Paylaş
Ardından da tartışmalar, sosyal medyaya yansıyan bir görüntüyle başörtüsü-cemaat yurtları vb. eksenine kaydı.
Eksen kayması yaratan bu durumu, “taraflardan azade” tartışmak hem mümkün, hem de gerekli. Propagandanın da, protestonun da hak olduğunu baştan kabul ettiğimizde, münazara yerine münakaşaya giden bir yol bulabiliriz sanırım.
Ancak ben tartışmalara, “yoldan çıkmadan” yaklaşmak istiyorum.
* * *
Öncelikle yol değil, yollar var tartışmanın zemininde.
ODTÜ Rektörlüğü’nün de vurguladığı iki ayrı yol...
İlki, ODTÜ’nün doğu sınır bölgesinden geçmesi planlanan Anadolu Bulvarı’nın devamı olan yol.
Rektörlüğün bu yolla bir meselesi yok, 20 yıl önce de onay vermiş zaten.
Rektör Ahmet Acar da bu yolla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayını beklediklerini ve onay gelmeden bir şey yapılamayacağını vurguluyor.
* * *
ODTÜ Rektörlüğü’nün kuvvetle itiraz ettiği ikinci yol ise, “Bilkent (YÖK) Yolu üzerindeki kapıdan girerek kampüsü doğu-batı yönünde ikiye bölen hemzemin yol”...
İtirazın ana gerekçesinde ise ikinci yolun “ODTÜ’yü ikiye ayıracağı, eğitim ve araştırma binalarını, altyapısını, doğal sit alanlarını tahrip edeceği, can ve mal riski yaratacağı” iddiaları yatıyor.
Rektörlük ikinci yolla ilgili, 6 yıl önce iptal davası açtıklarını ve Danıştay’ın ODTÜ lehinde karar verdiğini de hatırlatıyor.
Ve dile getirdikleri sakıncaları ortadan kaldıracak bir çözüm de öneriyor:
“Ankara’nın ulaşım planı için önemi de, katkısı da tartışmalı olan bu yolu ille yapacaksanız, yol yerine tünel yapın.”
* * *
Tartışmaların atmosferini daha iyi anlamak için, biraz gerilere gitmek lazım.
Çünkü bugün sağından-solundan çekiştirilen “yol tartışması”, aslında yıllardır ODTÜ’yü hedefler arasına yerleştiren bir “vakalar zinciri”nin halkası...
Vakalar silsilesini sadece özetlemek bile, insanı fikir sahibi yapabilir.
* * *
Beş yıl önceydi...
ODTÜ ile Büyükşehir Belediyesi arasında Kızılırmak Suyu tartışması yaşandı.
Hemen ardından Başkan Melih Gökçek, ODTÜ’nün yarım asırlık yerleşkesindeki 45 binanın kaçak olduğunu ve yıkılacağını açıkladı:
“ODTÜ ya yasayla düzelir, ya da mecburen yıkılır. Sayın Ural Akbulut’un oturduğu lojmanı ibret olsun diye yıkacağım...”
Ve ekledi:
“Plan tasdik edilir edilmez ODTÜ arazisinin, Eymir Gölü’nün yüzde 40’ı yasal olarak belediyeye geçecek.”
Yıkılacak 45 bina arasında, Mimarlık, Fen Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, Eğitim Fakülteleri, tüm mühendislik bölümleri, enstitüler, yüksekokullar, yemekhane, yurtlar, yüzme havuzları, kütüphane, müze, rasathane... Yani ODTÜ’yü kampüs yapan her şey vardı.
Kaçak binalarla ilgili ODTÜ’ye o dönem 1 milyon 800 bin YTL para cezası kesildiyse de, idare mahkemesi yürütmeyi durdurdu.
Gökçek’in kaçak bina çıkışında, ODTÜ’den geçirilecek iki ayrı yolla ilgili rest de yer aldı.
“Yollar geçerse, binaları yıkmam” mesajı da...
Yarın devam edeceğim.
Paylaş