Paylaş
İnanılmaz ama gerçek
Hayat, bizi bazen öylesine tuhaf olaylarla karşılaştırıyor ki, bildiklerimizden daha başka gerçekler olduğunu sanki gözümüze sokuyor. Hem de kendi yaşadığımız olaya kendimizin bile inanamıyacağımız derecede inanılmaz ama gerçek olabiliyor.
İşte bunlardan biri. Hem de daha geçen hafta bugün yaşanmış bir olay.
Olayın kahramanı Hürriyet'in Bina Müdürü Metin Kalkavan. Yaşadığı tuhaf olayı aynen aktarıyorum;
‘‘Geçen pazar havanın çok güzel olduğunu görünce çoluk çocuk Beykoz'a gidelim dedik. Yola çıktık. Sonra arabayı bir bankamatiğin önünde durdurup para çekmek için arabadan çıktım. Bu sırada eşimin oturduğu tarafa bir kadın yaklaştı. Orta yaşı geçkin, mor elbiseler giyinmiş bu kadın eğilip eşimle konuşmaya başladı.
Para çekmek için sıra beklerken bir taraftan da onları gözlüyordum ve şöyle düşündüm; 'herhalde bir dilenci olsa gerek, eşimden para istiyor' sonra uzaklaştığını gördüm.
Arabaya gelip oturduğumda eşim bana dönüp o kadının anlattıklarını büyük bir heyecanla tekrarladı. Kadın, para falan istememiş, şöyle demiş;
'O kırmızı tişörtlü adam, Metin, senin neyin oluyor?' eşim de adımı bilmesi karşısında şaşkınlıkla 'Kocam' demiş. Bunun üzerine kadın 'söyle kocana üzerindeki kırmızı tişörtü çıkartsın. Pazar günü kırmızı giymek erkeklere uğursuzluk getirir. Ben medyumum.'
Eşim bunları söyledikten sonra üzerimdeki tişörtü çıkartmamı istedi. Tabii ben buna gülüp geçtim. Sonra Beykoz'da sözleştiğimiz arkadaşlarla buluştuk. Eşim hemen bu olayı onlara da anlattı. Arkadaşımın karısı derhal bir tişört vermek için ısrar etmeye başladı. Eşim de yanında yedek tişört olduğunu söyleyip onu çıkarttı. Hanımların ısrarına dayanamayıp üzerimdekini değiştirdim.
Beykoz o gün çok kalabalık olduğu için Polonezköy'e doğru devam ettik. Orayı da geçip Cumhuriyet Köyü'ne geldik. Çok keyifli bir günün ardından eve dönüpte kapıyı açıtığımız anda ikimiz de şok olduk.
Eve hırsız girmiş. Gündüz vakti, onca evin arasında bizim evi seçmiş. Eşim hemen o kadının sözlerini hatırladı ve bu talihsizliği kırmızı tişörte bağladı. 'İyi ama yol boyunca bir şey olmadı' dedim. O da 'tişörtü çıkarttığın için bir şey olmadı, belki de çıkartmasaydın çok daha kötü şeyler olacaktı' dedi. Ben de bunun sadece bir tesadüf olduğunu söyledim. Fakat, sabah işe gitmek için arabayı açtığım sırada camın boydan boya çatlamış olduğunu gördüm. Bunun üzerine düşünmeye başladım; o kadın kimdi? Bütün bunların anlamı neydi?’’
*
Bir başka inanılmaz olay ise, Tülay Ok'un başına gelir. O sırada Amerika'da sağlık problemini çözümlemek için bir doktora gitmektedir. Problem göğüs kafesinin tam ortasında biraz yukarıda bir noktanın yerine getirilmesiyle ilgilidir.
Tülay Hanım tavsiye üzerine bu doktora gider. Doktor kadını masaya yatırır ve usta parmaklarıyla gereken işlemi yapar. Ancak, problem çözülmez. Ve tekrar çağırır.
Tülay Hanım son derece bitkin ve halsiz olduğu halde kendini zorlayıp doktora tekrar gider. İşlem yinelenir fakat, değişen bir şey olmaz. Doktor şaşkındır. Zira bu işlemi yapmak onun için çok kolaydır. Daha önce defalarca benzer sorunlarla gelen hastaları tedavi etmiş ve ilk uygulamada olumlu sonuç almıştır. Neden olmadığını kendisi de anlayamaz ve tekrar gelmesini söyler.
Tülay Hanım yorgun, halsiz ve kendini çok kötü hissettiği halde doktora bir daha gitmek için yola çıkar. Bu sırada hastalığının neden geçmediğini sorar ve geçmesi için tanrıya yakarır. Bu sırada aniden zihninin içinde bir görüntü oluşur.
Kendisini bir erkek olarak işkence masasına yatırılmış olarak görür. Büyük bir ızdırap içindedir. Ve o sırada biri gelip elindeki mızrağı göğsünün tam ortasına saplar. Ölüm anının bütün duygularını o sırada yaşar. Fakat bu olayın daha ilginç tarafı, göğsüne mızrağı saplayan kişinin, o sırada gittiği doktor olduğunu görmesidir.
Zihnindeki görüntü kaybolduktan sonra içinin titrediğini ve korkuya kapıldığını hisseder. Üstelik bu sırada gittiği o doktorun kendisini yatırdığı masayı hatırlar. Hafif eğimli masada tıpkı görüntüde olduğu gibi doktor ellerini masaya bağlamakta sonra tedavi uygulamaktadır. İçindeki korku büyür. Fakat, kendini çok çabuk toparlar ve o doktora gitmesi gerektiğini düşünür.
Doktora gider ve önceden olduğu gibi masaya uzanır. Doktor aynı işlemi tekrarlar ve bu kez göğsündeki o eğrilik yerine oturur. Doktor çok tuhaf olduğunu, sanki buraya bir mızrak girmiş gibi göründüğünü söyler.
Doktorun eşi dostu ise, doktorun kendisini yaptığı işe niye bu kadar kaptırdığını, kendisini heba edercesine çalıştığını anlayamadıklarını söylemektedirler. Zira vücudunun çeşitli yerlerinden benzer sorunları olan kişiler vakitli vakitsiz gelmekte ve doktor da gıkını bile çıkartmadan sanki hayatını adamışcasına onlara hizmet etmektedir.
*
İnanılmaz ana gerçek olan bu iki olayın açıklamasını boşuna beklemeyin. Mutlaka anlamlı açıklamalar bulunabilir. Ama bunların hepsi de bence spekülasyondan öteye geçemeyecektir. Fakat, gerçek olan bir şey var ki, bildiğimiz gerçeklerden daha başka gerçekler de var ve biz henüz bunları bilemiyoruz, diyorum, Yasemin'ce...
Paylaş