Paylaş
Mustafa Kemal’in “at yarışları modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır, geliştirmek gerekir” şeklindeki sözü, hayatının vizyonu oldu. Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Soyadı olarak benimsedi. Ahmet Atman oldu.
*
1927 senesinde ilk Gazi Koşusu’nda, Mustafa Kemal’le birlikte tribündeydi. O tarihi koşuyu, şekerci Ali Muhiddin Hacıbekir’in Neriman isimli kısrağı kazanmıştı. Laf aramızda, Hacıbekir’in çapkınlıkları dillere destandı, hanımların sigarasını parayla yaktığı yolunda söylentiler vardı. Neriman ise, aslında, gönül ilişkisi yaşadığı evli bir kadının ismiydi, ünlü bir gazetecinin eşiydi. Neyse... Gazi Koşusu’nu 1929’da Celal Bayar’ın, 1930’da İsmet İnönü’nün safkanları kazandı. Milli mücadele kahramanlarının tamamı, Atatürk gibi at sevdalısıydı. Ahmet Atman da, sahibi olduğu taylarla, Gazi Koşusu’nu üç defa kazandı.
*
Evlendi. Bir oğlu, bir kızı oldu. At sevgisini çocuklarına da aşıladı. Kızı Esin, henüz altı yaşındayken at binmeye başladı, Türkiye Jokey Kulübü’nden aldığı resmi lisansla, 1958’de Veliefendi’de yarıştı, dikkatinizi çekerim, dünyanın ilk kadın jokeyi oldu, bilahare, biniciliğe yöneldi, milli oldu, 1980 Balkan Şampiyonası’nda bronz madalya kazandı, dresaj hakemliği yaptı.
*
Oğlu Özdemir ise, Robert Kolej’de okudu, henüz lisedeyken at antrenörlüğüne başladı, ABD Cornell Üniversitesi’nden inşaat mühendisliği diploması aldı, ancak, at yetiştiriciliğine kafa yordu, atların anatomik yapısını daha iyi kavrayabilmek için veterinerlik fakültesinin derslerine girdi, ameliyatları izledi, 1967’de, 1987’de, iki defa Türkiye Jokey Kulübü Başkanı seçildi, foto finish sistemini kurdu, starting box’ları Türkiye’ye ilk o getirdi, tüm zamanların en süratli safkanı Bold Pilot’ı yetiştirdi, Gazi Koşusu’nu kazandı, Bold Pilot’ın rekor derecesi 1996’dan beri kırılamadı.
*
Özdemir evlendi, dört kızı oldu. Üçüncü kuşağa geçilmişti. Kızlardan ikisi, ikizdi. Esra ve Begüm. Babaları, halaları, dedeleri gibi, atlara tutkuyla bağlıydılar. Aile geleneği olan at yetiştiriciliğine devam ettiler. İkisi de at antrenörü oldu, şampiyon taylar çıkardılar. Esra, Türkiye Jokey Kulübü yönetim kuruluna girmeyi başaran, tarihimizdeki ilk kadın oldu.
*
Begüm, at yarışlarıyla alakası olmayanların bile tanıdığı, hipodrom efsanesi jokey, Halis Karataş’la evlendi. Dünya çapındaki kariyerinin yanı sıra, sporcu kişiliği, disiplinli yaşamı, centilmen karakteriyle camiada saygın yeri olan Halis, atçılığın duayen ailesine damat olmuştu. Gariban köy çocuğuyla, kolejlerde büyüyen kız, iki farklı dünya, siyah-beyaz Türk filmleri misali, at tutkusunun ortak paydasında birbirlerine âşık olmuş, yuva kurmuşlardı, iki evlatları olmuştu. Gel gör ki, maalesef, mutlulukları uzun süremedi. Begüm amansız hastalığa yakalandı, üç ay önce vefat etti.
*
Ve, önceki gün... Gazi Koşusu vardı. Eşinin ölümünden sonra dünyası başına yıkılan Halis, piste çıktı. Sadece 2 dakika 35 saniye 4 saliselik koşuda, hayatı, evliliği, film şeridi gibi gözünün önünden geçti. Finish’te tek başınaydı. Gazi Koşusu’nu kazanmıştı. 6’ncı defa kazanmıştı. Ama bu hepsinden farklıydı. Herkes yumruğunu havaya kaldırmasını, zaferini haykırmasını beklerken, usulca, alyansını öptü.
*
Gazi Koşusu’nu ilk defa, kayınpederinin Bold Pilot’ıyla kazanmıştı. Son Gazi Koşusu’nu da, rahmetli eşinin ruhu için kazandı. Mikrofon uzattılar, “sevgili eşime armağan ediyorum” dedi.
Kupasını almak üzere şeref tribününe çıkmadan önce, gözleri dolu dolu olan minik kızıyla minik oğluna sarıldı. Sanırım, şampiyonun en zor anıydı.
*
(Niye hâlâ çekmek için senaryo ararlar bu memlekette, hakikaten anlamak mümkün değil yani.)
*
Ve, sadece Gazi Koşusu yoktu önceki gün... Alirıza Bey Koşusu vardı, Zübeyde Hanım Koşusu vardı, Anafartalar Koşusu vardı, Nene Hatun Koşusu vardı, İstiklal Savaşı Koşusu vardı.
*
Başta Mustafa Kemal, milli mücadele kahramanlarının önderlik ettiği Türk atçılığı, tarihi bir gün daha yaşadı. Veliefendi hipodromunun tribünleri “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla inledi.
*
Dolayısıyla...
Hazır, cumhurbaşkanlığı yarışı devam ederken, Gazi Koşusu’nu yazayım bari dedim. “Ne olacak canım, alt tarafı at yarışı işte” zannedilen vizyonun, insanların hayatına nasıl dokunduğunu, nesilden nesle yüreklere nasıl ulaştığını... Mustafa Kemal sevdasının, bağımsızlık ateşinin, mücadelenin-eğlencenin, evlat-hayvan sevgisinin, kızlı-erkekli coşkuların, zengin-yoksul aşkların, tutkuların, bizi biz yapan duyguların, aynı potada nasıl harmanlandığını, yazayım istedim.
*
Gerçi, kime anlatıyoruz di mi?
Seneye hayırlısıyla Gazi Koşusu’nu falan iptal edip, “ayakkabı kutusu koşusu” düzenleriz gari!
Paylaş