Tam gününü bilmiyorum, o yüzden ilk bulduğumuz zamanki boyuna posuna bakarak, sevgiliminkiyle aynı haftaya denk geldiği için onunla aynı gün olarak kaydettim. Hatırlamak kolay oluyor. Birini unutsam, ötekinden hatırlıyorum! Muşka safkan sokak kedisi olmakla beraber, annesini de babasını da yakinen tanıyorum. Annesi, üst sokaktaki eski apartmanımıza sonradan gelen zarif kedilerin biriydi. Biriydi diyorum, çünkü yavruları daha bebekken öldü. Apartmanımızın yanında, önü telle kapatılmış beton alanda yaşamak zorunda bırakılan, güya sahipli, kedi düşmanı köpek tarafından öldürüldü. Muşka’nın babası ise, yıllardır o sokakta ikamet eden bir tekir. İsmi Orhan. Kocaman kafa, kalın ense, kısa-güdük bacaklar, kaplan gibi net çizgileri olan bir post. Ama çirkin değil. Tam tersine, son derece karizmatik! Kedi sevmeyen komşularımızın bile karşısında hürmetle eğildiği bir arkadaşımız. İşte Muşka ve kardeşi Hasan bu otoparkta doğdular. Anneleri ortaya çıkardığında iki kardeşin de gözleri iltihaptan kapanmıştı. Sokakta doğan ve büyüyen yavru kedilerde çok sık görülen bir problem bu. Gözleri çok kolay enfekte oluyor. Zamanında müdahale edilmeze, körlüğe kadar gidiyor. Muşka ve Hasan’ı bu durumda görünce veterinere götürmek şart oldu. Gel gör ki, kapalı gözlerine rağmen çita hızında koşup, maymun gibi ağaçlara zıplıyorlardı. Hasan’ı yakalamak zor olmadı. Fakat Muşka’yı nerdeyse bir saat süren kovalamaca-kıstırmacada 5 kişi zor yakaladık! Ben, erkek arkadaşım, 1,90 boyunda bir arkadaşımız, kapıcımız ve karısı; elimizde kafes, su hortumu, süpürge, oyuncak ve süt, küçücük alanda deliler gibi oradan oraya koşmuştuk. Yakaladığımızda hepimiz nefes nefeseydik. Muşka yorulup sersemlemese, zor yakalardık. İki kardeş de şanslı çıktı. İki haftalık veteriner konaklamasında gözlerinde hasar kalmadan iyileştiler. Parazit tedavileri, aşıları yapıldı. Hasan daha tedavideyken sahip buldu. Muşka’nın bize gelmesi ise bundan aylar sonra çok tesadüfen oldu. Ama o başka bir güne artık!