuk hediye ettiler. Uludere’yi bombaladılar. Madımak’ı zamanaşımına uğrattılar, milletimize hayırlı olsun dediler. Hazreti Muhammed’e nüfus kâğıdı çıkarıp, Tayyip’i peygamberimizin oğlu ilan ettiler. Başbakanımız bizim için ikinci peygamber gibidir dediler. Başbakanımız Allah’ın bütün vasıflarını kendisinde toplamış liderdir dediler. 19 Mayıs’ı yasakladılar. Atatürk ilkelerini ders kitaplarından çıkardılar. Atatürk anıtına çelenk koymak kabahat oldu, ceza yazdılar. Sonra, Atatürk suç oldu, posterine-çıkartmasına trafik cezası yazdılar. Nutuk suç delili oldu. Bayrak suç delili oldu. Atatürkçülere terörist holigan dediler. İki ayyaş dediler. Andımızı yasakladılar. Şehitlere bi kaç Mehmet dediler. Apo, Nevruz’da ulusa sesleniş konuşması yaptı. TC kaldırıldı. Türk yok dediler. Halka gavat dediler. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ı meslekten atmaya, hapse tıkmaya çalıştılar. Merdan Yanardağ’ı tutukladılar. Ethem’in suratına ateş ettiler. Ali İsmail’i sopalarla döve döve katlettiler. Polisi seri katil yaptılar, Abdullah’ı, Ahmet’i öldürdüler. Van münüts şovunda, çocukları nasıl öldürdüğünüzü biliyoruz, siz öldürmeyi iyi bilirsiniz diye bağırıyordu... Çocuk öldürdüler, Berkin’e kıydılar.

*

Derken... Ayakkabı kutusu bi yakalandı kardeşim. Paraları sıfırla bi duyuldu.

Yazının Devamını Oku

Tape kronolojisi

11 Mart 2014
İpin ucunu kaçırdık, hangi sırayla hangi ses kaydı çıkmıştı diyorsanız...

Buyrun.

*

Villa tapesi: Sümeyye Urla’da villa seçiyor, Latif amca’ya telefon ediyor, villaların arasında on metre olsun, perde çekilsin, ikinci kattan bakıldığında havuz görünmesin, dışardaki mutfak okey diyor.
Alo Fatih tapesi: Fas’tan Alo Fatih’i arıyor, Devlet Bahçeli haberi yayınladıkları için kalaylıyor, “bu ne rezillik yani böyle” diyor, Alo Fatih “emredersiniz” diyor, Bahçeli’yi altyazıdan bile sildiriyor.
Anket tapesi: Alo Fatih, öbür Fatih’le konuşuyor, öbür Fatih “tarafsızlardan filan kaydırayım, BDP’nin oy oranını iki puan yüksek göstereyim” diyor. Alo Fatih ise “MHP’den al BDP’ye koy” diyor. Bilahare... Alo Fatih, Bilal’i arıyor, “MHP’den alıp BDP’ye yamayacağım” diyor, Bilal da “tamam abi” diyor.
Sit’tir tapesi: İzmir valisi, sit alanına kurulan villaları yıktırmak istiyor. Latif abi, beyefendi’yi arıyor, valiyi şikâyet ediyor, vali uçuyor.
Kenef tapesi: Latif abi, beyefendi’yi arıyor, “yatak odasındaki banyoda bide olsun mu?” diye soruyor, beyefendi “bide ne yav?” diye soruyor, Latif abi “hani tuvaletten kalkıp fıskiyeyle yıkamak için, taharet almak için” diyor, beyefendi de “yok abicim lüzum yok, normal olsun” diyor.

Yazının Devamını Oku

Asrın mağduru

9 Mart 2014
Oğlumla telefonda konuşuyorum, polisler evi basabilir, paraları sıfırla diyorum, o da bana kasaları boşalttım, hepsini hallettim, bi 30 milyon avrocuk kaldı babacım diyor, kısık sesle konuşmama rağmen bu telefon görüşmesini bile dinliyorlar, işte bunlar aile mahremine girecek kadar şerefsiz ve alçak.

*

Adalet bakanıma sipariş veriyorum, yargıtay’ın danıştay’ın hâkimlerin savcıların ayarlanmasını istiyorum, Aydın Doğan’ın illa mahkûm olması gerektiğini söylüyorum, bunları söylememden daha doğal ne olabilir, işte bunlar bu mahrem görüşmeyi dinleyecek kadar namussuz, seviyesiz ve hayâsız.

*

Yandaş işadamıma akıl öğretiyorum, sanki benimle konuşmamış gibi ihbarda bulunmasını söylüyorum, yanlış yere ihbarda bulunmasın diye, nereye ihbarda bulunacağını kodlayarak söylüyorum, kaç para fiyat çekmesi gerektiğini söylüyorum, al takke ver külah, Koç’un kazandığı ihaleyi iptal edip, yandaş işadamıma veriyorum, işte bunlar bu mahrem görüşmeyi dinleyecek kadar karaktersiz ve şerefsiz.

Yazının Devamını Oku

Biz bu milleti Facebook’a yedirmeyiz

8 Mart 2014
Başbakan: Alloo?

Mark Zuckerberg: Üzdüm mü yoksa seni patron?
Başbakan: Böyle rezillik olur mu yav! Senin görevin provokasyon yapmak mı!
Mark Zuckerberg: Yok başbakanım, haşa, aklımızın ucundan bile geçmez.
Başbakan: Ne demek canım aklımızdan geçer mi yavv! Geçmiş işte... Üç-beş tane fazla tıklanayım diye bu namussuzluğu yapıyorsunuz, hâlâ aklımızdan geçer mi falan.
Mark Zuckerberg: Rica ediyorum başbakanım, bana yarım saatinizi verin.
Başbakan: Kaç yarım saat verdik sana... Ahlaksız herif, adi herif, kepaze herif yazıyor orada, sen de bunun patronusun, yurtdışı seyahatlerimde uçağıma almayacağım seni... Kim sızdırdıysa söyle, onun hakkından geleyim. Terlikle oturma benim karşımda, böyle bir özgürlük anlayışı olmaz, terbiyesiz!
Mark Zuckerberg: İzah edeyim.

Yazının Devamını Oku